Dünya Üzerindeki Diller Hakkında
Uluslararası dil ansiklopedisi Ethnologue’un 15. baskısında dünyada 6912 yaşayan dil olduğu bilgisi yer alır. İlk baskıda ise 5.687 sayısı verilmişti. Farklı kaynaklarda başka rakamlarla da karşılaşmak mümkündür. Bu belirsizliğin pek çok nedeni vardır. Her şeyden önce dünya dilleri üzerindeki çalışmalar henüz tamamlanmamıştır ve varlığı bile bilinmeyen bazılarının yok olduğu tahmin edilmektedir. Bu dillerin çoğu dünyanın henüz keşfedilmemiş bölgelerinde yer alsa da, keşfedilmiş bölgelerdeki dil çalışmaları bile bitirilmiş değildir. Çünkü araştırmacılar çoğunlukla kolay ulaşılan Batı Avrupa dilleri üzerinde çalışmayı tercih etmektedir. 4000 kadar dilin henüz doğru dürüst betimlenmemiş olduğu tahmin edilmektedir.
Ayrıca dillerden birçoğunun özel adı yoktur. Örneğin Papua-Yeni Gine’deki Sare halkının dillerine verdiği Sare adı sadece “konuşmak” demektir. İngiliz Kolumbiyasında yaşayan Gitksan halkı kendi dillerinden Sim ‘algaks “gerçek ya da doğru dil” diye söz ederler ama komşu Nigşa ve Tsimşian lehçeleri de aynı adı kullanır. Kimi dillerin ise birden çok adı vardır. Ethnologue birbirinin yerine kullanılan 39.000 dil ve lehçe adı verir. Ayrıca araştırmacılar da bir dile hem o dilin konuşurlarından hem de birbirlerinden farklı adlar vermiş olabiliyorlar. Yaşayan ya da ölü diller konusunda da kaynakların verdiği bilgiler her zaman tutarlı değildir.
Neyin dil, neyin aynı dil içinde bir varyant olarak görülebileceğinin kesin dilbilimsel ölçütleri olmaması da belirsizliğin en önemli nedenlerindendir. Örneğin Azerice ile Türkiye Türkçesi bilinen zamanlarda birbirinden ayrılmışlardır. Eğitim almış bir Azerbaycanlı ile Türkiyeli arasındaki karşılıklı anlaşılabilirlik oranı oldukça yüksektir. Ama Azeri Türkçesiyle Türkiye Türkçesi iki bağımsız ülkenin kendi standart biçimleri olan dilleridirler. Bu nedenle her ikisi de siyasi anlamda iki bağımsız dildir. Dilbilimsel ölçütlere göreyse aynı dilin varyantları sayılabilirler. Buna karşılık örneğin Kıbrıs’ta konuşulan Türkçe, Türkiye Türkçesinin bir ağzı olarak görülür. Bununla birlikte standart Türkçe ile Kıbrıs’taki Türkçe arasında ancak iki farklı dil arasında bulunabilecek türden farklar vardır. Bu iki örnek özellikle akraba dil/lehçeler arasındaki sınırları çizmenin zorluğunu göstermektedir.
Dünya dillerinin nüfusa dağılımı son derece eşitsizdir. Aşağıdaki tabloda, dünyada konuşur sayısı en çok olan 9 dil yukarıdan aşağıya sıralanmıştır:
Tabloda görüleceği gibi, 2008 rakamlarına göre 6.5 milyar kişiye ulaşan dünya nüfusunun % 40’ı ana dili olarak dokuz dili konuşmaktadırlar. Bu dokuz dili konuşanların toplam sayısının dünya nüfusuna oranı ise % 68’dir.
Dilbilimciler tarafından, küçük dillerin yaşam alanlarının daralması, şehirleşme, devletlerin dil politikası, ailelerin çocuklarına ana dillerini öğretmekten vazgeçmesi gibi nedenlerle konuşur sayısı az olan dillerin yok olacağı öngörülmektedir. Dünyadaki toplam dillerin yarısı yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bilim adamları dillerin yok olmasının önüne geçmek için çaba sarf etmektedir. Dillerin yok olmasını önlemek için çalışılmasının farklı gerekçeleri vardır. Bunların en önemlileri çoğu sözel olarak aktarılan yerel dillerin yok olmasıyla birlikte, dünyadaki yaşama biçimi ve kültür zenginliğinin de kaybolacak olmasıdır. Bir dilin ölümüyle birlikte, o dille üretilen bitkiler, hayvanlar ve davranışları
bağı ortaya çıkarmak olduğunu düşünürlerdi. Oysa başka herhangi bir diziliş de ağaç veya kardeş kavramını aynı oranda temsil edebilirdi. Diller arasındaki ayrılıklar, değişik dillerin varlığı gibi gerçekler bunu kanıtlar. Örneğin ağaç gösterileninin Türkçede ağaç, İngilizcede Iree, Fransızca arbre, İtalyanca albero, Farsça dıraht, Arapça şecer olmak üzere birçok göstereni vardır. Ancak, Saussure’ün de belirttiği gibi kimi göstergelerde görece nedenlilikten de bahsedilebilir. Örneğin yirmi nedensizdir, ama on dokuz aynı oranda nedensiz değildir. Çünkü bu on ve dokuzun birleşmesinden ortaya çıkmıştır. Aynı durum yansıma kelimeler için de geçerlidir. Ama diller arasında bu açıdan da farklar olduğu unutulmamalıdır.
