Kim Kimdir?
Tarih: 12 Aralık 2011 | Bölüm: Kim Kimdir? | Yorumlar: 1 Yorum var.
Kültür ve sanat gibi konularda insanların beğenisini kazanıp, belleklerde yer edinmiş; yazdığı şiir ve yazılarla insanları peşinden sürüklemiş; matematik veya fizik gibi alanlarda keşifler / buluşlar yaparak tarihe adını yazdırmış; büyük savaşların komutanlığını yapmış veya belli devirleri etkisi altına alarak toplumların şekillenmesini sağlamış ünlü kişilerin yaşamlarını bu sayfada bulabilirsiniz.
Ağelimizdeki biyografiler, harflere göre sınıflandırılmıştır. Harflere dokunduktan sonra karşınıza gelen sayfada, biyografiler sıralanacaktır. Sayfanın en altındaki numaralardan sayfaları değiştirebilir, aynı harfteki başka kişilerin biyografilerini de okuyabilirsiniz. Harflerin içerisindeki kişiler, alfabetik olarak değil, karışık olarak sıralanmıştır.
Nesimi
Tarih: 12 Aralık 2011 | Bölüm: N | Yorumlar: 3 Yorum var.
Âşık Çelebi ve Faik Reşâd’a göre Diyarbakır, diğer kaynaklara göre Bağdat yakınlarındaki Nesim kasabasında doğdu. Asıl adı Imâdüddîn’dir. Türk sûfîsidir. Şeyh Şiblî’nin dervişlerindendir. Daha sonra Fazlullah-ı Hurûfî’ye intisap etmiş, I. Murad devrinde Anadolu’ya gelmiştir. Hacı Bayram-ı Velî’ye intisap etmek istediyse de, bu isteği Hacı Bayram-ı Velî tarafından kabul edilmemiş, sonrasında Halep’e gitmiş ve orada derisi yüzülerek öldürülmüştür.
Türk edebiyatının en lirik, en coşkun şairlerinden biri olan Nesîmî, özellikle Bektaşiler ile vahdet-i vücud akidesini benimseyenler arasında büyük bir sûfî olarak kabul edilmiş, hakkında birçok menkıbe yazılmıştır. Şiirde büyük bir kudret göstererek çoğunlukla kendi akidesini telkine çalışmış, âşıkane şiirler de söylemiştir.
Nesîmî’nin hayatında hiç şüphesiz en önemli hâdise Fazlullah-ı Hurûfî ile buluşmasıdır. Bu buluşmadan sonra Nesîmî‘nin gerek hayatında gerekse şiir üslûbunda büyük değişiklikler olmuştur. Nesîmî’nin bu buluşmadan önce yazmış olduğu şiirlere bakılınca, onları geniş bir edebî ve dinî bilgi ve kültürle yazdığı görülmektedir. Bu şiirlerde daha çok Ahmed-i Yesevî ve Mevlânâ‘nın “hikemî söz, tâlimî edâ ve nasihat etme arzusu” hâkimdir.
Bu şiirlerinde lirizmi henüz yakalayamayan şairin dili tutuk olup, fikirlerini ifade etmede bazı güçlükler çekmektedir. Bu dönemde şairin Seyyid, Naîmî, Seyyid Nesîmî ve Hüseynî mahlaslarını kullandığı dikkati çekmektedir. Fazlullah-ı Hurûfî ile karşılaştıktan sonra yazdığı şiirlerde Sünnî akideye ters düşen, hiçbir ilmî temele dayanmayan ve naklî delile istinat etmeyen harfler dünyasına girerek, onun savunucusu ve yayıcısı olmuştur. Şiirinin temel noktası, artık “Hurufîlik” diye adlandırılan bu inancın propagandası olmuştur. Nesîmî özellikle bu dönemde yazdığı şiirlerde lirizmi yakalamıştır. Bu noktada, “Hurufîlik” hakkında biraz bilgi vermek uygun olacaktır:
Harezmi
Tarih: 12 Aralık 2011 | Bölüm: H | Yorumlar: 75 Yorum var.
Harezmli olan şairin hayatı hakkında elde fazla bilgi yoktur. Rum’u ve Türkiye‘yi baştan başa gezmeye çıkan Hârezmî, Tayfur’dan Şam’a gitmiş ve Maveraünnehir’de uzun süre kalmıştır. Seyahat ederken Aral gölü kıyılarına geldiğinde Altınordu’nun Hanı Canıbeg’in Sirderya yakınındaki adamlarından biri olduğu tahmin edilen Muhammed Hoca Bey ile karşılaşmıştır. Muhammed Hoca Bey 1353 yılında Hârezmî’yi çağırıp o kış orada istirahat edip Türkçe bir eser yazmasını istemiştir.
