Edat – İlgeç
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 4 Yorum var.
Edatlar kendi başlarına anlamları olmayan görevli kelimelerdendir. Bu kelimeler diğer kelimelerle, özellikle isimlerle grup kurarak (adam gibi, kuş kadar) anlam ilişkisi oluştururlar. Kelimelerin edatlara bağlanması bazen eksiz bazen de eklidir. Deve kadar, kum gibi, çocuk için, deniz aşırı vb. örneklerde edat olan kelimeler yalın bir isim almışlardır.
Tek başına bir anlam taşımayan, ancak kendinden önceki sözcükle birlikte kullanıldığında belirli bir anlamı olan sözcüklerdir. Edatlar çekim eki alırsa adlaşırlar.
Bazı hallerde isimler edatlara yönelme durum ekiyle bağlanabilirler: “eve doğru, rüzgâra karşı, akşama dek…” Bazıları ise kendilerine ayrılma durum ekli isim ister: “pencereden dışarı, dersten sonra, işten dolayı…” Zamirler de edatlara ilgi durum ekiyle bağlanırlar: “benim gibi, senin için, bizim ile…”
Türkçede en çok kullanılan edatlardan bazıları, aşağıda gösterilmiştir.
Gibi: Benzetme ilgisiyle ismi nitelerse sıfat öbeği, fiili nitelerse zarf öbeği kurar.
* Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendi. (sıfat)
* Dev gibi dalgalar sahile vuruyordu. (sıfat)
* Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner. (zarf)
* Dolu bir kadeh gibi kırılıyorum avuçlarında.(zarf)
* Sen de onun gibi düşünüyorsun (karşılaştırma)
* Annem gibi dolma yapan dünyada bulamazsın (k.)
* Yataktan kalktığı gibi dışarı fırladı.(hemen,o anda)
* Haberi aldığı gibi yola çıktı.(hemen,o anda)
* Ben ona insan gibi davrandım.( yakışır biçimde)
* Birbirinizle adam gibi konuşun.( yakışır biçimde)
* Saat üç gibi yanına gelirim. (dolayında)
* Final maçı akşam sekiz gibi başlar ( dolayında)
* Bugün yağmur yağacak gibi (tahmin)
* Galatasaray bu maçı alacak gibi (tahmin)
* Bir an onu sever gibi oldum (yaklaşma)
* O sırada güneş çıkar gibi oldu. (yaklaşma)
Fiil – Eylem
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 2 Yorum var.
Her dilde var olan ve büyük bir grubu oluşturan fiiller biçim bilgisinin merkezinde yer alır. Birçok biçim bilgisel özellik fiiller sayesinde ortaya çıkar. İsim çekiminde durum eklerinin fiillere bağlandığını burada hatırlayalım. Bir oluşu, bir durumu veya bir kılışı kip ve kişiye bağlayarak anlatan sözcüklere fiil denir.
Fiiller, kalıcı kavram ya da varlıkları karşılamaz. Bunlar hareketleri, oluşları, durumları karşılar. Mastar halinde bir hareketin adı olurlar: “yürümek, olmak, düşünmek vs.”
Geleneksel çalışmalarda fiiller neredeyse birbirine çok yakın tanımlamalarla verilir. Bu çalışmalarda fiiller kısaca hareketi (kılış, oluş, durum) karşılayan kelimeler olarak tanımlanır. Böyle bir tanımda daha çok fiillerin anlamsal yönü ön plana çıkmaktadır. Bu tanımlamaları esas aldığımızda hareket ifadesi taşıyan saldırı sözcüğünü, durum ifadesi taşıyan hastalık sözcüğünü fiil saymak gerekecektir. Fakat bu kelimelerin ikisi de fiil değildir. Bu tür yanlış anlamaları önlemek için fiilin dil bilgisel özelliklerini de dikkate almak gerekmektedir.
Fiillerin en kayda değer dil bilgisel özelliği kip ve kişi ekleriyle çekimlenmesidir. Bu çekimlenmede özneyle yüklem arasında sayı bakımından bir uyum vardır. Bunun yanında fiiller özne, nesne, tümleç gibi unsurları da zorunlu olarak ister.
Pratik olarak ismi fiilden ayırmak için “-me, -ma” olumsuzluk ekini ya da “-mak ,-mek” mastar ekini kullanırız.Eğer bir kelimenin sonuna “-ma ,-me” olumsuzluk ekini ya da “-mak ,-mek” mastar ekini getirebiliyorsak o kelime fiil demektir. Getiremiyorsak o kelime isim soylu bir kelimedir.
Zarf – Belirteç
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 34 Yorum var.
Zarflar bazı açılardan sıfatlara benzer. Bir kelimenin zarf olduğunu, tıpkı sıfatlar gibi, söz dizimi yardımıyla anlarız. Zarfların söz dizimindeki yeri dikkate alındığında zarfların genellikle fiilleri niteledikleri görülür. Zarf, fiillerle birlikte bir sıfatı ve kendi cinsinden bir sözcüğü de niteleyebilir. Zarfların cümledeki yerleri tahmin edilebilir. Sıfatlar gibi derecelendirme yaparlar. Teklik ve çokluk şekilleri yoktur. Fiiller gibi çekime girmezler.
