Temel Söz Varlığının Önemi
Tarih: 24 Mayıs 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
Bir dilin temel söz varlığı, onun çekirdek yapısını oluşturan en önemli ögelerinden oluşmaktadır. Ulusun en temel ihtiyaçlarını karşılayan sözcükler, doğaldır ve önce oluşturularak dilin zenginleşme sürecinde elde ettiği diğer sözcüklerden daha önemli bir yere sahiptir. Temel söz varlığı, toplumun en basit oluş ve durumları ifadesinden başlayın da en soyut ve bilimsel konulardaki düşünceleri açıklamaya kadar tüm anlatım yollarında ihtiyaç duyulan sözcükleri ve söz öbeklerini büyük oranda içermektedir. Bu nedenle temel sözcükler, hem gündelik konuşmalarda hem de bilimsel dilde vazgeçilmezdir.
Verlee’nin yapmış olduğu bir araştırmada, eğitimsiz kimselerin 2000’den biraz çok, eğitim görmüşlerin ise en çok 4000 ya da 5000 sözcük kullanıldığı ileri sürülmektedir. J. E. Pierce’nin araştırmasında da konuşma ve yazı dilinin genellikle aynı sözcükler etrafında döndüğü ve bu sözcüklerin büyük kısmının temel söz varlığı ögeleri olduğu vurgulanmaktadır. Örneğin herhangi bir eğitim düzeyinde bulunan bir Türk, gün içinde “de-” veya “bir” sözcüklerini; “basınç” veya “övgü” sözcükleriyle aynı sıklıkta kullanmamaktadır. Temel söz varlığı, işte bu yönüyle dilin iskeletini oluşturmaktadır.
Yüklem Nasıl Bulunur?
Tarih: 23 Kasım 2013 | Bölüm: Cümlenin Öğeleri, Dil-Anlatım | Yorumlar: 56 Yorum var.
Cümledeki yüklem nasıl bulunur, kolay yoldan yüklem nasıl tespit edilir bu yazıda öğreneceksiniz. Yüklemi bulmak, karışık ve zor bir şey olarak görünse de, bu belki de Türkçenin dil bilgisi konularındaki en kolay kısımdır. Aşağıda gösterilen yöntemlerden yararlanarak cümlenin yüklemini akılda kalıcı ve en kolay biçimde bulmanız mümkündür.
İş, oluş, hareket, olay ve yargı bildirir. Yani o cümlede ifade edilen asıl anlamı karşılayan kelime veya kelime grubu yüklemdir. Genelde fiil olmak üzere, bazen isimler de yüklem olabilir. Ayrıca yüklemler genellikle sonda bulunur. Yüklem cümlenin temel öğesidir, geriye kalan bütün öğeler onun yardımcısıdır.
Cümlenin öğeleri bulunurken, en başta yüklem bulunur ve kalan bütün öğeler yükleme sorulan sorularla bulunur. Onun için bir cümlenin önce “Burada olan olay ne, yargı bildiren sözcük hangisi?” diye sorarak ve aşağıda tarif edilen yöntemleri kullanarak yüklemini bulmak, daha sonra diğer öğeleri göstermek gerekir.
Yüklem, isim de olsa, fiil de olsa mutlaka bir “yargı” ifade etmelidir. Gerçekleşen bir iş, oluş, hareket veya var olan bir durum gösterilmiyorsa, o sözcüğün yüklem olması mümkün değildir.
Örnek: “Kontrolü kaybeden araç bariyerlere çarptı.” cümlesinde bütün anlamı üzerinde toplayan ve yargı içeren sözcük “çarptı” çekimli fiilidir. Bu nedenle o kelime yüklem olarak kabul edilir.
Önemli Bilgi: Bir cümle sadece yüklemden oluşabilir. Bir cümlede özne ve yüklem cümlenin “temel” öğesidir, geri kalan bütün öğeler (dolaylı tümleç, zarf tümleci, nesne) “yardımcı” öğe olarak kabul edilir.
İlk Müslüman Türk Devletlerinde
Kültür ve Sanat
Tarih: 25 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler, Tarih ve Kültür | Yorumlar: Yorum yok.
İslâm dünyasında Türklerin (Etrâk) ortaya çıkması Fergana, Taşkent ve Maveraünnehir’den az sayıda gelen Türklerin, VIII. yüzyılın ikinci yarısında Abbasî halifelerinin hassa askerleri ve inzibat birlikleri arasında yer almaları ile başlamış XI. yy.’da bunların sayıları süratle artarak, Mu’tasım zamanında Hassa ordusunun tamamı Türklerden meydana gelmiştir.
838’de Bağdat’ın kuzeyinde, Dicle kıyısında Mu’tasım tarafından kurulan yeni merkez Samarra’ya Türk muhafız ordusunun ve Türklerin ve evlerin alçı süslemelerinde eğri (yatık) kesim tekniği ile yaş sıvalar üzerine tahta kalıplarla yapılan süslemeler, Türk sanatının İslâm sanatına getirdiği ilk yeniliklerdendir.
Tolunlular ve Ahşitlerle, 95’da IX. yüzyılın ikinci yarısından X. yüzyılın ikinci yarısına kadar kurulan iki Türk devleti ile İslâm sanatında sağlam gelişmeler olmuştur.
Büyük Selçuklularda Kültür ve Medeniyet
Tarih: 25 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: 1 Yorum var.
Daha önce Göktürklerin temel unsurunu teşkil etmiş olan Oğuzların Kınık oymağından gelen Dakak’ın oğlu Selçuk ve torunları tarafından Horasan’da Selçuklu devleti kurulmuştur (1040). Alp Arslan ve Melikşah Devirlerinde Selçuklu Devleti kısa zamanda bir İmparatorluk haline gelmiştir.
1157’de Sultan Sencer’in ölümünden sonra 1193’e kadar Irak Selçukluları hâkim olmuş, 1193’de Sultan III. Tuğrul’un ölümüne kadar devam etmiştir. Kirman Selçukluları 1211’de son bulmuş, yerlerine Harezmşahlar gelmiştir. Suriye Selçukluları da 1117 den itibaren hâkimiyetlerini kaybetmişlerdir.
Azerbaycan’da Selçuklu Atabekleri Nahcivan’da (İldeniz) hâkimiyeti ise İlhanlıların kuruluşuna kadar sürmüştür.
Devlet Teşkilatı
Selçukluları meydana getiren Oğuzlar, Orta Asya’dan Maveraünnehir ve Horasan’a gelince bütünüyle İslamiyeti kabul ettiler. Müslüman olmalarıyla eski bozkır kültürünün İslama aykırı olmayan müesseselerini sentezleştirdiler. Türk Devlet geleneğinin esasını teşkil ettiği Selçuklu devlet teşkilatı; Karahanlı, Sâmânlı, Gazneli ve Abbasî devletleri teşkilatlarından geniş ölçüde faydalanmış ve bunları kendi bünyesinde mükemmel bir surette uygulamıştır.