Fiilimsiler – Eylemsiler
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 4 Yorum var.
Fiillerden türemiş olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyen olumlu, olumsuz şekilleri yapılabilen ve cümlede isim, sıfat, zarf gibi görevlerde kullanılan sözcüklerdir. Aslında fiil oldukları halde cümle içinde çekimli halde bulunmayan, fiile benzeyen, ama fiillerin görevini yapmayan kelimelere fiilimsi denir. Bir cümlede ne kadar fiilimsi varsa o kadar cümlecik vardır. Çünkü her fiilimsi bir yan cümlecik oluşturur. Çekimli fiilin bulunduğu gruptaki kelimeler temel cümleciği meydana getirirler. Üç grupta incelenir.
a. İsim – Fiil: Fiillere “-mak, -mek” , “-ma, -me”, “-ış, -iş, -uş, -üş” eklerinin getirilmesiyle yapılır. Fiil kök ve gövdelerine eklenen “-me, -mek, -iş” ekleri sonucu meydana gelirler. Fiillerin isim gibi kullanılabilen şekilleridir. İsim – fiiller; hem bir eylemin adı oldukları için isim, hem de özne, nesne, tümleç aldıkları için fiil olan kelimelerdir.
“O şimdi romanını bitirmekle meşguldür.”
“Size gelmeyi ben de çok istemiştim.”
“Onun yemek hazırlayışını gördün mü hiç?” cümlelerinde altı çizili sözler isim-fiildir. Bu ekleri benzer eklerle karıştırmamak gerekir. “Sana, bir daha buraya gelme, demiştim.” cümlesinde altı çizili sözcükteki ek isim-fiil eki değil, olumsuzluk ekidir. Bazı sözcükler aslında isim-fiil ekleriyle türediği halde, zamanla isimleşmiş, yani fiilimsi özelliğini kaybetmiş olabilir.
“Biraz ekmek alabilir miyim?”
“Bugün gelmediğini danışmadan öğrendim.”
“Derste yağış türlerini inceledik.” cümlelerinde altı çizili sözcükler isim-fiil değildir.
“Deneme sınavlarıyla bu öğrencileri denememiz doğru değil.” cümlesinde altı çizili birinci sözü “denememe” şeklinde kullanamayız; çünkü bu sözcük artık isimleşmiştir. Ancak altı çizili ikinci sözcük “denemememiz” şeklinde kullanılabilir; yani olumsuz yapılabilir, öyleyse fiil anlamı devam ediyor; yani bu isim-fiildir.
Fiil Çatısı
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Fiilde Çatı | Yorumlar: 1 Yorum var.
Daha önce de bahsedildiği gibi Türkçe biçim bilgisi söz dizimiyle ve dil bilgisinin diğer alanlarıyla yakından ilişkilidir. Fiil çatısı, biçim bilgisi ve söz dizimi arasındaki bağlantıyı, etkileşimi çok iyi gösterir. Fiile eklenen küçük bir ek, fiilin unsurlarında büyük değişikliklere yol açar. Bu yüzden burada kısaca fiil çatısından bahsetmek yerinde olacaktır.
Çekimli bir fiilden oluşan yüklemin nesne ve özneye göre gösterdiği durumlara çatı denir. Bundan hareketle, yüklemin isim soylu sözcüklerden oluştuğu cümlelerde çatının aranmayacağını söyleyebiliriz. Çatı; yüklemin nesne ve özneyle ilgisi olduğundan, sorularda karşımıza çoğu kez, nesne-yüklem ve özne-yüklem ilişkisi olarak çıkar. Şimdi bunları ayrı ayrı inceleyelim.
NESNE – YÜKLEM İLİŞKİSİ
Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz.
1. Geçişli Fiil: Nesne alabilen fiillerdir. Bir fiilin nesne alıp almadığının nasıl anlaşılacağını cümle öğelerinde “nesne” konusunda işlemiştik. Buna göre, fiil nesne alıyorsa geçişli olacaktır. Örneğin; “Etrafı daha iyi görebilmek için ışığı yaktı.” cümlesinde “yaktı” yüklemdir; “o” gizli öznedir. Nesneyi bulmak için “O neyi yaktı?” diye soruyoruz. “ışığı” cevabı geliyor. Öyleyse yüklem nesne almıştır; “yakmak” fiili geçişli bir fiildir.
