Leyla ve Mecnun Mesnevisi – Fuzuli
Tarih: 7 Ocak 2012 | Bölüm: Fuzuli | Yorumlar: 1 Yorum var.
Leylâ ve Mecnûn Türk edebiyatında bu konuda yazılmış eserlerin en meşhuru ve en güzeli olup bir şaheser hüviyetindedir. Aruzun “mefûlü mefâilün fe-ûlün” kalıbıyla yazılan mesnevî, 3098 beyittir. İçerisinde yer yer Leylâ ile Mecnûn’un dilleriyle söylenmiş gazellerin de yer aldığı eser, 941 / 1535 tarihinde Bağdad’ın alınmasından bir yıl sonra Bağdat ve Halep Beylerbeyi Üveys Paşa’ya takdim edilmiştir.
Eser manzum-mensur bir dîbâce ile başlamaktadır. Fuzûlî, bu serini kaleme alma sebebini dîbâcede yer alan ikinci kıt’ada açıkça ifade etmektedir. Buna göre Fuzûlî, eserinde “mecaz yolu” olarak nitelendirdiği edebiyat va-tasiyla ilâhî hakikatleri ve sırları açıklamak istemiş, “Leylâ” ismi altında “Allah’ın sıfatlarını”, “Mecnûn” kimliği ile de “Allah’ı arayan ve ona ulaşma yoluna meşakkatlere katlanan insanı” ifade etmeyi amaçlamıştır.
Ayrıca dîbâcenin mensur bölümünün ilk cümlesinde, “Leylâ’yı hakikat sırrının, Mecnûn’u da insanın ruhunun sembolü olarak kullandığını” açıkça belirtmiştir. Eserin hikâye edilişinde hâkim olan ruhun vahdet-i vücûd inancı ile plâtonik aşk anlayışı olduğu bilinmektedir. Leylâ ve Mecnûn, tasavvuf öğretisini kuru kuruya sunan didaktik bir eser olmayıp, beşerî bir aşk macerasının bütün canlı tezahürleri arasına ilâhî, coşkun panteist duyguların lirizmi doğuran ruhunu büyük bir ustalıkla yeren bir şaheserdir.
Fuzuli’nin Eserleri
Tarih: 7 Ocak 2012 | Bölüm: Fuzuli | Yorumlar: 10 Yorum var.
Afyonla şarabın karşılaştırılıp şarabın üstün olduğu sonucuna varılan Beng-i Bade, aruzun “feilâtün mefâilün feilün” kalıbıyla yazılmış olup 444 beyitten müteşekkildir. Safevî hükümdarı Şah İsmail’e sunulan eser, alegorik ve sembolik bir yapıya sahiptir. Hikâyedeki şahıslar bade, boza, arak, afyon, berş, nukl gibi mükeyyefat ve işret meclisinden seçilmiş sembolik kullanımlar içermektedir. Ancak bu sembolik kullanımlar hususunda farklı düşünceler ileri sürülmüştür. Bu yorumlardan biri Beng ü Bâde’rim sadece okuyucuyu eğlendirmek için yazıldığı, diğeri şarabın ve esrarın zevkini ve neşesini anlatmak için kaleme alındığı, bir başkası da tasavvufi bir anlamı olduğudur.
Bir iddiaya göre de, Badenin şiî Safevî hükümdarı Şah İsmail‘i, Beng’in ise Osmanlı padişahı Sultan II. Bâye-zid’i temsil ettiği, hatta bu hükümdarların kendilerini sembolize eden nesneleri kullandığıdır. Fuzûlî, eserinde şarabı üstün göstermekle Şah İsmail’i beğendiğini, onu Osmanlı hükümdarından üstün tuttuğunu göstermektedir. Kemâl Edib Kürkçüoğlu tarafından (Beng ü Bade, İstanbul 1955) yayımlanan eseri, Necati Lu-gal ve Oscar Recher ise Almancaya çevirmiştir .
