Şeyh Sait İsyanı
Bu isyan, din işlerinin dünya işlerinden ayrılmasını tasvip etmeme amacında olanlar tarafından inkılâba karşı yapılmış bir isyandı. Ama, bu isyanda kişisel çıkarlar peşinde koşanlar, Kürtçülük isteyenler, komünist düşünceliler, yağmacılar da rol oynamışlardır. Olayı yaratanlar, başta Şeyh Sait Nakşibendi tarikatındandılar. Mustafa Kemal’in de belirttiği gibi olayın ana nedeni gericilik idi. Şeyh Sait İstiklâl Mahkemesi’nde de, “din elden gidiyor”, “Tanrı Devleti” gibi sözlerle, dünya işlerinde de din kurallarına dayanan bir devlet idaresi istediğini belirtmiştir.
11 Şubat 1925’teki isyan, derhal Elazığ ve Diyarbakır yörelerine yayılmıştır. Hükûmet bu durumda sıkı yönetim ilân etmeyi yerinde buldu ve doğu bölgelerinde bir ay, Malatya’da iki ay sıkı yönetim ilân etti ve konuyu Meclis’e de getirdi. 25 Şubat 1925’te Başvekil Fethi Bey, konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin o bölgede 800 kişiyi öldüreceği ve Şeyh Sait’in de bunlardan biri olduğu, bundan kurtulmak için de Sait’in niyet ettiği ayaklanmaya gittiği yolunda bir mektubu asilerin birinin üzerinde ele geçirdiklerini izah etti.
Fethi Bey, gene ele geçen 17 Şubat 1925 tarihli rapora göre, ayaklanmanın amacının şeriatı sağlamak olduğunun anlaşıldığını ve “olay padişahlığı, hilâfeti, şeriatı ve Abdülmecid’in oğullarından birinin saltanatını sağlamak” için yapılan gericilik maskesi altında yapılan Kürtçülük hareketidir demekteydi. 25 Şubat 1925’te, dinî ya da dinin kutsal kavramlarını alet ederek devletin şeklini bozmak isteyenlerin vatan haini olması hakkındaki yasa onaylandı. Böylece, isyan edenlerin sineceği sanılıyordu.
İsyanın Nedenleri: İsyanın temel iki gerekçesi vardır. İç gerekçesi, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve onun inkılaplarına karşı ve hilafetin geri getirilmesine yönelik Vahdettin ve taraftarlarının çabaları ile Kürt milliyetçiliğidir . Dış gerekçesi ise aynı döneme denk gelen Musul meselesinde başarı kazanmak isteyen İngiltere’nin Türkiye dahilinde isyanlar ve kargaşa çıkararak, Türkiye’yi istikrar bulmamış bir ülke olarak dünyaya tanıtmak ve böylece Türkiye’nin yakın doğu dengesinde kendi aleyhine bir durum yaratmasını önlemek için bu isyanı körüklemesidir.
Doğudaki ayaklanma haberi kısa anda yurdun her yanından duyuldu ve gericiliği lanetleyen, Cumhuriyete bağlılığı belirten telgraflar gelmeye başladı. 4 Mart 1925’te, olağanüstü durumdan ötürü, milletin ve Cumhuriyet’in güvenliği için, askerî harekat bölgesinde çalışacak ve Meclis’in kararı olmadan idam kararı verebilecek İkinci İstiklâl Mahkemeleri kuruldu. Aynı gün, gericiliği ve ayaklanmayı çıkaranlar, memleketin sosyal düzeninin ve sükununun, güvenliğinin bozulmasına neden olanlar, kışkırtıcı yayınları yasaklayan Cumhurreisi’nin onayı ile ilgili Takrîr-i Sükûn Yasası onaylandı.
Ankara ve Elazığ’da iki İstiklâl Mahkemesi kurulması karara bağlandı. Daha sonra Şeyh Sait ve arkadaşlarını yok etmek için çalışma hızlandırıldı. 14/15 Nisan gecesi Şeyh Sait Varto’da teslim olmak zorunda kaldı. Şeyh Sait ve arkadaşları Diyarbakır’daki İstiklâl Mahkemesi’ne verildiler. Yargılanmalarından sonra, 29 Haziran 1925’te idam edildiler.
İsyanın Sonuçları:Geniş çaplı bir sevkıyatın ardından toplu saldırıya geçen (26 Mart) ve bir bastırma harekatıyla ayaklananların çoğunu teslime zorlayan askeri birlikler, İran’a geçmeye hazırlanan ayaklanma önderlerini Boğlan’da (bugün Solhan) sıkıştırdı. Şeyh Şerif ve yanındaki bazı aşiret reisleri Palu’da yakalanırken, Şeyh Said de Varto yakınlarında yakın bir akrabasının ihbarıyla Carpuh Köprüsü’nde ele geçirildi (15 Nisan 1925).