Bağlaç
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: 3 Yorum var.
Diğer bir görevli kelime sınıfı da bağlaçlardır. Bağlaçlar, birbirleriyle ilgili kelimeleri, kelime gruplarını ve cümleleri bağlayan kelimelerdir. Diğer kelime türleriyle karşılaştırıldıklarında sayıları oldukça azdır. İşlevleri açısından bağlaçlar aşağıdaki gruplara ayrılır:
a) Sıralama bağlaçları: ve, ile.
b) Denkleştirme bağlaçları: ya, veya, yahut,
c) Karşılaştırma bağlaçlar: dA … dA, ya … ya, hem … hem.
d) Cümle başı bağlaçlarımda/, ancak, yalnız, ama, çünkü vb.
e) Sona gelen bağlaçlar: dA, dahi, bile vb.
Cümleleri veya aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlayarak aralarında anlam ilgisi kuran sözcüklere denir.
“İLE” – “VE” BAĞLAÇLARI: Aynı görevdeki sözcükleri birbirine bağlar.
— Evin ve bahçenin kapısı açıktı. (Tamlayan)
— Bu radyo Adana’da ve Mersin’de yayın yapıyor. (Dolaylı Tümleç)
— Akşam arkadaşıma gideceğim ve her şeyi anlatacağım.
— Cehennemle cenneti bu dünyada yaşadık. (Nesne)
— Evle okul arasında mekik dokuyor. (Tamlayan)
— Annesiyle babası yarın bize gelecek. (Özne)
Uyarı: Biri bağlaç diğeri edat olan iki çeşit “ile” vardır. Bir cümlede “ile”nin yerine “ve”yi getirebiliyorsak bağlaç, getiremiyorsak edattır.
—“Bazen yandık bazen menekşelerle söyleştik. (Edat)
—“Kazaklarla ceketi parayla aldım. (B-E)
“DE” BAĞLACI: Eşitlik, gibilik anlamı katar.
— O filmi ben de seyrettim.
— Bence Aslı da bu işten anlamıyor.
Abartma anlamı katar:
—Çocuğun okuduğu şiir de şiirdi hani.
—Aldıkları araba da araba yani.
Küçümseme anlamı katar:
—Sen sınavı kazanacaksın da ben göreceğim.
—Sanki bu işten anlıyorsun da konuşuyorsun.
—Büyüyecek de adam olacak da bize bakacak.
Sitem anlamı katar:
—Okula kadar geldin de bir selam vermedin.
—İzmir’e kadar geldin de yanıma uğramadın.
Ünlem
Tarih: 17 Eylül 2011 | Bölüm: Sözcük Türleri | Yorumlar: Yorum yok.
Ünlemler, herhangi bir kelimeyle gramatik bir ilgi kurmayan ve daha çok duygulan açıklayan ve yansıma seslerden de oluşabilen kelime veya kelime gruplarıdır. Ünlemler, asıl ünlemler (ah, vah vb.) yanında seslenme ünlemleri (ey, hey vb.), sorma ünlemleri (hani, niçin vb.), gösterme ünlemleri (işte. daha vb.), cevap ünlemleri (evet, yok vb.) şeklinde sınıflandırılır.
Ünlemler, insanlığın kullandığı en ilkel sözcüklerdir. Bunların da edat ve bağlaçlar gibi belli bir anlamları yoktur. Öyleyken, tek başlarına kullanıldıklarında bile cümle değeri taşırlar. Ama çoğunlukla, kendilerini açıklayan bir cümlenin başında ya da sonunda yer alarak söz konusu cümleye belli bir duygu anlamı katarlar.
Ünlem türündeki sözcüklerle, genellikle, belli durumlar karşısında gösterdiğimiz anlık tepkilerimizi dile getiririz: “Şaşırma, korkma, uyarı, sevinme, üzülme, istemeye istemeye kabul etme, bıkkınlık, rahatlama, isteklendirme, aşırı beğenme, aşırı beğenmeme, onaylama, sesleniş, ayıplama, alay, küçümseme, özlem, anımsama, acıma, yakınma” yalnızca ünlem kullanarak dile getirebileceğimiz anlamların bazılarıdır.
Ünlemleri ses ve sözcük halinde olmak üzere iki grupta inceleyebiliriz :