Türkçe Dersine Nasıl Çalışılır?
Tarih: 4 Aralık 2015 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: Yorum yok.
İlköğretim ve lise öğrencilerinin Türkçe dersi çalışma yöntemleri veya yaklaşımları birbirinden farklı olmakla birlikte, genellikle “Türkçe kolay bir derstir. Konuşmayı, okuyup yazmayı bilen her insan Türkçe dersini az çok başarır.” gibi bir ön yargı ile çevrelenmiştir. Hâlbuki Türkçe, diğer bütün dersleri etkileyen en temel becerileri kapsar. Bununla birlikte, gerçekten çaba göstermeden başarmanın kolay olmadığı derslerden biridir.
Türkçe dersinin diğer derslerdeki başarımızı arttırma konusundaki önemine değinmeden, bu dersi gerçekten başarmanın altın kurallarını maddeler hâlinde sıralayarak açıklamaya çalışacağım:
1) İyi bir okur olmalısınız.
Okuyucu ve okur kavramları birbirinden farklıdır. Harfleri anlamlı seslere dönüştürerek yazılı metinleri anlayabilen insanlar okuyucudur. Okur ise okumayı bilen her insandan farklı olarak, okuma zevkleri olan, kısacık ömrüne daha çok kitap sığdırabilmek için sürekli okumaya çalışan, süreli yayınları takip eden, seçici ve etkin okuyucudur. Bizim öncelikli amacımız iyi bir okur olmaktır.
Seçmeli Derslere Not Verilir mi?
Tarih: 1 Aralık 2015 | Bölüm: Eğitim | Yorumlar: 11 Yorum var.
Seçmeli derslerin karnede notla değerlendirilmesi, MEB’in 2014 yılında sınav yönetmeliğinde yaptığı değişiklik sonrasında uygulamaya geçmiştir. Daha önceden seçmeli derslerden herhangi bir sınav yapmak veya not vermek gibi bir zorunluluk yokken, 29072 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “ölçme ve değerlendirmenin niteliği ve sayısı” başlıklı bölümünde açıklama getirilmiş ve bir notla değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
“Öğrencilere, her dönemde seçmeli dersler dâhil bütün derslerden en fazla beş defa olmak üzere ders etkinliklerine katılım puanı verilir.” açıklaması doğrultusunda ilköğretim 4. sınıftan 8. sınıfa kadar olan bütün öğrencilerin almış oldukları seçmeli derslerden en az bir performans notu almaları gerekmektedir. Bu konuda şu açıklamayı yapmak gerekir: Normal şartlarda ölçme ve değerlendirme esaslarına göre haftalık ders sayısı üçten az olan dersler için en az iki tane yazılı yapma mecburiyeti vardır. Fakat seçmeli derslerde yazılı değerlendirme mecburi değildir; çocuğun derse katılım ve performansına göre veya uygulama sınavlarına göre not verilebilir.
Seçmeli dersler, adından da anlaşılacağı üzere öğrencinin temel derslerinin yanında ilgi ve becerileri doğrultusunda almak istediği eğitimi ifade etmektedir veya etmelidir. Her ne kadar okullarımızda seçmeli derslerin mantığı doğru olarak işletilmiyor olsa da, bu derslerin gerçekten öğrencilerin isteği doğrultusunda verilmesi gerekir. Ayrıca bu dersler, temel becerileri kazandırma veya sınama amacı gütmediği için, öğrencileri zorlayacak boyutlara taşınmamalıdır.
Almanya’daki Türklerin Yaşadığı Sorunlar
Tarih: 9 Kasım 2015 | Bölüm: Kültür | Yorumlar: 4 Yorum var.
Türkiye’den göç ederek ekmeğini kazanmak için son çare olarak gördükleri Almanya’ya yerleşen Türkler, aslında bilindiğinin aksine orada çok rahat değiller ve refah içerisinde yaşamıyorlar. Biz onları genelde “Almancı” olarak görüyoruz; onlar ise kendilerini “gurbetçi” olarak tanımlıyorlar. Almanya’da yabancı, Türkiye’de Almancı olmak gerçekten zor olmalı. Çünkü insanların aitlik duygusunı yaşamaları, temel ihtiyaçlarından biri olmasına rağmen, gurbetteki kardeşlerimiz bu duyguyu tam olarak yaşayamıyorlar.
Göç serüveni, 1960’lı yıllarnda Almanya’nın gelişen sanayisinde çalışmak üzere işçi ihtiyacını karşılamak için Türklere kapılarını açmasıyla başladı. Hani işsizlerin ve çaresizlerin son kapısı olan İstanbul için “taşı toprağı altın” derler ya? Almanya da Türkiye’deki işsiz ve çaresiz gençler için bir umut kapısı olmuştur. Oraya giden yüz binlerce genç, Almanya’nın hizmet veya sanayi sektöründe ciddi bir istihdam sağlamışlardır.
Yıllar geçtikçe, Almanya’nın Türk gençleri için ekmek kapısı olma hayalleri artmış, gidenler memlekete döndükçe yanlarında uzak yakın akrabalarını veya arkadaşlarını da götürmüşlerdir. Bu silsile böylece devam etmiş, geçen 50 – 60 yıllık zamanda Almanya’da muhtelif işlerde çalışan insanlar üç nesilden beri orayı yurt edinmiştir. Bugün nüfusu yaklaşık 1,8 milyona yaklaşan Almanya Türkleri, artık devlet politikalarını yönlendirecek veya ticarette söz sahibi olacak noktalara varmıştır.
Siğil Nedir? / Tedavisi
Tarih: 12 Ekim 2015 | Bölüm: Bilgisaçar | Yorumlar: 16 Yorum var.
Siğil birçok kişinin başına gelen ve tedavisi gelişen tıpla mümkün olan bir hastalıktır. Elde, yüzde veya vücudun birçok yerinde deri veya mukozadaki bir açıktan giren insan papillom virüsünün, orada kalıcı hâle gelerek çoğalması şeklinde oluşur. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde çabukça üreyebilir ve tedavi edilmediği sürece kolay kolay geçmez.
Siğil bir virüsten kaynaklanır. İnsan papillom veya HPV denilen virüs, deri ya da mukozalara bulaşınca, deride siğil dediğimiz sonuçlara sebebiyet veriyor. Bu virüsün 200’den fazla çeşidi vardır. İnsan papillom virüsünün her biri, vücudun farklı yerlerinde farklı siğillere neden olur. Örneğin elde veya yüzde çıkan siğille, genital bölgede çıkan virüs birbirinden farklıdır. Fakat bunların hepsinin kökeni aynıdır.
Virüs daha çok kimlerde çıkar? Siğil genelde çocuklarda ya da gençlerde çıkar. Özellikle çocuklarda sürekli travmaya maruz kalan ellerde veya ayaklarda, virüsün gireceği bir kapı meydana gelir. Ve virüs, herhangi bir ortamda bu kapıdan deri içerisine girerek orada çoğalır ve büyüyerek nohut büyüklüğünde bir siğil meydana gelebilir. Çocuklarda veya gençlerde başka bölgelerde de siğiller çıkabilir.