Yılmaz Tekin
Tarih: 10 Aralık 2011 | Bölüm: Y | Yorumlar: Yorum yok.
Bir Gizli Servis Mensubunun Anıları Çuvaldız-1 kitabı ile Türkiye’de bir ilke imza atan Yılmaz Tekin, sizlere bu kez Çuvaldız-2 (Olgunlaştıran Yıllar) kitabıyla sesleniyor.
Bilindiği gibi Çuvaldız-1 kitabı çıktıktan bir süre sonra MİT’in Adalet Bakanlığına başvurusu üzerine Ankara Başsavcılığınca toplatılmış, ardından Ağır Ceza Makemesinde 7,5 yıl hapis istemiyle açılan davadan yazar ve yayıncı beraat etmişlerdi.
Sultan Veled
Tarih: 10 Aralık 2011 | Bölüm: S | Yorumlar: Yorum yok.
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin büyük oğludur. Tam adı Alâaddîn Muhammed Sultan Veled b. Mevlânâ Celâleddin Muhammed Rûmî b. Bahaüddîn Veled Muhammed’dir. 623/1226 yılında bugün Karaman olarak bilinen Larende’de doğdu. İlk öğrenimini babasından aldı. Erken yaşlarda babası ile birlikte muhtelif âlimlerin de bulunduğu toplantılara katıldı ve katıldığı bu toplantılardan istifade etti. Sadık bir mürit gibi babasına ve Şems-i Tebrîzî’ye hizmet etti. İlk kayboluşunda Şam’a giderek (1246) Şems-i Tebrîzî’yi geri getirdi. Şems-i Tebrîzî’nin ölümünden sonra (1247) aynı saygıyı babasının halifeleri Selâhaddîn-i Zerküb’a ve Hüsameddin Çelebi’ye de göstermiş, babasının ölümü üzerine (1273) onun yerine geçmesi istenmişse de kabul etmemiş, Çelebi’ye tabi olmuştur.
Hüsameddin Çelebi ölünce (1284) ısrarlara karşı koyamamış, postnişinliği kabul etmiş, ancak gerçek halifenin Kerimüddîn Bektemür olduğunu belirtmekten geri kalmadığı gibi. Bektemür’ün ölümüne kadar da (1291) ona gereken saygıyı göstermiştir. Sultân Veled postnişin olduktan sonra babasının yolunu örgütlemeye çalışmıştır. Mevlevîlik onun zamanında örgütlü bir tarikat hâline gelmiş, gerek yapıtları, gerekse dört bir yana gönderdiği dervişleri ve halifeleriyle Mevlevîliğin yayılmasını sağlamıştır. Sultân Veled, 86 yaşında olduğu hâlde 12 Receb 712 (2 Teşrin 1312) tarihinde vefat etmiştir.
Hoca Dehhani
Tarih: 10 Aralık 2011 | Bölüm: H | Yorumlar: Yorum yok.
Dehhânî’nin hayatı hakkında bilgilerimiz çok sınırlıdır. Bugün için elimizde bulunan tek kasidesinden bildiğimiz, Horasan’dan Anadolu’ya geldiği ve sultandan tekrar oraya dönmek istediğidir. Dehhânî‘yi ilim âlemine tanıtan M. Fuad Köprülü’nün tespitlerine göre şair, III. Alâeddîn Keykubâd devrinde (1298-1302) Anadolu’ya gelmiş ve bu sultana intisap etmiştir. Onun sarayında bulunan Dehhânî, eğlence ve işret meclislerine de katılmıştır. Ayrıca bu sultanın isteği üzerine yirmi bin beyitlik Farsça bir şeh-nâme kaleme almıştır.
Köprülü’den sonra Mecdut Mansuroğlu ve Vasfi Mahir Kocatürk de Dehhânî’nin III. Alâeddîn Keykubâd zamanında yaşadığını belirtmişlerdir. Devriyle ilgili bazı hususiyetleri bünyesinde barındıran söz konusu kasidesinde yer alan bazı telmihleri, Hikmet İlaydın farklı şekilde yorumlayarak onun I. Alâeddîn Keykubâd zamanında (1220-1237) yaşamış olabileceğini ileri sürmüştür. Çetin Derdiyok da “Tematik Bir Bakış“la değerlendirdiği kasidesinde bu sultanın büyük ihtimalle I. Alâeddîn Keykubâd olduğu sonucuna varmıştır. Ömer Faruk Akün ise, bir manzumesindeki ipuçlarından hareket ederek onun 1361 tarihinde daha hayatta olduğu ve Anadolu’dan henüz ayrılmadığına dikkat çekmiştir.
