Üslup / Biçem Nedir?
Tarih: 31 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 3 Yorum var.
Üslup veya diğer adıyla biçem, edebiyatta yazarın eserinde dili kullanma özelliklerini ifade eden bir terimdir. Aslında bu kelime günlük hayatta herhangi bir kişinin yazılı veya sözlü ifadelerinde kullandığı dili veya bir iş üzerinde çalışan kişinin kullandığı teknikleri / biçimleri de ifade ediyor olsa da, biz bu kelimenin daha çok edebiyatta nasıl bir anlamı karşıladığı üzerinde durmaya çalışacağız. Üslup terimi, “Sanatçının görüş, duyuş, anlayış ve anlatıştaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatış biçimi, biçem, tarz, stil” olarak tanımlanmaktadır.
Yukarıda bahsettiğimiz gibi, bu kavram “Anlatma, oluş, deyiş veya yapış biçimi, tarz; Bir sanatçıya, bir çağa veya bir ülkeye özgü teknik, renk, biçimlendirme ve söyleyiş özelliği” şekillerinde de tanımlanabilmektedir. Bir zanaatkârın halıyı dokuma üslubu, bir sanatçının şarkıyı okuma üslubu veya bir siyasetçinin hitap ederken konuşma üslubu olabilir. Buradan anlaşıldığı üzere, üslup kelimesi artık Türkçede “biçim, tarz, stil” gibi anlamları karşılar hâle gelmiştir. Edebiyatta ise üslup, yazarın eseri oluştururken kullandığı dil – anlatım özelliklerini karşılamaktadır.
Eleştiri / Tenkit Cümleleri
Tarih: 30 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 5 Yorum var.
Eleştiri cümleleri, varlık veya nesnelerin bazı yönlerini / özelliklerini iyi veya kötü yönleriyle ele alarak incelemeyi amaçlar. Sorularda genellikle bir edebiyat eseri hakkında eleştiri cümleleri görmeye alışık olsak da; bilim, sanat, spor gibi alanlarda çalışmalar yapan kişilerin ve hatta yakın çevremizdeki sıradan insanların da eleştirileceğini göz önünde bulundurmalıyız. Eleştirinin eş anlamlısı “tenkit” kelimesidir ve eleştiri hem olumlu hem de olumsuz olarak yapılabilmektedir.
Bir insanı, eseri veya konuyu doğru veya yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işine “eleştiri” denilmektedir. “Eserinizde kullandığınız dil, hitap ettiğiniz kitleye pek uygun değil.” cümlesinde yazara yöneltilmiş olumsuz bir eleştiri söz konusudur. Eleştiri cümlelerinde, bir şeyi eksik ya da üstün yanlarıyla ortaya koyma, olumlu ya da olumsuz yönleriyle değerlendirme söz konusudur.
Örnek: – İşe her gün üniformasız geliyor ve kuralları dikkate almıyorsun.
– Bu konuda söylenen haklı sözlere kulak asmadığını görüyorum.
– Bu kadar önemli bir ödevi, çok baştan savma yapmışsın.
– Yabancı kelime kullanmayı ustalık sayıyor; fakat eserini anlaşılmaz kıldığının farkında değil.
– Resimlerin dikkate değer; yalnız perspektif ve yeterli derinliğe sahip değil.
– Şiirinde anlamayı güçleştirecek kadar fazla sanata yer vermişsin.
– Takımın yediği ilk golde, kalecinin çok büyük ihmali var.
– Bu gidişle bir baltaya sap olamazsın sen!
– Filmde argo ve bel altı espriler, filmin kurgusuna gölge düşürmüş.
– Gültekin Bey, giyimi, konuşması ve işindeki titizliğiyle gerçek bir karakter adamıdır.
– Yazarın kelimeleri seçmedeki ustalığı, daha kitabın ilk sayfasında kendini hissettiriyor.
