Günlük Yazmanın / Tutmanın Önemi
Günlük, birçok gencin özellikle ilköğretim dönemlerinde merak saldığı; fakat belli bir süre sonra merakını yitirdiği bir yazın türü, ayrıca yararlı bir ilgi alanıdır. Hemen hepimiz, öğretmenlerimizin veya arkadaşlarımızın teşvikiyle önceleri istek ve heyecanla bir günlük tutma işine giriştiğimizi hatırlarız. Fakat neden sonra çoğumuzun merakı söner, ilgi ve heyecanı gittikçe azalır. Bu süreç, birkaç sayfa tutulan günlüğü günler, aylar veya yıllar sonra gördüğümüz anda tekrar canlanmaya çalışır ve onun değerini anlayabilenler tarafından artık aksatılmadan sürdürülen bir “görev” hâline gelir.
Çevremizdeki birçok insan, günlük tutmanın ne kadar yararlı bir şey olduğuna dair düşüncelerini sıralayıverir; fakat nedense bu işi kararlılıkla sürdürebilmeyi çok az insan başarabilir. Peki neden? Bu yazımızda günlük yazmanın neden ihmal edilerek tozlu raflara terk edildiğini ve günlük yazmanın bilişsel / düşünsel anlamdaki önemi üzerinde duracağız.
Genç yaşta günlük tutma alışkanlığını kazanan bireylerin, sosyal ilişkilerde ve akademik hayatlarında ciddi anlamda başarılı oldukları, birçok edebiyat tarihçisi ve bilim insanı tarafından ortaya konmuştur. Çünkü günlük (nedir?) yazmak, insanın kendisiyle hesaplaşabileceği, gününü ne derece dolu geçirdiğine dair bir gün sonu çetelesini ortaya koyabileceği, eleştirel becerilerini geliştirecek sorguları bir bilim insanı tutumuyla sunabileceği ve dahası hayatının en önemli anılarını bir tarihi vesika hâline getirebileceği bir fırsattır. Şimdi bu paragrafı açacak nitelikte günlük yazmanın yararlarını maddeler hâlinde inceleyelim:
– Günlük yazmak, insanın eleştirel düşünce gücünü arttırır. Çünkü kişi çoklukla kendisini ve başkalarını eleştirerek, gün içerisinde yapmış olduğu doğru ve yanlış davranışları, istemli veya istemsiz bütün olayları yansız bir kişilikle ortaya koymaya çalışır. Böylece kişi kendini ve başkalarını eleştirmeyi öğrenir.
– Günlük tutmak, yansız (objektif) tutumu güçlendirir. Çünkü günlük yazarı, bunu kendisinden başka kimsenin okumayacağını düşünerek sadece kendi içindeki hesaplaşmaları “olduğu gibi” yansıtmaya çalışır. Bu tutum, kişinin nesnelliğini güçlendirir, yansız bir tutum takınmasını gerektirir.
– Günlük yazmak, bilim insanlığına soyunmaktır. Çünkü kişi gün içerisindeki olayları, bilimsel yazı yazma tekniklerinin temellerinden ayrılmayarak “yer, zaman, kişi ve olay” kadrosunu en mantıklı ölçü içerisinde, neden-sonuç ilişkileriyle ortaya koyma gayretine bürünür.
– Günlük tutmak, kişinin hayal gücünü arttırır. Çünkü günlük yazarı, her zaman sadece gün içerisindeki olayları olduğu gibi anlatmakla kalmaz; bazen olayların kendi düşlerindeki etkilerini ve bu konulara dair hayallerini de günlüğüne yansıtır. Bu nedenle günlük yazan kişiler, hayal gücüne güç katar.
– Günlük yazmak, edebi bir karaktere büründürür. Çünkü kişi bazen kendini, üçüncü bir şahıs olarak değerlendirme gayreti içerisine girer. Yani kendinden bağımsız duygu ve düşüncelerle, gün içerisinde kendi yaşamını gözden geçirir. Bu, kişiye kendisini bir “masal kahramanı, edebi kişilik” hâline getirmesini sağlar.