Ayaklanmayı destekleyen eski Şuray-ı devlet reislerinden Kürt Teali Cemiyeti reisi Seyit Abdülkadir ve 12 arkadaşı İstanbul’da tutuklanarak yargılanmak üzere Diyarbakır’a getirildiler. Yargılanma sonucunda Seyit Abdülkadir ve 5 arkadaşı ölüme mahkûm olarak, idam edildiler (27 Mayıs 1925). Diyarbakır’daki Şark İstiklal Mahkemesi Şeyh Said ve 47 ayaklanma yöneticisi hakkında da ölüm cezası verdi (28 Haziran). Cezalar, başta Şeyh Said olmak üzere, ertesi gün infaz edildi.
Şeyh Said Ayaklanması’nın bastırılması Cumhuriyet yönetiminin Güney Doğu Anadolu’da denetimi sağlamasında önemli bir dönüm noktası oldu. Öte yandan ayaklanmayla ortaya çıkan gelişmeler, bir süre önce çok partili yaşama geçiş yönünde atılan adımların kesintiye uğramasına yol açtı. Ayaklanmaya karıştığı gerekçesiyle hakkında soruşturma açılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, çok geçmeden hükümet kararnamesiyle kapatıldı.
BENZER KONULAR
Bu Yazıya 18 Kişi Yorum Yazmış!
Yorum Yaz! | Görüş Bildir!
- Yazının Bağlantısı: Şeyh Sait İsyanı
- Yazının Bölümü: Tarih ve Kültür
- Diğer kaynaklarda arayın:
- Etiketler: Atatürk, Cumhuriyet, Cumhuriyete İsyanlar, Diyarbakır, Elazığ, isyan, Nakşibendi, Şeyh Said, Şeyh Sait, Şeyh Sait İsyanı, Şeyh Sait İsyanı Cumhuriyet Tarihi, Şeyh Sait İsyanı Neden Çıkmıştır, Şeyh Sait İsyanı Neden ve Sonuçları, Şeyh Sait İsyanı Nedenleri, Şeyh Sait İsyanı Önemi, Şeyh Sait İsyanı Önemi Nedir, Şeyh Sait İsyanı Sonuçları, Şeyh Sait İsyanı ve Atatürk, Şeyh Sait Kimdir, Şeyh Saitin İdam Edilmesi, Takriri Sükun, Vatan Haini
- Rastgele 10 Yazı:
- İyi Bir Okuyucunun Özellikleri
- Eser ve Yazar Eşleştirmeleri / K – L
- Mektup Türünün Özellikleri
Tarihi Gelişimi ve Temsilcileri - Mehmet Akif Ersoy (Hayatı, Kişiliği, Eserleri)
- Atatürk İnkılaplarının Adları ve Tarihleri
- Ortak Dil Nedir?
- Kemal Tahir
- Onaylanmayacak Yorumlar!
- Iphone Şarj Süresini Uzatmak
- Kısa Çizgi (-) / Noktalama İşaretleri
Sen de amerikaya gidebilirsin özgürlük istiyorsan orada yaşayabilirsin…
İlginç ve bir yaklaşım. Sosyal siyasete ve sosyal psikolojiye değişik bir yaklaşım. Bu konuyla ilgili biraz daha bilgi verebilirmisiniz?
Dini yönetime tarikat ve cemaatlere hayır. Bu ülke Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Halifelik isteyen şeriat tarikat ve cemaat isteyen ortadoğuya gidebilir. İran ırak arabistan kendi kafasindan çok insan var orsa. Çok şükür ülkemizde azınlıklar bu kisiler kökleri kurur insallah.
Bu isyanda isyancılara amaçları için cesaret veren en büyük etkenin parti aktifliği deneyi olduğu kanaatindeyim. Çünkü toplum sistemi incelemelerim sonucunda partilerle devlet karşıtı kapitalizm geldiği ortaya çıkıyor. Kapitalizm dünya hilebazının sistemi görülüyor. En etkili aracı gericilik olduğu anlaşılıyor. Niye bunu vurgulamadınız? İttihat Terakki Partisi kapatıldı diye geçiştirmek, kapitalizmin gelişini örtmek olmaz mı?
İdare eder emeğinize sağlık.
Pek fazla anlamadıysanız susmayi tercih et en azından seni adamdan sayarlar.