İsimlerin varlıkları ya da kavramları karşıladığını, fiillerin ise hareketleri, oluşları karşıladığını belirtmiştik. Varlıkların nasıl belli nitelikleri varsa, fiillerin de belli nitelikleri vardır. İsmin niteliğini bildiren sözcüklere sıfat demiştik. Fiillerin niteliğini bildiren sözcüklere de zarf diyoruz.
“Güzel bir evde oturmak istiyorum.” cümlesinde “güzel” sözcüğü “ev” isminin niteliğini bildiriyor, onun nasıl olduğunu açıklıyor. Öyle ise bu sözcük sıfat görevindedir. Aynı sözcük; “Bu ev uzaktan daha güzel görünüyordu.” cümlesinde “görünmek” fiilinin nasıl olduğunu bildiriyor. İşte bu durumda “güzel” sözü zarftır.
Kısaca zarflar fiillerle ilgili sözcüklerdir. Bunun dışında, sıfatın, adlaşmış sıfatın veya başka bir zarfın derecesini bildiren zarflar da vardır. Zarfları beş başlık altında aşağıda inceleyeceğiz:
Zamir – Adıl
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 9 Yorum var.
Türkçe dil bilgisi kitaplarında zamirler daha çok anlamlı kelimeler sınıfında değerlendirilmiştir. Fakat zamirler bazı özellikleri açısından görevli kelimeler sınıfında yer alır. Zamir, ardında bir nesne, veya kimse kavramı olan, dolayısıyla bir adın yerini tutan kelimedir. Yani, kendisinden önceki sözcüğü tanımlamadan ve nitelemeden gösterir. Eğer zamirin öncülü bilinmiyorsa zamirin anlamı ortaya çıkmaz. Sözlüklere bakıldığında zamirlerin anlamları yerine zamirleri açıklayan bilgiler yer alır. Örneğin Büyük Türkçe Sözlük’te ben zamiri “teklik birinci kişiyi gösteren söz” biçiminde tanımlanır. Bu durum zamirlerin görevli kelime özellikleri taşımasından kaynaklanmaktadır.
İsim olmadıkları halde isim gibi kullanılan bu sözcüklere zamir diyoruz. Cümle içinde zamirin karşıladığı isim ya da söz öbeği bilinmiyorsa, cümle belirsiz bir anlam taşır. Zamirler değişik bölümlere ayrılır. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1. Şahıs zamirleri
2. Dönüşlülük zamiri
3. İşaret zamirleri
4. Belgisiz zamirler
5. Soru zamirleri
Zamirler, sayı bakımından sınırlı sayıdadır ve her konuşmacı için aynı biçim kullanılır. Zamirler, isimler gibi çekim eki alırlar. Bu açıdan isim gibi işlev görürler. Cümledeki fonksiyonları da isimler gibidir. Dönüşlülük zamirinin bağlantılı olduğu kelimeyi ifade eder. “Zamirin, ardında olan ve az, veya çok önceden bilinen nesne, veya kimseye öncül deriz.”
Tarihsel olarak bakıldığında ise durumun farklı olmadığı görülür. Küçük ses değişme.leri dışında zamirlerin köklerinde büyük değişikliklerin meydana geldiği görülmez. Zamirler, dilin akışı içinde eskiden beri fazla bir değişikliğe uğramadan kulianılagelmiş olup, Türkçede değişmeyen bir söz bölüğüdür.
Zamirler türetim açısından diğer kelime türlerinden (isim, sıfat, fiil, zarf) ayrılır, (sim, sıfat, zarf ve fiillerle Türkçenin zengin ek sistemi sayesinde yeni anlamlı pek çok kelime oluşturulabilmektedir. Fakat zamirlerin türet ime girmesi pek mümkün değildir. Az da olsa bazı zamirlerden türetilmiş kelimeler de vardır: benimse-, benlik, bencil, senli benli vb. Fakat bu kelimelerin yeni anlamlarında zamir anlamı hissedilmez.
Türkçede zamirlerin diğer kelime çeşitlerinden görev açısından ayrılmalarını en iyi dönüşlülük zamiri özetler. Dönüşlülük zamirinin öncülü basit cümlede ana cümle içinde kalırken bileşik cümlelerde iç cümlenin dışına da taşabilmektedir. Aşağıdaki örnekler bunu gösterir:
a) Ahmet Bey kendine daha geniş bir daire buldu.
b) Ahmet Bey [kendisinin işten atılacağını] biliyor.
(a) örneğinde yer alan dönüşlülük zamirinin öncülü, cümlenin öznesi olan Ahmet ‘tir. Diğer örnekte ise iç cümlede yer alan kendi sözcüğünün öncülü ana cümlenin bir unsuru olan Ahmet Bey’dir. Dönüşlülük zamirinin cümle içindeki bu tür ilişkileri zamirlerin görevli kelime olduğunu desteklemektedir.