Adlaşmış Sıfat ve Sıfat-Fiil Nedir?
Tarih: 10 Ekim 2016 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 22 Yorum var.
Türkçede sıfatlar veya sıfat-fiiller isimlerin yerini tutarak adlaşmış sıfat olabilir ve bu şekilde fiilimsi olma özelliklerini kaybedebilir. İşte bu yazımızda, sıfatlar ve fiilimsiler içerisinde oldukça karıştırılan ve sınavlarda sıkça sorulan bu iki konu hakkında bilgi ve örnekler sunacağız. Esasında bu durum, dilde kolaylık ilkesi gereği bazen sıfatlardan sonra gelen ismin söylenmesine ihtiyaç duyulmaması neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu şekilde oluşan “adlaşmış sıfat” ve “adlaşmış sıfat-fiil” birbirinden farklı iki kavramdır. Şimdi ikisini de açıklamaya başlayalım:
Öncelikle “adlaşmış sıfat” kavramını ele alalım. “Bir sıfatın, nitelediği ismin yerini tutması” şeklinde tanımlanan bu kavram, Türkçede çok sık kullanılır. Örneğin, “İhtiyar adam” tamlamasındaki sıfat (ihtiyar), nitelediği ismin (adam) yerini “İhtiyar, ne geziyorsun burada?” cümlesindeki gibi tutacak olursa, bu cümledeki “ihtiyar” adlaşmış sıfat olarak kabul edilmektedir. Çünkü kendisinden sonra gelen ismi yutmuş ve onun yerini tutmuştur.
Adlaşmış sıfatlarda sıfatlar, isimleri yutarak onların yerini tutar. İsimlerin söylenmesine gerek duyulmaz. “Saldırıda ölü ve yaralılar var.” cümlesinin aslında “Saldırıda ölü ve yaralı insanlar var.” şeklinde kullanılması gerekir. Fakat “insanlar” demek gereksiz geldiği için, burada “ölü” ve “yaralı” kelimeleri adlaşmış sıfat olarak kabul edilmektedir. Şimdi birkaç adlaşmış sıfat örneği gösterelim:
Giysi Bedenleri Türkçe Olsun!
Tarih: 15 Temmuz 2016 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 2 Yorum var.
Birçoğumuz bir giysi alırken bedenini anlamakta zorluk çekmişizdir. Çünkü Türkiye’de giysi bedenleri için Uluslararası standartlara uygun olmak amacıyla İngilizce kısaltmalar kullanılmaktadır. Bu kısaltmaların anlamını bilmeyen insanlar, hangi kıyafet bedeninin daha büyük veya küçük olduğunu anlamakta zorlanmaktadır.
Çarşıda pazarda mutlaka “Kızım XS mi daha büyük oluyor, yoksa L mi?“şeklinde bir muhabbete tanık olmuşsunuzdur. Çünkü o kısaltmalardaki “X”in “extra”, “S”nin de “small” olduğunu birçoğumuz bilmiyoruz. İşin garibi, bilmek zorunda da değiliz! Çünkü biz TÜRK’üz ve Türkçe iletişim kuruyoruz. O hâlde neden bu eziyeti çekiyoruz?
İşte tam bu sorunu çözmek için harika bir önerimiz var! Giysi bedeblerindeki “XS – S – M – L – XL” gibi İngilizce kısaltmalar yerine, Türkçe karşılıkları olan “EK – K – O – B – EB” kısaltmalarını kullanmamız nasıl olur? Bu şekilde herkes hangi giysinin daha büyük, hangisinin kendi bedenine daha uygun olduğunu daha çabuk ve TÜRKÇE anlayacaktır. Ayrıca bu şekilde güzel dilimiz, yabancı dillerin etkisinden bu yönüyle kurtulacaktır.
Bağdaştırma Nedir?
Tarih: 13 Temmuz 2016 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 5 Yorum var.
Bağdaştırma, genel itibariyle kelimeler arasında alışılmış veya alışılmamış anlam ilişkileri kurmaktır. Yeni bir kavram, nesne veya anlamı göstermek üzere birden fazla kelimenin bir araya gelerek oluşturmuş oldukları öbeklere “bağdaştırma” denilmektedir. Bu tanım, bizlere tamlama, kelime grupları veya deyimleri çağrıştırabilir. Bağdaştırma, bu türden söz varlığı ögelerinin tamamının temelini oluşturmaktadır.
Yazılı veya sözlü dilde, bazen kelimeler arasında kuracağımız bazı anlam ilişkileriyle yepyeni anlamlar veya daha iyi anlatımlar sağlamak isteriz. Bu amaçla birden fazla sözcüğü bir araya getirerek kelime grupları oluştururuz. İşte bu kelime gruplarındaki sözcüklerin aralarındaki anlam ilişkilerine göre “alışılmış veya alışılmamış bağdaştırma” örnekleri meydana getiririz.
Deyimler, isim veya sıfat tamlamaları, sözcük grupları birer bağdaştırma örneğidir. Bu bağdaştırmayı oluşturan kelimeler arasında gerçekte var olabilecek, sanatsız ve mümkün bir ilişki varsa buna “alışılmış bağdaştırma” denilmektedir. Mesela “gül kokusu” alışılmış bir bağdaştırmadır; çünkü gerçekte gülün kokusu vardır.
Gösterge ve Dil Göstergesi Nedir?
Tarih: 28 Mayıs 2016 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Bir kavram olarak gösterge, bir anlamı işaret eden her türlü belirti, iz veya işareti karşılamaktadır. Yani temelde bir anlam boyutu bir de biçim boyutu olan iki şey arasında bir bağ kurmaya dayanır. Her alanda kurulabilen bu bağlara gösterge denir. Kuşkusuz gösterge geniş kapsamlı bir kavramdır, sadece dilde değil sosyal veya doğal yaşamda da bulunur. Fakat bu yazıda özellikle dilsel göstergeler üzerinde yoğunlaşacağız.
Dilimizde anlamı olan her birime gösterge denilmektedir. Daha açık bir tanımla “kendisi dışında bir şeyi gösteren, onun yerini tutabilen, düşündüren ve bir şeye işaret eden nesne, görünüş, kelime veya her türlü belirtiye” gösterge denilmektedir. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere bir göstergenin “gösteren” ve “gösterilen” olmak üzere iki yönü vardır. Bizi düşündüren, kafamızda bir şeyi canlandıran her türlü işaret gösterendir. Kelimeler, resimler veya çeşitli simgeler gösteren olabilir. Gösterenlerin işaret ettiği, zihnimizde canlanan her türlü anlam ise gösterilendir.
Bir örnekle gösterge kavramını açıklamaya çalışırsak, “UÇAK” kelimesi bir göstergedir. Çünkü bu kelimeyi gördüğümüzde zihnimizde hızlı bir şekilde uçabilen, kanatları olan bir araç gelmektedir. İşte bu göstergenin gösteren kısmı uçak kelimesi, gösterilen ise uçarak ulaşımı sağlayan araçtır. Aynı şekilde aşağıda örneklenen göstergelerde kelimeler bir dilsel göstergedir. Portakal diyince hepimizin aklına gelen meyve, gösterilendir. Aynı şekilde hepimiz için timsah kelimesi, yırtıcı bir hayvan görüntüsünü zihnimizde çağrıştırır.