Sondan İkinci veya Üçüncü Ne Demektir?
Tarih: 17 Nisan 2020 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: Yorum yok.
Özellikle yarışmalarda veya sıralama sorularında baştan ikinci sorulduğunda tereddüt etmeden cevap veririz ama sondan ikinci veya üçüncü sorulduğunda aklımızda bir soru işareti belirir. En sondaki kişi sonuncu mudur, sondan birinci midir? Bu soru kafamızı karıştırdığı için, sondan ikinciyi de belirlerken hata yapabiliriz. Hâlbuki bunun çok basit bir mantığı vardır: Sonuncu demek, sondan birinci demektir.
Şimdi bir koşu yarışı düşünelim. Bu yarışı en önce bitiren kişiye “birinci” denildiğini hepimiz biliriz. Bundan sonra gelen kişiye ikinci, sonrakine üçüncü deriz. En son bitiren kişi de “sonuncu” olur. Peki bu sıralamayı sondan yapınca nasıl olmalıdır? Sıralama mantığını hiç değiştirmeden sondan başa doğru uygularsak, değişen hiçbir şey olmayacaktır. Yani yarışı en son bitiren kişiye “sonuncu” demek yerine “sondan birinci” diyeceğiz. Ondan bir önce bitiren kişi de doğal olarak “sondan ikinci” olacaktır. Bu şekilde sıralama yaptığımızda yarışı ilk bitiren kişi sonuncu olacaktır.
Aslında kilit nokta sondan ikinciyi belirlemektir. Çünkü bir gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklerseniz, sonrakiler de hep yanlış gider. Sıralamada nasıl ki birinci, baştan birinci demekse; sonuncu da sondan birinci demektir. Bu kuralı iyi oturtursak ondan hemen sonra gelen kişiye sondan ikinci diyebilir ve bu şekilde hata yapmadan sıralama yapmış oluruz. Bunun için şu kuralı kafamıza koymamız gerekir ki bir yarışı ilk bitiren de son bitiren de birincidir. İlk bitiren baştan birinci, son bitiren ise sondan birincidir. Sonrakileri de ikinci, üçüncü diye sıralama yapabiliriz.
Empati Kurmak Nedir?
Tarih: 7 Ekim 2019 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: Yorum yok.
İnsanlığın yaşadığımız yüzyılda giderek kaybettiği bir yetenek olan “empati“, Fransızca kökenli bir kelime olmakla birlikte Türkçede “empati kurmak” şeklinde sıklıkla kullanılmaktadır. Bu kelime, insanların sosyal zekâsıyla yönettiği bir iletişim becerisini ifade etmektedir. Günümüzde ne yazık ki herkesin öğütleyip, çok kişinin hayatına yansıtamadığı ve içselleştiremediği bir sosyoloji terimidir aynı zamanda. Bu kavram, özellikle modern dünyanın insanları yalnızlığa ve faydacılığa itmesi sonucunda ne yazık ki her geçen yıl zarar görmüş ve önemini yitirmeye başlamıştır.
“Bir kişinin, başka bir kişinin duygu, düşünce, sorun ve isteklerini anlaması, kendisini bir başkasının yerine koyarak onun içinde bulunduğu durumu kavraması ve içselleştirmesi” şeklinde tanımlanabilen empati, insanların doğasında var olan bir yetenektir. Bu yetenek, yeni doğan bebeklerde ve ilk çocuklukta çok belirgin bir şekilde görülmekteyken, yaş ilerledikçe -çoğunlukla- gücünü yitirmekte ve bazen kaybedilmektedir. Bu kelimeye Türk Dil Kurumu tarafından uygun görülen Türkçe karşılık “duygudaşlık” olarak gösterilmektedir. Aynı duyguları paylaşan, bir duyguya ortak olabilen insan karşısındaki ile empati kurabiliyor demektir.
Empati kurmak için öncelikle karşımızdaki kişinin içinde bulunduğu duygu ve düşünceyi hakkıyla kavramak gerekir. Daha sonra bu düşünceyi gerçekten anladığını karşısındakine hissettirmek ve son olarak aynı bakış açısına sahip olduğunu ve bu duyguyu kendisinin de içtenlikle paylaştığını ifade etmek gerekmektedir. Bu şekilde bir duygu ortaklığı kurmak, çevremizdeki bir kişinin sorunlarını içselleştirmek ve bunları onlara açık bir şekilde hissettirmek ve ifade etmek, empati kurabildiğinizi gösterir. Bu yetenek, doğuştan gelmekle birlikte ailemiz ve sosyal çevremizdeki model kişilerin tutumlarıyla şekillenir. Empati kurabilen insanların yakın çevresinde, yine empati yeteneği gelişmiş insanların olduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır.
Empoze Etmek Nedir?
Tarih: 27 Mart 2019 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: Yorum yok.