– Günlük tutmak, yazılı anlatım becerisini geliştirir. Çünkü günlük yazarı, kendini yazılı olarak ifade etmeye çalışır, gün içerisindeki duygu ve düşüncelerini en doğru, güzel ve belki süslü biçimde yazı diline dökme gayretine girişir.
– Günlük yazmak, tarih ve deneyimleri yazmaktır. Gelecek yaşamında büyük başarılar elde eden kişilerin geçmiş yaşantılarına, deneyimlerine göz atmak adına değerli birer tarihi belge olma özelliği kazanacaktır. Ayrıca edebiyat tarihçilerinin önemli bir bilgi kaynağı, büyük yazar ve devlet adamlarının günlükleridir.
Türk edebiyatında günlük türünün önemi ve özelliklerine, günlük türünün tanımı ve açıklamalarına ve günlük örneklerine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Günlük tutmak, TDK’nin “Günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içine alan eser, günce.” olarak tanımlamasına ve yukarıda hep “gün içerisinde yaşanılanların duygusal ve düşünsel yansımalarının ortaya konulması” olarak düşünülse de, kişinin kendi isteğine göre farklı tarzlarda yaratılabilir. Örneğin kişi günlük yazmayı her günü anlatmak olarak algılamanın gereksiz olduğunu düşünüyorsa, bunu daha geniş bir zaman diliminde periyodik aralıklarla yazma yolunu seçerek biçimlendirebilir. Günlüğünde sadece önemli anılarının olması gerektiğini düşünen bir kişi, sadece yazmaya değer bulduğu yaşantılarını günlüğünde ifade etme yolunu seçebilir.
Yukarıda sıralananlar düşünüldüğünde günlük yazmanın kişinin düşünsel ve bilişsel anlamda gelişimine ciddi anlamda yararlar sağladığını görmek mümkündür. Kuşkusuz bu alışkanlığı ufak yaşlarda edinmek çok daha büyük önem taşımaktadır. Bunun, yaş (genç) dimağlardaki gelişiminden önce bir “tarihi vesika” hâline gelebilmesi ve tarihi değer yüklenmesi açısından da erken başlanma değeri açısından idrak edilmesi önemlidir.
Orkun KUTLU
BENZER KONULAR
Bu Yazıya 17 Kişi Yorum Yazmış!
Yorum Yaz! | Görüş Bildir!
- Yazının Bağlantısı: Günlük Yazmanın / Tutmanın Önemi
- Yazının Bölümü: Edebiyat
- Diğer kaynaklarda arayın:
- Etiketler: Bilgisayarda Günlük Tutmak, ÇokBilgi, Daily, Edebiyat Dersi İçin Öneriler, Gece Yazıları, Günce, Günlüğe Neler Yazılır, Günlük, Günlük Nedir, Günlük Örnekleri, Günlük Tutma Ne İşe Yarar, Günlük Tutma Örnekleri, Günlük Tutma Programı, Günlük Tutmak, Günlük Tutmak Neye Yarar, Günlük Tutmanın Faydaları Nelerdir, Günlük Tutmanın Yararı Nedir, Günlük Yazma Sorunları, Günlük Yazma Sorunu, Günlük Yazmak, Günlük Yazmanın Önemi, Günlük Yazmanın Yararları, Günlükler, Günlüklerin Önemi, Günlükte Neler Yazılır, İnternet Günlüğü, Nasıl Günlük Tutulur, Sanal Günce, Sanal Günlük
- Rastgele 10 Yazı:
- Beğeni Cümleleri
- Fiillerde Anlam (Zaman) Kayması
- Türklerin Kutsal Zanaatı: “Demircilik”
- Fiilimsi Nedir? / Konu Anlatımı
- Sad Planı ve Atatürk
- Vedat Nedim Tör
