Giysi Bedenleri Türkçe Olsun!
Tarih: 15 Temmuz 2016 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 2 Yorum var.
Birçoğumuz bir giysi alırken bedenini anlamakta zorluk çekmişizdir. Çünkü Türkiye’de giysi bedenleri için Uluslararası standartlara uygun olmak amacıyla İngilizce kısaltmalar kullanılmaktadır. Bu kısaltmaların anlamını bilmeyen insanlar, hangi kıyafet bedeninin daha büyük veya küçük olduğunu anlamakta zorlanmaktadır.
Çarşıda pazarda mutlaka “Kızım XS mi daha büyük oluyor, yoksa L mi?“şeklinde bir muhabbete tanık olmuşsunuzdur. Çünkü o kısaltmalardaki “X”in “extra”, “S”nin de “small” olduğunu birçoğumuz bilmiyoruz. İşin garibi, bilmek zorunda da değiliz! Çünkü biz TÜRK’üz ve Türkçe iletişim kuruyoruz. O hâlde neden bu eziyeti çekiyoruz?
İşte tam bu sorunu çözmek için harika bir önerimiz var! Giysi bedeblerindeki “XS – S – M – L – XL” gibi İngilizce kısaltmalar yerine, Türkçe karşılıkları olan “EK – K – O – B – EB” kısaltmalarını kullanmamız nasıl olur? Bu şekilde herkes hangi giysinin daha büyük, hangisinin kendi bedenine daha uygun olduğunu daha çabuk ve TÜRKÇE anlayacaktır. Ayrıca bu şekilde güzel dilimiz, yabancı dillerin etkisinden bu yönüyle kurtulacaktır.
Atatürk’ün Türk Diline Verdiği Önem
Tarih: 29 Temmuz 2015 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 3 Yorum var.
Ulu Önder Atatürk’ün Türk Diline, güzel Türkçemize verdiği önemi ve katkılarını, bu konu hakkındaki sözlerine bakarak anlamak mümkündür. Atatürk, dilin toplumlar için ne kadar önemli olduğunu bilmiş ve Türk dilini hak ettiği yere getirmek için çok önemli çalışmalar yapmıştır. Şimdi bu çalışmaları, Atatürk’ün sözleri ve düşünceleri ışığında anlatmaya çalışalım.
Atatürk’ün inkılapları arasında gösterilebilecek en önemli çalışmalarından biri, bugün “Türk Dil Kurumu” olarak bilinen “Türk Dili Tetkik Cemiyeti“nin 12 Temmuz 1932’de kurulmasıdır. Atatürk’ün Türk dili ve tarihi üzerinde çok ciddi ilgisi ve araştırmaları vardı. Türkçenin Osmanlı döneminde oldukça bozulduğunu ve yabancılaştığını gören Ulu Önder, dilimizin tekrar canlandırılması, özleştirilmesi ve köklerindeki gücüne yeniden kavuşturulması için ilim çevrelerini harekete geçirmiş, çalışmaları birebir takip etmiştir.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nde yerli ve yabancı araştırmacılar bir dizi kurultaylar yaparak, etimolojik, yöresel ve genel sözlükler hazırlamışlar, yeni Türk harflerinin geliştirilmesi üzerine araştırmalar yapmışlardır. Göktürk alfabesi ve yazısı üzerine eserler yazılmış, Türk dili ve edebiyatı için büyük önem arz eden Kutadgu Bilig, Divanü Lügati’t Türk gibi eserler hakkında araştırmalar yapılmış, eserler verilmiştir.
Türkçeye Kıyan Bilim Adamları
Tarih: 24 Eylül 2013 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 1 Yorum var.
Türkçenin bugün sürüklenmiş bulunduğu çıkmazdan haklı şikâyetleri olanlar sık sık yakınıyorlar: – Üniversitenin dil ve edebiyat hocaları ne güne duruyor? Niçin bu gidişe karşı çıkmıyor? Sesini yükseltmiyor, haykırmıyor? Onların susması, gidilen yolu benimsedikleri, işlenen hataları kabul ettikleri manasına mı gelir? Bunu ilim adamlarının kabullenmesi yahut hoş görmesi mümkün müdür? Böyle ilim adamlığı olur mu? Meydan, birtakım kendini bilmezlere bırakılır mı?
