Eğitim ve Bilim Dili
Tarih: 30 Ağustos 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: 1 Yorum var.
Türkçenin eski dönemlerde eğitim dili olarak kullanılışıyla ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. Selçuklu döneminde eğitim dili olarak kullanılmadığı bilinmektedir. Osmanlı medreselerinde de eğitim dili Arapçaydı. Dini bilgilerin verildiği medreselerde İslam’ın kutsal kitabının dilinin doğal bir üstünlüğü vardı. Yine de medreseler ve çocuklara dini eğitimin verildiği mahalle mekteplerinde veya kurslarda Türkçe, en azından dersler anlatılırken kullanılmış olmalıdır. Ayrıca saray okulu olan Enderun’da Türkçe öğretilmekteydi. Dini eğitim Arapça ağırlıklı olsa da astroloji, coğrafya, edebiyat, tarih, tıp vb. başka alanlarda yazılmış Türkçe metinler, hatta dini metinlerin varlığı da sanıldığından daha güçlü bir Türkçe yazı geleneği eğitimi olduğunu gösterir. Çünkü eğitim verilmeden bir yazı dilinin kurallarının öğretilmesi mümkün değildir. Ancak bu eğitim bugünkü anlamda kurumsal bir çerçevede olmayabilir.
18. yüzyılın sonlarından itibaren din dışı eğitim veren okulların açılmaya başlanması ve Tanzimat’tan sonra eğitimi halka yayma arzusu Türkçeyi sadeleştirme isteğini öne çıkardı. 1793 yılında açılan Mühendishane-i Berri Hümayunda. Fransızca, İtalyanca ve İngilizce yanında “kimi sınıflarda Türkçe dersleri bile verilmekte“ydi. Mühendishanede, Fransızca zorunlu ders olarak okutulur, böylece Osmanlıda ilk olarak bir Batı dili Arapça ve Farsçaya rakip çıkar ve Türk eğitimi batı kaynaklarından yararlanmaya başlar. Avrupalı doktorların ders verdiği 1827’de kurulan askeri tıbbiyede eğitim dili 1870’e kadar Fransızcadır. Türkçe yıllardır ihmal edildiği için bu dönemde gerek tıpta gerek diğer alanlarda okutulacak Türkçe kitap, Türkçe ders verecek kadrolar, derslerde kullanılabilecek terimler, yoktur.
11. Meşrutiyet’in ilanıyla oluşan özgür ortamdan hareketle farklı topluluklar, kültür dernekleri, siyasal kulüpler kurup dilleri üzerine çalışmalarını yoğunlaştırırlar. Türk aydınları da bundan etkilenir. Anayasa’ya göre devlet dili Türkçe olduğundan ilkokullarda Türkçe zorunlu dil durumuna getirilir. Türk olmayanlar kendi dillerini de okuyacaklardır. Ortaokulda Türkçe zorunlu, bölge dili seçmelidir. 1923’e gelindiğinde eğitim dili ve eğitimin halka yayılması hâlâ çok ciddi bir sorundur. Cumhuriyetten sonra eğitim dili Türkçe olmakla birlikte, verilen derslerin adı henüz yeterince sade bir dil kullanılmadığını açıkça gösterir.
Edebiyat Dili
Tarih: 30 Ağustos 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Türkçe, bilinen tarihinde edebiyat dili olarak farklı aşamalardan geçmiştir. Yazılı eski kaynakların önemli bir kısmı, edebiyata özgü öğeler kullanılmış olsa da günümüzdeki anlamda estetik bir amaçla üretilmiş metinler değildir.
