Atatürk’ün Amerika’ya Konuşması
Tarih: 9 Ağustos 2012 | Bölüm: Tarih | Yorumlar: 8 Yorum var.
Bugün internette gezinirken daha önce hiç izlemediğim bir görüntü buldum. Büyük önder Atatürk’ün o asil duruşuyla yaptığı konuşmayı hayretle izledim. O dönemlerde ülkemizdeki ekonomik anlamdaki sıkıntılar ve teknolojik araçlardan yoksunluk, yüce Atamızın birkaç ses kaydı dışında bir ses veya görüntüsünün bugünlere ulaşmamasına neden olmuş. Bunun için bu görüntüleri bir de canım Ata’mın kendi sesinden duyunca, gerçekten çok sevindim.
Sözlü Anlatım
Tarih: 1 Ekim 2011 | Bölüm: Sözlü Anlatım | Yorumlar: 1 Yorum var.
İnsanlar duygu ve düşüncelerini, isteklerini sözle veya yazıyla ifade ederler. Yazıdan önce söz vardı. Günlük hayatta iletişim kurmada yaygın biçimde kullanılan anlaşma aracı da sözlü ifadedir. Hayatımızı geniş olarak sözlü iletişim yoluyla düzenleriz. Yaşama alanının değişim ve gelişimi içerisinde topluluk karşısında konuşmalara, hazırlıklı sözlü anlatımlara da ihtiyaç duyulur. Bu tür konuşmalarda zamanla konuşma biçimleri ve uyulması gereken kurallar belirmiştir. Bununla birlikte her şeyden önce konuşmacının topluluk karşısında kendisini konuşma yapacak şekilde hazırlaması gereği vardır.
Konuşma, insanların sahip olduğu en önemli özelliklerden biridir. Güzel ve etkili konuşma işlerimizin yoluna girmesine ve her alanda başarımıza katkıda bulunur. Birçok bilgili ve kabiliyetli insan güzel konuşamadıkları için elde edebilecekleri başarının daha azıyla yetinmek zorunda kalırlar. Buna karşılık bilgili ve yetenekli kimseler söz söyleme sanatını bilmeleri dolayısıyla çevrelerinde etkili olur, başarı kazanır. Ancak iyi bir konuşmacı olmak kolay değildir. İyi bir konuşmacı durumuna gelebilmek için ses terbiyesine, vurgu ve tonlama bilgisine, diksiyon eğitimine ihtiyaç vardır. Ayrıca konuşmanın formuna, yapıldığı zamana ve yere de dikkat edilmesi gerekir. Çünkü söylenen söz, içeriğinden söyleniş biçimine, söylendiği yerden söyleniş amacına kadar bütünlük taşır.
Hazırlıksız Konuşmalar / Sözlü Anlatım
Tarih: 1 Ekim 2011 | Bölüm: Sözlü Anlatım | Yorumlar: Yorum yok.
Günlük hayatımızda iletişim kurarken sıkça başvurduğumuz konuşmalar hazırlıksız konuşmalar içerisinde yer alır. Alışveriş sırasında yaptığımız konuşma, yolda karşılaştığımız bir arkadaşımızla sohbet yahut bir topluluk içerisindeki konuşmalarımız hazırlıksız konuşmalardır. Günlük hayatımızı düzenlememizde bu konuşmaların önemli payı vardır. En basit faaliyetlerimizde bile doğru ve güzel konuşmaya ihtiyacımız bulunmaktadır.
İkili Konuşma
“İnsanlar topluluk hâlinde yaşarlar. Bu toplulukta düşündüklerini, duyduklarını, bildiklerini anlatmak isterler. Çeşitli olayların kendilerindeki akislerini dile getirirler. Bu, insan olmanın bir gereğidir.“. İki arkadaş, meslektaş, eşler, birlikte yolculuk yapan insanlar vb. birbirleriyle sohbet etme ihtiyacı duyarlar. Sohbette insanlar birbirlerini daha iyi tanır, dostluklar sohbetlerle gelişir. Sohbet aynı zamanda insanı zenginleştirir. Çünkü insan sohbet sırasında başka insanların bilgi, görgü ve hayat anlayışlarıyla karşılaşır. Başkalarının birikimini tanımak yoluyla kendi görüşlerini, bilgi ve tecrübelerini gözden geçirme şansına kavuşur.
Konuşma Dili
Tarih: 30 Ağustos 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: 1 Yorum var.
Osmanlı döneminde devlet idarecilerinin dili olduğu için başka dilleri konuşanlarca da öğrenilen Türkçe, konuşma dili olarak doğal gelişmesini sürdürmüştür. Konuşma diline geçen Arapça ve Farsça alıntılar yazı dilindeki biçimleriyle karşılaştırılınca Türkçenin yapısal özelliklerine daha fazla uyum sağlamıştır. Özellikle transkripsiyonlu metinler olarak bilinen Arap alfabesi dışında bir alfabeyle yazılmış eserlerde, batı dillerinde yazılmış Türkçe gramerlerdeki metinlerde ve halk diline yakın eserlerde bu konuşma dilinin örneklerini bulmak mümkündür (bk. Guzev 1990, Strauss 2000). Ancak bu dönemde günümüzdeki standart dil gibi prestijli bir konuşma varyantı; bu varyantı koruyacak ve yaygınlaştıracak eğitim kurumlarıyla iletişim araçları yoktur. Bu nedenle yerel konuşma biçimleri birbirlerini etkilememiştir. Bölgeler üstü bir standart konuşma dilinin olmamasının sonuçlarına dair ilgi çekici gözlemler aktarılmıştır (bk. Karal 1978:61,94).
Meşrutiyetten sonra belli bir sisteme bağlanan sadeleşmede, standart dile İstanbul konuşmasının temel alınması önerilmiş, öneri bazı tartışmalara rağmen kabul görmüştür. Ancak İstanbul Türkçesini bölgeler üstü bir konuşma dili olarak yaygınlaştıracak araçlar yoktur. İlk radyo yayını 1927 yılında başlar, ancak İstanbul Türkçesinin konuşma dili olarak yaygınlaşmasında eğitimin artması, iletişim ve ulaşım imkanlarının gelişmesi, şehirleşmeye bağlı sosyal değişmeler gibi farklı nedenler belli bir rol oynar. En etkin rolü, hiç şüphesiz televizyonun oynadığını söyleyebiliriz.
Standart dile İstanbul Türkçesi esas alınmıştır. Arapça ve Farsça kelimelere Türkçe karşılık bulmak için halk ağzına başvurulmuştur. Ayrıca sade Türkçeyi korudukları düşüncesiyle Birinci Türk Dili Kurultayı’na Adana ve Balıkesir’den köylülerde davet edilmiştir.