Her gün dostlarımızdan, talebelerimizden dinlediğimiz bu çeşit tenkitler ve sitemler o kadar hakh, o kadar yerindedir ki, meselenin içinde bulunan bir kimse sıfatıyla kendilerine katılmamaya imkân yoktur.
Gerçekten, üniversitelerimizin, hususiyle dil, edebiyat ve kültür dersi hocaları dil konusunda birleşik bir cephe teşkil edemiyorlar. Başka meselelerde anlaşsalar bile, dil meselesinde biri eş emiyorlar.
Oysaki, “akıl için yol bir” olduğu gibi, ilim için de yol birdir. Doğru bir türlüdür, hakikat tektir. Yani “bir“dir. Fakat yazık ki, dil meselesi bahis konusu olduğu zaman bazı kimseler ilmi de, doğruyu da, hakikati de unutmaktadırlar. Bir köşeye itilmektedirler. Ne bildiklerinin, ne İnandıklarının, ne de ilim adamlığının omuzlarına yüklediği manevî sorumluluğun icaplarını yerine getirmektedirler. Yazık, çok yazık! Bu neden böyle oluyor?
Çoğumuzun, gerçek ilim adamlığı vasfını kazanmamış olmamızdan! Bilindiği gibi ilim adamlığı şu dört vasfa mutlak surette sahip olmayı gerektirir Bunlarla kaimdir:
a. Çalışarak, araştırma ve inceleme yaparak elde edilen doğru ve kat’î bilgi.
b. Belli kademelerden geçilerek alınan akademik unvanlar.
c. Çalışmama, bilginin, hakikatin ve omuzdaki akademik unvanın manevi ağırlığının bilgin kişiye kazandırdığı ilmi zihniyet, ilmi düşünce.
d. Bütün bunlar sayesinde kazanılmış olan cesaret ve şahsiyet. Bildiklerini, düşündüklerini ve inandıklarım rahatça, açıkça söyleyebilme cesareti. Sonra da, kendine ait bu fikirleri her çeşit tesir ve baskıya karşı savunacak seviyede şahsiyet.
Noktalama İşaretleri
Tarih: 24 Aralık 2011 | Bölüm: Noktalama İşaretleri | Yorumlar: 63 Yorum var.
Noktalama işaretleri, bir yazıdaki anlamı en doğru biçimde verebilmek için vurgu ve tonlamanın nasıl yapılması gerektiğini belirten, bu konuda okuyucuyu yönlendiren işaretlerdir. Türk Dil Kurumu, noktalama işaretini “Cümle veya yan cümledeki türlü ögeleri birbirinden ayırmaya yarayan, nokta, virgül, noktalı virgül, iki nokta, üç nokta, soru işareti, ünlem işareti, parantez vb. işaretlerden her biri.” olarak tanımlamaktadır.
Noktalama işaretlerinin olmadığı bir metinde, okuyucu metni okurken zorlanacak; dinleyici de metni anlamlandıramayacaktır. Çünkü konuşma dilindeki durakların, vurgu ve tonlamaların yazılı dildeki karşılığı noktalama işaretleridir. Bu işaretler kimi zaman cümlenin coşkulu ve lirik bir tarzda, kimi zaman düşünceli bir edaya bürünerek okunmasını gerektirir. Duygulu, soru soran tarzda cümleleri yaratan bu işaretler, yazı dilinin tuzu biberi olarak adlandırılabilir.
Aşağıda belli başlı noktalama işaretleri hakkında bilgi edinebileceğiniz sayfaların bağlantıları bulunmaktadır. Hem noktalama işaretinin resmine hem de adına dokunarak, içeriğe ulaşabilirsiniz.