- Hazır Cevaplar / Ünlü Zekice Sözler – 1
- Mehmet Fuat Köprülü’nün Hayatı ve Eserleri
- Kımızın Yararları – Tedavi Özelliği
- İngilizce
Performans – Proje Ödevi Konuları
Günlük yazmak, üşengeç biri olmama rağmen günlük yazmaya hiç üşenmedim. :) Sizde üşenmeyin derim ben, yazmayı sevin, gece uyumadan günlüğe ayrılan 10-15 dk nın size neler kattığını o defter dolup taşınca anlıyosunuz. Dönüp baktıktan sonra o sayfalara yüzde beliren o tebessüm hatta bazen kahkaha her şeye değer. Kendi baş rolünü oluşturuyorsun, gününü eleştiriyorsun, yıllar sonra unuttuğun o en mutlu ya da üzgün ya da kararsız olduğun anlar o sayfalarda canlanıyor. Zaten bunun tadını aldığında bırakamazsın yazmayı. Çok istikrarlı yazmasan bile yaz varsın 3-5 gün kaynasın arada ama her gün den bir haber olma. Duygularını sadece kendin anlayacağın kelimelerle yaz. Kendini mutlu etmek için yaz, sinirli oldugunda otur o defterin başına fazla değil 5 ay sonra ben buna da üzülmüsüm diye kendine gül. :) Hislerini, gizlerini, sevdiğini, platoniğini, gezdiğini, gördüğünü, en çok hoşuna gideni de gitmeyeni de yazz. Ömrün küçük şeylerle geçiyorsa bile günlüğün seni büyük hedeflere yöneltir. Yaza yaza bir bakmışsın bugün böyle olmamalıydı günlük demeye başlarsın ve bu seni bir adım öne getirir. Hayatındaki her insanı daha objektif eleştirmeni saglar. Kendini tanımanı saglar. Eksiklerini göstermekle de yetinmez seni çoğaltır, sokaklarda degil satırlarda kaybolmayı öğrenirsin. İleri görüş kazandırır sana, olur olmadık yerlerde günlüğe yazacağın şeyler gelir aklına bu da yoğun bir tempo içinde iken bile çok şey öğretir. Mizahın gelişir, insanlarla iletişim gücün artar. Kimse için degil kendinizi iyi hissetmek için yazın. Dönüp baktığınızda nasıl büyüdüğünüzü göreceginiz en degerli kitap olur elinizde. Acısıyla tatlısıyla eğlencesiyle hüznüyle korkusuyla sevinciyle bütün aylarınız yıllarınız elinizde dursun bundan güzel ne var hayatta, ömür dediğin, zaman dedigin, geçmez dedigin anlar gör bak nasıl geçiyor. Hem de günlük tutmana ragmen. Tabiki göreceli bir şey sevmeyenlere saygım daim ama bence sevin.
Bu çok güzel olur bence teşekkürler.
Günlük tutmayın arkadaşlar babam annem ve ablam günlüğümü okudular nefretlerim hepsi çoğaldır evet hepsinden nefret ediyorum.
Aynen arkadaşlar. İçine sevgilimi yazıyorum. 1 kişi bakıyor sanki bütün dünyaya yayılıyor. Sevdiğim kişiye bile söylüyorlar. Ben tabletime günlük tutum. Rüyamda şifremi sayıklamışım. O da beni duymuş. Gece yarısı hepsine bakmış. Öff.
Orhun, Runik alfabesini veya bir başka alfabeyle yazabilirsiniz günlüğünüzü. Biraz zorlayıcı oluyor o yüzden en özel kısımları eski alfabeleri kullanarak yazmayıda düşünebilirsiniz. Yinede zamanla o kadar da zor olmuyor yazması ve okuması, Türkçe kelimeleri farklı şekillerle yazmak gibi.