XV. asırda Ömer b. Mezîd’in Mecmû’atü” n-nezâ’ ir’i (bk. Mustafa Canpolat. ‘Ömer bin Mez’ıd Mecmû’atü’n-nezâ’ir, Ankara 1982, s. 26-28, 32-33, 42, 54-55, 133-34) ile XVI. asırda Eğridirli Hacı Kemâl’in Cami’u’n-nezâ’ir’i gibi önemli nazire mecmualarında şiirlerinin bulunması, Şeyhoğlu Mustafâ’nın Kenzü’l-kübe-ra’sında kendisinden bir şiir seçilmesi (bk. Kemâl Yavuz, Şeyhoğlu Kenzü’l-küberâ veMehekkü’l-ulemâ,Ankara 1991,s. 144) ve Hatiboğlu’nun Hacı Bektâş-ı Velî’nin makalelerini tercüme ettiği Bahrü’l-hakâyık isimli eserinde adının bazı ünlü Türk şairlerle anılması (bk. İsmail Hikmet Ertaylan, Hatiboğlu Bahrü’l-hakâyık, İstanbul 1960, s. III [metin]), Dehhânî’nin hem şöhretinin hem de etkisinin sonraki asırlarda devam ettiğini göstermektedir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi
Tarih: 9 Aralık 2011 | Bölüm: M, Ulular | Yorumlar: 5 Yorum var.
Adı tezkire yazarlarının ittifakı ile Muhammed, lakabı Celâleddin’dir. Ancak özellikle Mevlânâ, Mevlevî, Hüdâvendigâr, Mevlânâ Hüdâvendigâr, Mollayı Rûm, Mevlânâyı Rûm lakaplanyla; Belhî, Rûmî ve nadir de olsa Konevî nisbeleriyle anılan Celâleddîn Muhammed, bugün Afganistan’ın kuzeyinde yer alan Belh şehrinde 6 Rebiülevvel 604/30 Eylül 1207 tarihinde doğmuştur. Mevlânâ’nın Rûmî diye şöhret kazanması, uzun bir seyahattan sonra, Konya’ya gelip yerleşmesi, uzun müddet burada oturması, ömrünün büyük bir kısmını burada geçirmesi ve türbesinin burada bulunmasından dolayıdır.
Bahattin Veled, İslâm dünyasının önemli merkezlerinden biri olan Belh’te etkin bir bilgin ve sûfî olarak yaşamaktayken, XIII. asrın ilk yarısındaki mevcut ilmî ve siyasî ortamdan rahatsızlık duymuş, bütün aile fertleri ve çevresiyle hicreti tercih etmiştir. Hac maksadıyla yola çıkan Bahaddîn Veled, Nişabur, Bağdat, Mekke, Şam gibi şehirleri dolaşarak Anadolu’ya ulaşmış, bu arada aile yol boyunca büyük alaka görmüştür. Mevlânâ, babasının yanında geçirdiği bu ilk yolculuk esnasında birçok ünlü âlim ve sûfî ile karşılaşmış ve onların sohbetlerine tanık olmuştur.
Bahaddîn Veled ve maiyeti Lârende’ye yani bugünkü Karaman’a vardıkları zaman Mevlânâ ve ailesi için önemli gelişmelerin olduğu bir döneme de girilmiş oldu. Muhtemelen Lârende’de geçen yedi yıl zarfında Mevlânâ, kafilede yer alan Hâce Lâlâ Şerefeddîn-i Semerkandî’nin kızı Gevher Hatun’la evlendirilmiş, iki oğlu Sultân Veled ve Alâaddin Çelebi dünyaya gelmiş ve annesi Mümine Hatun vefat etmiştir.
Divan edebiyatının ve tasavvufi eserlerin en önemli isimlerinden olan Mevlana’nın belli başlı eserleri hakkında bilgi edinmek için, aşağıdaki başlıkları kullanabilirsiniz: | |
1. Mesnevi3. Fihi Ma Fih5. Mektubat |
2. Divan-ı Kebir4. Rubailer6. Mecalis-i Seb |