İnsan dilini diğer işaret sistemlerinden ayıran bir başka önemli özellik de üretken olmasıdır. Yeni ihtiyaçlara cevap verebilmek için gerektiğinde bir dilde yeni ifade biçimleri, yeni anlamlar türetilebilir. Bilgisayar teknolojisiyle ilgili son birkaç yılda ortaya çıkan kelimeler konuya örnek olabilir. Ancak üretkenlik sanıldığı gibi sadece kelimelerle sınırlı değildir. Diller ihtiyaç halinde yeni ses, biçim, söz dizimi kalıpları da geliştirebilmektedirler. Ayrıca bir ana dili konuşurunun, kendi ana dilinde daha önce hiç kimsenin kullanmadığı bir kelimeyi türetebilmesi, hiç kurulmamış bir cümleyi kurabilmesi mümkündür. Bu, daha küçük yaşlarda bile gözlenebilen bir durumdur. Örnek olarak mısır patlatma makinesi yerine patırgaç, kaşık yerine döndürek, düdük yerine öttürek sözcüklerini üreten çocuklar gözlenmiştir.
Dil değişkendir, bütün doğal diller çeşitli nedenlere bağlı olarak sürekli bir değişim içindedir. İlerleyen bölümlerde açıklanacağı üzere, Türkçe bütün doğal diller gibi sürekli biçimde değişmekte, gelişmektedir. Türkçenin bilinen ilk metinleri bugün ancak belli bir eğitim sonucu anlaşılabilecek durumdadır. Ancak değişkenlik sadece tarihle sınırlı değildir. Günümüzde de Türkçede çok sayıda çeşitlenme vardır. Değişme, konuşma dilinde yazı diline oranla daha hızlı olur. Yazı dillerinde “görece doğru” biçimler bir kere belirlendikten sonra, bu “doğru” biçimlerle eğitim alan nesiller, yazı dilinde değişiklik olmasından hoşlanmazlar. Oysa konuşma dili sürekli bir değişim içindedir.
Yazı dilinin durağan, konuşma dilinin ise dinamik olması nedeniyle zamanla yazımla söyleyiş arasındaki uçurum büyür ve yazı dilinde reform yapma ihtiyacı ortaya çıkar. Türkçe yazı dili olarak oldukça yeni sayılır. Ancak buna rağmen söyleyişle yazım arasında önemli farklar ortaya çıkmıştır. Bu farklar zaman zaman bozulma olarak da algılanabilmektedir. Ancak bu. her dilde görülen bir gelişmedir ve dillerde bozulma olarak adlandırılamaz. Dildeki değişme nedenlerinden bazılarına aşağıda değinilecektir.
|» “Dünya Dilleri” sayfasına dön! «|
BENZER KONULAR
- Yazının Bağlantısı: Dünya Üzerindeki Diller Hakkında
- Yazının Bölümü: Dilbilim
- Diğer kaynaklarda arayın:
- Etiketler: Arapça, Dillerin Konuşma Sayıları, Dunya Dilleri, Dünya Üzerinde Konuşulan Diller, Dünya üzerindeki Diller, Dünyada En Çok konuşulan Dil, En Çok Konuşulan Dil, Farsça, İngilizce, Languages of Earth, Saussure, Türkçe, Türkçenin Konuşulma Sırası, Yeryüzündeki Diller
- Rastgele 10 Yazı:
- Makale Türünün Özellikleri
Tarihsel Gelişimi ve Temsilcileri - Tabu Nedir, Nasıl Oynanır? – Tabu Kartları
- Özbek Türkçesinin Söz Varlığı
- Gaznelilerde Kervansaray Kültürü ve Mimarisi
- Prof. Dr. Saim Sakaoğlu / 2
- Söz Varlığı Nedir?
- Orta Asya’nın Türkler Tarafından Fethedilmesi
- Atatürk’ün Ekonomi Hakkındaki Sözleri
- İngilizcenin Söz Varlığındaki
Türkçe Kökenli Kelimeler - Sanal Bilgi Kaynaklarına Erişim Sorunları
Nasil bir sacmalik ya o listedeki siramala dunyada 400 milyon Türkçe konusan mi var? Utanmasaniz diyeceksiniz herkes Türkçe konusuyr dunyada.
Arkadaşım sizin için TÜRK demek, yalnızca Türkiye’de yaşayan Türkleri kapsıyorsa, yanılıyorsunuz. Dünya üzerinde 350 milyona yakın TÜRK kökenli insan vardır. Bunların tamamına yakını ana dili olarak Türkçe konuşur.
Sadece Özbekistan’ın nüfusu 35 milyon, Uygur Türklerini nüfusu 45 milyondur. Türk olmadığı hâlde Türkçe konuşan milyonlarca insan vardır. Bunları da sayarsak, 500 milyona yakın konuşuru bulunan bir dil hakkındaki sözleriniz, sinek vızıldamasından farksızdır.
Esenlikle, TTK!