Yazmak benim için harika bir şey. Yazarak kendimin ne kadar geliştiğini görebiliyorum. İyiki de günlük yazmaya başlamışım. Her insanın bir kez bile olsa duygularını düşüncelerini bir kağıda aktarması gerek bence.
Ben de birkaç defa günlük yazmaya başladım ama daha önceki günlerde yazdıklarımı okuyup saçma buldum ve hep vaz geçtim ama tekrar günlük yazmaya karar verdim ve önceki günlerde yazdıklarımı okumayacağım büyüyünce okurum. :)
Ben ilk başata tutuyodum hayatımın herşeyi onda yazıyodu sakladım özeldi annem gördü hayatımım okudu bir şey demedi ondan sonra günlük yazmadım hhiç belki yazarım.
Bence yazı yazmak ve okmumak her şeydir yazı olmasa hiç birşey olmazdı.
Benim için farketmez gündüz de yazarım ben gün içinde heycanlı yada beni mutlu eden yada mutsuz eden bir şey olduğunda onu hemen yaza bilirim günlüğümü hep yanımda taşırım. :)
Çok guzel.
Bu konu hakkında genel bir yorum yapamayacağım ama kendi açımdan konuşayım :) Gece vakti beynimin en çok çalıştığı ve en üretken olduğu zamandır. Beynim enerji yüklü olur ve daha hızlı ve sık bağlantı kurar… Bu, istemsiz bir şekilde gün içerisinde yaşadıklarımı bir süzgeçten geçirme isteği uyandırır bende. Aynı zamanda geceleyin daha duygusal olurum ve beynim daha süslü cümleler üretir. Zihnimdeki bu “tatlı” yoğunluğu yazı yazarak boşaltmak isterim :D Benim için günlük tutmak, vakit geçirmek için yapılan bir iş olmaktan ziyade beynimi edebi yönden geliştirme alıştırması olduğu için zihnimin en verimli şekilde çalıştığı anı beklerim. Bu yüzden gece yazarım. Bence, diğer insanlar da bu sebepten dolayı geceleyin günlük tutarlar ama bunun farkında değildirler. :) Bu da bir ihtimal…
Bunu söyleyen ilk kişi değilsiniz, birçok kişiden duydum gece zihninin daha açık olduğunu. Ben şahsen kendimi yarasa nev’inden bir biyonik yaratık olarak görmeye başladım. Gecenin sessizliği, durgunluğu ve insanı düşünceye sevk eden gizemi, hep “Acaba insanlar bir şeyleri hep gece mi keşfettiler?” diye düşünmeme neden olmuştur.
Gece, deniz gibidir. İkisi de dertleşmeye ve düşünceleri paylaşmaya can atmaktadır. İkisini bir arada yakaladığınızda zaten düşünceye dalmak içten değildir. İnsanın yaşamı sorguladığı, yaşadıklarını yorumladığı bir an olmalıdır kuşkusuz. İşte o ana en yakışanı, gecenin harekete geçiren ruhudur. Yazılarımın çoğunun gece saatlerinde yazılmış olması, günlüğümün hep tan atımına yakın karalandığı göz önüne alınırsa; belki de dediğiniz gibi beynimi edebi anlamda geliştirmek için en iyi çalıştığı gece vakitlerini kullanma güdüsüyle hareket ettiğim söylenebilir. :)
Çok güzel yazmışsın.
Gerekli şeyi bulamadım ama yinede teşşekürler. :=)
Günlük yazanlar, neden büyük oranda “gece” yazmayı tercih ederler sizce? Bütün bir günü bitirip, o günün hesaplaşmasını yapmak üzere mi? Yoksa gecenin sakinliğinden yararlanmak için mi?
Dahası gündüz günlük yazan kimseler yok mudur? Garip. Aşağıdaki karikatürler de meraklılarına gelsin. (: