Konuşma Dili
Osmanlı döneminde devlet idarecilerinin dili olduğu için başka dilleri konuşanlarca da öğrenilen Türkçe, konuşma dili olarak doğal gelişmesini sürdürmüştür. Konuşma diline geçen Arapça ve Farsça alıntılar yazı dilindeki biçimleriyle karşılaştırılınca Türkçenin yapısal özelliklerine daha fazla uyum sağlamıştır. Özellikle transkripsiyonlu metinler olarak bilinen Arap alfabesi dışında bir alfabeyle yazılmış eserlerde, batı dillerinde yazılmış Türkçe gramerlerdeki metinlerde ve halk diline yakın eserlerde bu konuşma dilinin örneklerini bulmak mümkündür (bk. Guzev 1990, Strauss 2000). Ancak bu dönemde günümüzdeki standart dil gibi prestijli bir konuşma varyantı; bu varyantı koruyacak ve yaygınlaştıracak eğitim kurumlarıyla iletişim araçları yoktur. Bu nedenle yerel konuşma biçimleri birbirlerini etkilememiştir. Bölgeler üstü bir standart konuşma dilinin olmamasının sonuçlarına dair ilgi çekici gözlemler aktarılmıştır (bk. Karal 1978:61,94).
Meşrutiyetten sonra belli bir sisteme bağlanan sadeleşmede, standart dile İstanbul konuşmasının temel alınması önerilmiş, öneri bazı tartışmalara rağmen kabul görmüştür. Ancak İstanbul Türkçesini bölgeler üstü bir konuşma dili olarak yaygınlaştıracak araçlar yoktur. İlk radyo yayını 1927 yılında başlar, ancak İstanbul Türkçesinin konuşma dili olarak yaygınlaşmasında eğitimin artması, iletişim ve ulaşım imkanlarının gelişmesi, şehirleşmeye bağlı sosyal değişmeler gibi farklı nedenler belli bir rol oynar. En etkin rolü, hiç şüphesiz televizyonun oynadığını söyleyebiliriz.
Standart dile İstanbul Türkçesi esas alınmıştır. Arapça ve Farsça kelimelere Türkçe karşılık bulmak için halk ağzına başvurulmuştur. Ayrıca sade Türkçeyi korudukları düşüncesiyle Birinci Türk Dili Kurultayı’na Adana ve Balıkesir’den köylülerde davet edilmiştir.
Bugün konuşanın hangi bölge ve hangi sosyal gruptan olduğunun anlaşılamayacağı, genel geçer bir konuşma dili vardır. Ancak bu konuşma standardının sınırları yazılı standart kadar kesin değildir. Yazılı standartta bitişik yazım, “A” işareti, kesme işaretinin kullanılacağı yer, büyük harf kullanımı gibi az sayıda hususu bir kenara bırakırsak büyük bir sorun yoktur. Buna karşılık Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz, Ege gibi bazı bölgelerde yerel konuşma biçimlerinin hâlâ çok yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir.
BENZER KONULAR
- Yazının Bağlantısı: Konuşma Dili
- Yazının Bölümü: Dil Bilimi
- Diğer kaynaklarda arayın:
- Etiketler: Dil Çeşitleri, Dil Türleri, Diller, Konuşma, Konuşma Dili, Konuşma Dili Nedir, Kullanımlarına Göre Dil Türleri, Kullanımlarına Göre Diller, Moskof, Sözlü, sözlü dil, Transkripsiyon, Yazılı
- Rastgele 10 Yazı:
Dillerin toplumda belli işlevleri vardır. Sözlü iletişim, devlet idaresi, eğitim, edebiyat, basın, ibadet, ticaret gibi farklı alanlarda dile ve dilin farklı biçimlerine ihtiyaç duyulur. Bir dil, bu işlevlerin hepsini yerine getirebileceği gibi her biri veya bazıları için farklı diller de kullanılabilir. Bu işlevlerden bazıları için standart dile ihtiyaç duyulur, bazılarında ise belli alışkanlıklar vardır, ancak yazı dilinde olduğu gibi bir standarttan söz edilemez.
Türkçe bilinen tarihi içinde yayılmış olduğu çok geniş alanda, sürekli olarak başka dillerle rekabet içinde olmuştur. Konuşma dili olarak varlığını her zaman sürdürse de özellikle eğitim, ibadet, edebiyat gibi alanlardaki rekabet, aynı zamanda kültür tarihinde önemli bir yer tutar. Türkçenin en büyük rekabeti, yine en çok etkilendiği dillerledir. Bunlar; Farsça başta olmak üzere İran dilleri, Arapça, Rusça başta olmak üzere Slav dilleri, Çince, Fransızca, İngilizce, Yunanca gibi dillerdir.
Bunların bir kısmıyla rekabet diğerlerine göre azalmış olsa da Türk dillerinin önemli bir kısmı bugün de Çince, Farsça, Rusça gibi dillerin baskın olduğu bölgelerde varlıklarını sürdürmektedir ve bu nedenle Türkçe bu dillerle bugün de rekabet içindedir. Daha az olmakla birlikte Yunanca, İtalyanca gibi dillerle de bazı alanlarda belli dönemlerde bir rekabet içinde olduğu söylenebilir. Aşağıda dilin yerine getirdiği çok sayıda işlevden bazıları üzerinde durulacaktır. Ancak dilin işlevlerinin bunlarla sınırlı olmadığı, örnek olarak ticaret dili, meslek dili gibi farklı gerçekleşmelerinin olacağı unutulmamalıdır.