Şart / Koşul Cümleleri
Tarih: 29 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 12 Yorum var.
Şart veya koşul cümleleri, cümlenin anlam özelliğine göre en kolay tespit edilebilen türlerinden biridir. Çünkü şart cümlelerinin, genellikle şart kip ekini alan kalıp bir yapısı vardır. Koşul veya şart, “nihai sonucun gerçekleşmesi için, önceden yerine getirilmesi gereken şeyleri” ifade eder. Bu anlamdan hareketle, şart cümlelerinde mutlaka bir işin gerçekleşmesinin ön koşulunu aramak gerekir. Örneğin “Eğer ödevlerini bitirirsen, seni sinemaya götürürüm.” cümlesinde, sinemaya götürme işi ödevlerini bitirme şartına bağlanmıştır.
Bir şeyin gerçekleşmesi için başka bir durumun yerine getirilmesi gereğine “şart” denilir. Şart cümlelerinde iki cümlecik vardır. Bunlardan birinin olması için diğeri şarta bağlanır. Bir yargının ya da eylemin gerçekleşebilmesi için öne sürülen bir şartın olduğu cümlelerdir. Örneğin “Çok hastaysa dışarı çıkmasın.” cümlesinde dışarı çıkma işi hasta olma veya olmama şartına bağlanmıştır.
Örnek: – Çok kola içersen, dişlerin çürüyebilir.
– Eğer bu sefer de bize gelmezsen, gerçekten darılırım.
– Beni anlamak istiyorsan, söylediklerimi iyi dinlemelisin.
– Bu sınavdan 450 puan alırsam, istediğim bölüme yerleşebilirim.
– Bu kitabı okursan, çok büyülü bir dünyaya girersin.
– Okusaydım ben de güzel bir iş sahibi olurdum.
– Eğer yağmur bu şiddetle yağarsa, sel çıkabilir.
– Bu işi biraz daha ertelersen, sonuçlarına katlanacaksın.
– Biraz söz dinlersen böyle hata yapmazsın.
– Üstünü güzel örtmezsen, hasta olursun.
Özgünlük Nedir?
Tarih: 28 Ekim 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 5 Yorum var.
Aslında çok geniş bir çerçevede incelenmesi gereken “özgünlük” kavramı, dil – anlatım açısından bizim konu alanımıza girmektedir. Bu kavramla bilim, sanat, edebiyat vb. alanlara ait eserlerde, o çalışmayı ortaya koyan kişinin farklılığı, kendine has olan yönleri kastedilmektedir. Yani yarattığınız eser başka eserlere benzemiyor ve sizin imzanızı taşıyan farklı yönleriyle dikkat çekiyorsa böyle bir eserin özgün olduğundan söz edilebilir.
Özgün kelimesi, sözlük tanımından da anlaşılacağı üzere “öz” kelimesinden gelmektedir. Özü, kendine has olan anlamı kazanan bu kavrama “orijinal” kelimesiyle yabancı dilden karşılık bulunabilir. Özgünlük, aslında bir tarz, biçim olarak algılanabilir. Bir insanın yaşamı da özgün olabilir, ortaya koyduğu eser de… Veya yeni keşfedilen bir gezegen, deneme yanılma ile ortaya çıkan bir aşılı ağaç türü de özgün olabilir; çünkü onları başkalarından ayıran “kendilerine has” yönleri bulunmaktadır.
Sık sık kullandığımız “özgü” kelimesi, işte tam bu noktada özgünlük kavramının içini doldurmaktadır. Bu kelimeyi ilk okuduğunuzda “özgürlük” olarak algılama eğilimi içine girersiniz. Bir harfi farklı olduğundan ve sık kullanıldığından, anlamı da bunu çağrıştırır. Fakat ikisi birbirinden apayrı anlamlara gelmektedir. Özgünlük kelimesi, kendine özgü nitelikleri bulunan her şeyi karşılamak için kullanılabilir.