Türkçede birleşik fiil olarak kullanılan empoze etmek, Fransızca “imposé” kelimesinden gelmektedir. Türk Dil Kurumu empoze kelimesine Türkçe olarak “dayatmak” karşılığını önermektedir. Bu kelime Türkçede bir isim olarak karşılık bulduğu için, dilimizde bir eylemi ifade edebilmek için “etmek” yardımcı fiiline ihtiyaç duymaktadır. “Empoze etmek” birleşik fiili bu şekilde ortaya çıkmıştır ve şu şekilde tanımlanmaktadır: “Bir düşünceyi veya bir inancı, bir kişiye kendi isteği ve rızası olmadan kabul ettirmek, zorla benimsetmeye çalışmak, dayatmak.” Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere empoze etmek olumsuz bir eylemi ifade etmektedir ve 21. yüzyılın ciddi sorunlarından biridir.
Fransızca kökenine inildiğinde, aslında imposé kavramı, sadece bir fikrin değil kişinin istemediği herhangi bir şeyin kendisine dayatılması, bir şeyi yapmaya veya kabul etmeye zorlanması anlamına karşılık gelmektedir. Söz gelimi inanmadığı değerleri savunmak zorunda bırakılması, istemediği bir yemeği yemeye zorlanması, sevmediği bir müziğin zorla dinletilmesi, bağış yapmak zorunda bırakılması, rızası olmadan bir topluluğa üye yapılması, farkında olmadan bir başkasına benzetilmesi… gibi durumları karşılamak için bu kavram kullanılmaktadır. Bu örneklerdeki ortak yön, bireyin bilgisi veya isteği dışında ona bir şeylerin dayatılıyor, kabul ettirilmeye çalışılıyor olmasıdır.
Dilimizde genellikle “bir fikrin empoze edilmesi” şeklinde kullanılan bu birleşik fiil, 21. yüzyılın emperyalist düşüncesinde pek sık kullanılmaktadır. Zira ekonomik yönden güçlü ve kalkınmış olan bazı devletler, güçsüz olanları yönlendirmek ve onları kendi çıkarları doğrultusunda yaşatmak amacıyla çeşitli düşünceleri onlara empoze etmektedirler. Örneğin İngilizler, aslında pek köklü ve güçlü bir dilleri olmamasına rağmen teknolojide ve bilimde söz sahibi olduklarından, kalkınmış ve ekonomik yönden güçlü devletleri olduğundan kendi dillerini “dünya dili” olarak göstermeye ve insanlara zorla kabul ettirmeye çalışıyorlar. Bu düşünceyi dünyaya egemen kılarak, tüm dünyanın İngilizceyi öğrenmesini ve kendi dilinden bile üstün görmesini sağlamaya çalışmaktadırlar. İşte bu durum, beynimize empoze edilmiş yanlış bir düşüncedir.
Orhun Abideleri / Göktürk Yazıtları
Tarih: 10 Eylül 2018 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: Yorum yok.
Türkçenin bilinen ilk yazılı belgeleri olan Orhun Abideleri –diğer adıyla Göktürk Yazıtları– hakkında bilgi vermeye, yazıtların özelliklerini kısaca açıklamaya çalışacağız. Bu yazıtlar Türk dilinin köklerine ışık tutan, milli alfabemizle yazılmış olan ve dönemin hükümdarlarının halkına seslenişi şeklinde kaleme alınan bir hazinedir. Yazıldığı dönemin dil, tarih, sanat, kültür ve yaşayışı hakkında muazzam bilgiler edinmemizi sağlayan bu tarihi kitabeler, Türk dili ve tarihi için inanılmaz önemli kaynaklardır.
Orhun Abideleri, yaklaşık olarak 6-8. yüzyıllar arasında hüküm sürmüş olan Göktürkler tarafından yazdırılmış ve günümüze kadar varlığını korumuştur. Göktürk Devleti’nin kağanlarının, hem kendi halkına hem de gelecek nesillere bir uyarısı niteliğinde olan bu yazıtlar, söylev özelliği taşımaktadır. Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk tarafından Orta Asya’da dikili taşlar üzerine yazdırılmıştır. Yazıtların yabancı Türkologlar tarafından bulunması ve okunması ne yazık ki 19. yüzyılı bulmuştur. Türk tarihinin bilinen en eski dönemlerine ışık tutan abideler, Türk dilinin bilinen ilk örnekleri olmakla da eşsiz eserlerdir.
Bugün Moğolistan sınırları içerisinde yer alan Orhun Yazıtları’nın üç büyük abide olan “Bilge Kağan, Kül Tigin ve Tonyukuk” şeklinde üç kitabeden meydana geldiği bilinir. Buna rağmen gerek Kazakistan ve Kırgızistan‘da, gerekse de Rusya bozkırlarını içine alan Orta Asya’nın muhtelif bölgelerinde Göktürk yazılı çok sayıda yazıt bulunmuştur ve bulunmaya devam etmektedir. Fakat bunların bir kısmı mezar taşı gibi bilgi içermeyen yazıtlar olduğu için, özellikle üç büyük kitabenin adı ve içeriği üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Bu yazıtlarda Bilge Kağan, Türk budununa seslenerek onlara ders vermekte, devletin işleyişini, halkın yaptığı hataları ve gelecekte dikkat edilmesi gereken hususları hatırlatmaktadır.