Hârezmî, Muhammed Hoca Bey’in bu isteğini kabul ederek Muhabbet-nâme (Moskova 1961; Taşkent 1959) isimli mesnevisini kaleme almıştır, aruzun “mefâîlün mefâîlün feûlün” kalıbıyla 754/1353 tarihinde yazılan eser, 11 nâme hâlinde tertip edilmiştir. Eserde kıt’a ismiyle söylenmiş bazı gazeller ile Farsça parçalar da bulunmaktadır. Kuvvetli bir nazım tekniğiyle, üstat bir şair kudretiyle, duygulu ve sanatlı bir söyleyişle yazılmıştır.
Mıılıabbet-ııâme Tourkhan Gandjeî, A. M. Şçerbak (Oguz-nâme, Muhabbet-nâme, pamyatniki drevne uygurskoy i sta-ro uzbekskoy pis’mennosti, Moskova 1959, s. 111-70), E. N. Nadjib (Horezmi, Muhab-bet-naıne, İzdanie, teksta, transkripsiya, perevod i issledovanie, Moskova 1961), T. Ce-lalov (Hârezmî. Muhabbetnâme, Taşkent 1959) ve O. Fikri Sertkaya (‘Hârezmî’nin Muhabbetnârm’s’ımn İki Yazma Nüshası Üzerine”, Türkiyat Mecmuası, c. XVII, İst 1972, s. 185-207) tarafından yayımlanmıştır. Türkçe yanında Farsça şiirleri de olan Hârezmî çağının meşhur şairlerindendir. XIV. asrın sonlarında öldüğü sanılmaktadır.
Kerderli Mahmud
Tarih: 12 Aralık 2011 | Bölüm: K | Yorumlar: Yorum yok.
Harezm-Altınordu Türkçesiyle yazılmış eserlerden biri de Nehcü’l-ferâ-dis’ûr. Bu eserin kim tarafından yazıldığı henüz tam olarak belirlenememiştir. Nitekim Nehcü’l-ferâdis’in Yeni Cami nüshasını bulan Zeki V.Togan,eserin müellif veya müstensihinin kim olduğu konusunda şu sıralarda kat’î bir şey söylenemeyeceğini belirtirken, Fuad Köprülü, şimdilik kaydıyla, Mahmûd bin Alî es-Sarâyî’yi yazarı olarak kabul etmektedir. Ahmet Caferoğlu da bu görüşe katılmaktadır. Mahmûd bin Alî, bugün Kunya Ürgenç denilen Ürgenç’in kuzeydoğusunda bulunan Kerder şehrindendir. Harezm’in sayılı kültür merkezlerinden olan Kerder’de pek çok fıkıhçı ve ilim adamı yetişmiştir.
Nehcü’l-ferâdis, XIV. asrın ortalarında, elimizdeki nüshaların en eskisinde görülen 1358 tarihinden önce yazılmıştır. Türkçe’de bilinen ilk kırk hadis tercümesi olan eser 444 sayfa olup onar fasıllık dört bâb hâlinde tertip edilmiştir.
Birinci bâbda; Hz. Peygamber’in faziletleri (vahiy gelmesi, onun ve ashabının İslâmiyetin ilk zamanlarındaki durumları, Hicret, gösterdiği mucizeler, Mekke’nin fethi, Miraç hadisesi, Huneyn Gazası ve rihlet), ikinci bâbda; Hulefâ-yı Râşidîn (Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali), Ehl-i Beyt (Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Hz. Fâtıma) ve Dört İmam’ın (İmâm-ı A’zam Ebû Hanife, İmam Şafiî, İmam Mâlikî ve İmam Hanbelî) faziletleri, üçüncü bâbda; kulun Allah’a karşı işlemesi gereken iyi ameller (namaz, sadaka ve zekât, oruç, hac ve umre, anne ve babaya hizmet etmek, helâl yemek gibi konular), dördüncü bâbda ise; Ce-nâb-ı Hakk’a hoş gelmeyen ameller (haksız yere kan dökmek, zina etmek, içki içmek, kibirlenmek, yalan ve gıybet etmek, riya, kin ve haset gibi şeyler) üzerinde durulmuştur.