Manzum bir kırk hadis tercümesi olan Tercüme-i Hadîs-i Erba’în, Molla Câmî’nin Hadîs-i Erba’în isimli eserinin aynı vezinle Türkçeye çevirisidir. Küçük bir mensur dîbâce ile başlayan eserde, her “hadis dörder mısralık birer kıt a ile tercüme edilmiştir. Eser Abdülkadir Karahan (“Fuzûlî’nin Tedkik Edilmemiş Bir Eseri: Kırk Hadis Tercümesi”, Selâmet Mecmuası, nr. 57, 59, 61, 63, 64, 65, İslanbul 1948) ve Kemâl Edip Kürkçüoğlu (Kırk Hadis Tercümesi, İstanbul 1951) tarafında” yayımlanmıştır.
Fuzuli’nin Belli Başlı Eserlerinin Listesi
Türkçe manzum eserleri
Anlatımın Özellikleri Nelerdir?
Tarih: 19 Aralık 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 27 Yorum var.
Anlatımın özellikleri, yazılı veya sözlü anlatımın insanlar üzerindeki etkisi açısından oldukça önemlidir. Çünkü bir konudaki duygu ve düşünceleri, karşıdaki kişi veya kişilere en doğru biçimde aktarabilmek için, anlatımın belli özelliklerini taşıması gerekmektedir. İyi bir anlatımı yakalayabilmek için anlatımın özelliklerini bilmek gerekir. Anlatım özellikleri, anlatımın nasıllığı ile ilgilidir. “Karşılıklı konuşmada, karşılıklı anlayış birliğine varabilmek için anlatım nasıl olmalıdır?” sorusunun karşılıkları bizi iyi bir anlatımın özelliklerine götürür. Anlatım özellikleri şöyle sıralanabilir:
Doğallık
Başlığın adından da anlaşılacağı üzere, her şeyin olduğu gibi anlatılmasıdır. Gerçeklerin çarpıtılmadan, en doğal hâliyle ifadesidir. Anlatılanların doğal olabilmesi için anlatıcının kendine güveninin tam olması gerekir. Kişi konuşmada ya da yazmada yapmacıklıktan uzak olmalıdır. Kişinin doğal konuşabilmesi için yaşama sevinciyle dolu olması, duygularını gizlememesi gerekir. Bunun için de kişi kendini sevmeli, dinleyicisini sevmeli, yaşamayı sevmelidir. Anlatacaklarını süslemeden, yalın bir dille fakat candan, yürekten anlatmalıdır.
İlginçlik
İlginç olmayan şeyler, karşıdaki insanın ilgisini çekmeyeceği için hitap ettiğimiz insanın özelliklerine göre konuyu ilginç kılmak gerekmektedir. Kişinin anlatımı kendine özgü ise başkalarını taklit eder nitelikte değilse ilginç demektir. Anlatıcı, daha önceki söylenilenlerden, yazılanlardan ayrı konuları yakalamalı. Dili kullanımındaki kıvraklık, buluş kendine özgü olmalıdır.
Tutarlılık
Bir söylenenin, diğer söylenenlerle gerçeklik veya doğruluk açısından aynı niteliği taşıma durumudur. Kişinin anlattıkları önceki anlattıklarıyla çelişmemelidir; yaptıklarına ters düşmemelidir. “Ya konuştuğun gibi ol, ya olduğun gibi konuş.” sözü kişi tutarlılığının ölçüsü olmalıdır. Söz gelimi bir kişinin “Sosyal hayatımın çok canlı olmasını, sürekli arkadaşlarla birlikte vakit geçirmeyi isterim.” sözünün devamında, “Yalnızlığı çok sever, sadece kendimle başbaşa kaldığımda mutlu olurum.” demesi, tutarsız iki düşünceyi ifade ettiğinden, dinleyiciye konuşmanızın doğru olmadığını düşündürecektir.
Sözlü ve Yazılı Anlatımın Özellikleri
Tarih: 19 Aralık 2011 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 4 Yorum var.
A. Sözlü Anlatımın Özellikleri
1. Bir konuyu, sahip olduğumuz birikimi kullanarak bir plân çerçevesinde anlatmadır.
2. Anlatılacak konu dinleyicileri ilgilendirmelidir.
3. Anlatıcı konuyu detaylarıyla kavramış olmalıdır.
4. Anlatılacaklar, bir plâna göre sıralanmalıdır.
5. Dilin, açık ve anlaşılır olmasına dikkat edilmelidir.
6. İfadeler, duygu düşünce ve hayallerle zenginleştirilmelidir.
7. Kelimelerin ses vurgu ve tonlamalarına uyulmalıdır ve buna dikkat edilmelidir.