Büyük Selçuklularda Kervansaraylar
Tarih: 22 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Simnan-Şahrud yolunda, Ehvan’da taş ve tuğladan yapılmış olan ve Ribat Anuşirvan adıyla tanınan kervansaray, Selçukluların ilk devrinden Tuğrul Bey zamanında yapılmış olup, halen de ayaktadır. Karahanlıların Dehistan ve Day Hatun kervansarayları ile bazı benzerlikler gösterir. Kervansarayın adı, Ziyarîlerden, Şerefül Maâli Anuşivan’a (1029-1049) bağlanmaktadır.
72×72 m. kare plânda, bir kale gibi sağlam duvarlar köşelerde tam silindire yakın kenarlarda yarım silindir kulelerle takviyelidir. Dört eyvanlı ve payeler üzerine revaklı avlu, bunların arkasında tonozlu, uzun diktörtgen biçiminde yanyana simetrik olarak sıralanmış odalardan ibarettir. Üç köşede dört kollu eyvanlarla çevrili küçük kubbeler halinde ayrı daireler vardır. 5 metre genişlikte ve 17 m. derinlikte eyvanlardan, girişin karşısına gelen eyvanın arkasına gelen eyvanın arkasında, kare bir mekân vardır ki aslında belki kubbeli idi.
Giriş eyvanı tam orta eksende olmadığından bir tarafında üç bir tarafında dört oda, diğer eyvanların her iki yanında üçer oda vardır. Aynı bölgede, Nişabur-Sebzevar arasında bulunan, Melikşah’ın kervansarayı Ribat Zafaranî teknik bakımdan bazı gelişmelerle, plân değişikliği gösterir. Tamamıyla teknik bakımdan bazı gelişmelerle, plân değişikliği gösterir. Tamamıyla harabe halindedir. Herzfeld’in plân taslağına göre 75×75 m. kenarlı kare biçiminde köşeleri kuleli bir yapı olup ortasında dört eyvanlı avlu ile kenarları simetrik bir kervansaraydır.
Odalar tek tek sıralanmış beyt şeklinde mekân grupları yoktur. Yüksek bir tuğla temel üzerine kerpiç duvarlarla yapılmış olan kervansaray tuğlaları söküldüğünden çok harap durumda idi. 1940’da bu bölgeleri araştıran Godard’ın notuna göre Ribatı Zarafanî tamamen ortadan yok olmuştur.
İran’da, Büyük Selçukluların en önemli abidelerinden biri Meşhed ve Serahs arasında ıssız bir arazide bulunan Ribat-ı Şerif’tir. Eskiden adı böyle değildi. Bir zamanlar, Nişabu-Merv arasındaki büyük Horasan yolu buradan geçiyordu. Godard’ın etraflıca araştırıp yayınlanmış olduğu bu Selçuklu kervansarayının adı, tarihe dayanarak, 1088’den itibaren 40 sene boyunca, Selçukluların Merv Valisi ve Veziri olan, Şerefeddin ebu Tahir bin Sadeddin bin Ali el-Kumî’ye bağlanmakta ve üslûp özelliklerine göre ilk yapılış tarihi 1114-15’e konulmaktadır. Bu tarihde Melikşah‘ın oğlu Ebu Şuca Mehmed zamanına rastlamakta olup, 1117’de de kardeşi Sultan Sencer gelmiştir. Selçuklu sultanları tarafından yaptırılması gereken kervansarayın asıl adı bilinmediğinden, Ribat-ı Şerif olarak tanınmaktadır.
Büyük Selçuklularda Çini Sanatı
Tarih: 22 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Fakat Zevvare’den daha önce tek kubbe halinde yapıldığı ve Zevvare Camii kubbesinin bunu örnek aldığı kabul edilir. Alt kısım çiçekli nesih bir kitabe kuşağı ile nihayetlenmekte bunun üzerine İsfahan Mescid-i Cuması’ndaki Kümbeti Hakiye benzer bir tromp ve kubbe sistemi yerleştirilmiş bulunmaktadır.
Tuğlaların değişik dizilmesinden meydana gelen örnekler ve kubbe içindeki baklavalar Zevvare’den daha itinalıdır. Burada diğer Selçuklu camilerinden farklı olarak kubbeyi taşıyan payeler arasındaki kemerlerin iç yüzleri kitabeler ve alçı süslemelerle canlandırılmış ve böylece mekân etkisinde mimarînin asaletini bozmayan bir zenginlik elde edilmiştir.
1158 ve 1160 tarihlerinde komşu şehirdeki Zevvare Camii’ne göre, Ardistan Camii de dört eyvanlı hale getirilmiş, cami o zaman daha birkaç yıllık olduğu halde, plânı eskimiş gibi göründüğünden, büyük hayranlık uyandıran Zevvare Camii plânına göre değiştirilmiş, ona uydurulmuştur. Bu arada eski, harap Abbasi camiinin sütun paye ve revak kemerleri gibi bazı kısımları da kullanılmıştır. Kubbeli kısımdaki büyük kitabe 1158, güney eyvanındaki kitabe 1160 tarihlidir. Mihrap da 1158’den kalmadır. Minare burada da kuzeybatı köşesindedir.
Büyük Selçuklu Saray Mimarisi
Tarih: 22 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Selçukluların merkezi Merv, Sultan Sencer’in ölümüne kadar parlak bir imâr faaliyeti görmüş daha sonra Harezm’de Ürgenç onun yerini almıştır. Merv’de kalan eserlerden Sultan Kale oldukça iyi bir durumdadır.
Dört kilometre kare bir alanı çeviren surlar 15 yükseklikte ve her 15 metrede 4 m. çapında yarım silindrik bir kule ile takviyeli olup ayrıca bir hendekle korunmuştur. İçerisi duvarlarla bir şehristan olarak düzenlenmiştir. Saray ve kışlalar ark denilen bölümdedir. Eski meskûn şehrin ortasında bir havuz büyük bir cuma camii ve Sultan Sencer’in türbesi yer alıyordu.
Selçuklular‘ın XI. yüzyılda Merv’deki sarayları 45X39 m. ölçüsünde 50 odalı çok gösterişli bir yapı idi. Doğuda bulunan esas girişten dört eyvanlı ve 16×16 m. lik avluya geçiliyordu. Bunun yanında cephesi yarım sütunlarla dekorlu bir yapı içindeki dikdörtgen salon belki sultanın kütüphanesi olabilir.
|» İlk Müslüman Türklerde Kültür ve Sanat «|
Büyük Selçuklularda Kümbetler
Tarih: 22 Temmuz 2012 | Bölüm: İlk Müslüman Türkler | Yorumlar: Yorum yok.
Kazvin ve Hemedan arasında ve Tahran’ın batısında Harekân (Karağan) denilen bölgede Selçuklulardan kalma iki şahane kümbet keşfedilmiştir. Bunlar, birbirinden 29 m. aralıkla düz bir alanda yükselen kümbetlerdir. Yükseklikleri 13 m., çapları 11 m. olup sekizgen biçiminde ve tamamıyla tuğladandırlar.
Kümbetlerin üstü çift kubbe ile örtülüdür. Dış kubbelerin yıkılan yerleri altından iç kubbeler görünmektedir. Köşelerde, aynı biçim ve çaptaki silindirik kulelerden birinci kümbette iki, ikinci kümbette bir kulenin içinde merdivenler vardır. Bunlar diğerlerinden daha geniştir. Diğer kuleler masiftir. Bunlar, takviye kuleleri olup dış kulelerin sekiz kaburgası halinde devam etmektedir. Her iki kümbet kitabeli ve çok zengin çeşitli tuğla süslemelerle kaplıdır. Fakat bu süslemeler, mimarî unsurları başarı ile ve ölçülü bir ifade ile belirtmektedir.
Doğuda kalan birinci kümbetin kûfî kitabesi giriş cephesinin üst kısmında ve dış kubbede değişik bir düzende kûfî olarak yazılmıştır. Buna göre, kümbet, 1067-8 tarihli olup Alp Arslan zamanında ve Malazgirt Muharebesi’nden önce yapılmıştır. Mimarın adı Zincanlı Muhammed bin Mekkî olarak yazılır. Merdivenli kuleler giriş cephesinin solundaki ikinci cepheyi çevrelemektedir. Tuğla süslemeler hep cephede değişmekte ve inanılmaz bir zenginlik göstermektedir.
İki kule yüksek rölyefli olup kitabelerin üstündeki frizde Özkent türbelerinden başlayarak, gerek mimarîde gerek çinilerde Anadolu Selçuklularına kadar Türk sanatında sık sık görülen iç içe geçmiş altıgenlerden meydana gelen süslemeler göze çarpar. Kümbetin içi de sekizgendir. Sivri kemerli nişler en belirsiz şekilde kubbeye geçişi sağlar. Burada aynı zamanda Selçuklulardan kalma en eski kalem işleri iç duvarları kaplamaktadır. Kubbenin içi de kalem işleri ile süslenmişti, fakat sıvalarla birlikte bunlar dökülmüştür.