Anadolu’da 13. yüzyıldan itibaren önceleri dini yayma amacı güden sade metinlerin üretildiği, Oğuzcaya dayanan bir yazı dili ortaya çıkar. Başlarda bu dilde herhangi bir standart yoktur. İstanbul’un fethinden sonra belli yazım alışkanlıklarının yerleştiği bir edebiyat dili gelişir. Osmanlıda edebiyat dili Arapça ve Farsça öğelerin yoğun olduğu bir Türkçeydi. edebî gelenek sonraki kuşaklara henüz iyi araştırılmamış kanallarla yine de başarıyla aktarılmaktaydı. Sade bir dille yazma denemeleri olmuş, ancak bu denemeler başarılı olamamıştı. 19. yüzyıla gelindiğinde yeni konular işlense de şiirde bu edebî dil ve biçim açısından geleneğe bağlılık sürmektedir. Buna karşılık, yeni edebî türler olan roman ve öyküde daha sade bir dil kullanılır. İlerleyen dönemde de edebî eserlerde kullanılan dil, yazı reformuyla ilgili çabalara göre daha sorunsuz ve başarılı bir biçimde sadeleşir.
1898’de Mehmet Emin Yurdakul’un sade bir dille yazdığı Türkçe Şiirler isimli kitabı yayımlanır ve büyük ilgi görür. Meşrutiyetten sonra Türkçülük akımının da etkisiyle edebiyat dili, özellikle milli edebiyat dönemi yazarlarının eserlerinde konuşma diline yaklaşır. Sadeleşmede önemli bir rol oynayan ve başlarda kelime seçiminde tereddütlü davranan Yeni Lisancılar, ayrıca hiçbir gruba dahil olmadan sade bir dille eser veren Refik Halit Karay, Mehmet Akif, Mithat Cemal gibi isimler de vardır (bk. Levend 1972: 348 vd.). Ağdalı bir dil kullanan Servet-i Fünun edebiyatının en önemli temsilcilerinden Halit Ziya eserlerini daha sonra sadeleştirmek durumunda kalır (Tepeli 1999).
Konuşma Dili
Tarih: 30 Ağustos 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: 1 Yorum var.
Osmanlı döneminde devlet idarecilerinin dili olduğu için başka dilleri konuşanlarca da öğrenilen Türkçe, konuşma dili olarak doğal gelişmesini sürdürmüştür. Konuşma diline geçen Arapça ve Farsça alıntılar yazı dilindeki biçimleriyle karşılaştırılınca Türkçenin yapısal özelliklerine daha fazla uyum sağlamıştır. Özellikle transkripsiyonlu metinler olarak bilinen Arap alfabesi dışında bir alfabeyle yazılmış eserlerde, batı dillerinde yazılmış Türkçe gramerlerdeki metinlerde ve halk diline yakın eserlerde bu konuşma dilinin örneklerini bulmak mümkündür (bk. Guzev 1990, Strauss 2000). Ancak bu dönemde günümüzdeki standart dil gibi prestijli bir konuşma varyantı; bu varyantı koruyacak ve yaygınlaştıracak eğitim kurumlarıyla iletişim araçları yoktur. Bu nedenle yerel konuşma biçimleri birbirlerini etkilememiştir. Bölgeler üstü bir standart konuşma dilinin olmamasının sonuçlarına dair ilgi çekici gözlemler aktarılmıştır (bk. Karal 1978:61,94).
Meşrutiyetten sonra belli bir sisteme bağlanan sadeleşmede, standart dile İstanbul konuşmasının temel alınması önerilmiş, öneri bazı tartışmalara rağmen kabul görmüştür. Ancak İstanbul Türkçesini bölgeler üstü bir konuşma dili olarak yaygınlaştıracak araçlar yoktur. İlk radyo yayını 1927 yılında başlar, ancak İstanbul Türkçesinin konuşma dili olarak yaygınlaşmasında eğitimin artması, iletişim ve ulaşım imkanlarının gelişmesi, şehirleşmeye bağlı sosyal değişmeler gibi farklı nedenler belli bir rol oynar. En etkin rolü, hiç şüphesiz televizyonun oynadığını söyleyebiliriz.
Standart dile İstanbul Türkçesi esas alınmıştır. Arapça ve Farsça kelimelere Türkçe karşılık bulmak için halk ağzına başvurulmuştur. Ayrıca sade Türkçeyi korudukları düşüncesiyle Birinci Türk Dili Kurultayı’na Adana ve Balıkesir’den köylülerde davet edilmiştir.