Dilin Temel İşlevleri
Tarih: 1 Eylül 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Dilin işlevlerinin ne olduğu, başka bir anlatımla dilin gördüğü iş, uzun yıllar dil felsefecilerinin, dille uğraşan insanbilimcilerin ve dilbilimcilerin ilgisini çekmiştir; günümüzde de bu ilginin yoğun bir biçimde sürdüğünü görmekteyiz. Dilsel işlev konusu elbette, en başta, dilin niteliğiyle ilgili bir sorundur. Dilin ne olduğu, neyi içerdiği, neyi simgelediği bilinmeden ne iş gördüğü anlaşılamaz. Antik çağda dilin kökenine ilişkin düşüncelerin kaynağında da bu arayış vardır, ama bu arayışta dilin niteliği daha çok felsefe açısından irdelendiğinden, işlev konusu bir ölçüde gölgede kalmış, daha doğrusu örtülü bir biçimde ele alınmıştır.
Port-Royal dilbilgisi uzmanlarına göre dil ‘insanlara düşüncelerini başkalarına iletme olanağı vermek için’ yaratılmıştır. Bu iletişimi sağlamak için ‘söz düşüncenin bir imgesini oluşturmak durumundadır’, bu bakımdan dilbilgisel yapılar düşünce yapılarını örnek alır. Hum-boldt ise dilin yalnız bir iletişim aracı değil, dili kullananların ‘anlığının ve dünya görüşlerinin’ bir anlatımı olduğunu öne sürer. Humboldt’a göre toplumsal yaşam dilin gelişmesi için çok önemlidir ama tek etken ve dilin tek ereği değildir. Bu bakımdan Humboldt ta dilin, özde ‘düşüncenin simgelenmesi’ olduğunu kabul eder.
Dilin işlevlerine ilişkin ilk dizgesel düşünceyi Bühler’de buluyoruz. Bühler’in sınıflaması söz ediminin içerdiği üç temel bileşenin çözümlenmesine dayanmaktadır: konuşucu, dinleyen ve sözcenin kullanıldığı durum (ya da bağlam). Sözcenin bu üç bileşenden birine ya da ötekine ağırlık vermesine göre, sözcenin temel işlevi anlatımsal (expressive), seslenrneli (vocative) ya da betimseldir. Ancak Lyons’un belirttiği gibi Bükler ve onu izleyenler konu ile ilgili iki nokta üzerinde durmuşlardır. Önce yapı ile işlev arasında birebir bir örtüşme yoktur. Başka bir deyişle, anlatımsal işlev yalnızca birinci kişi özne bulunan sözcelere özgü bir işlev değildir; bunun gibi, seslenme işlevi yalnızca ikinci kişi öznelerle yerine getirilmez. Bundan da önemlisi tek işlevi olan sözceler çok azdır; sözcelerin çoğu birden çok işlevi yerine getirir. (Sözgelimi, ‘Biraz sonra geliyorum.’ sözcesi konuşana ilişkin bilgi verdiğinden anlatımsal olduğu ölçüde, dinleyene seslendiği için de seslenme işlevini de içermektedir. Ancak birincil olarak anlatımsaldır.)
Dilin İşlevleri Nelerdir?
Tarih: 1 Eylül 2011 | Bölüm: Dilbilim | Yorumlar: 2 Yorum var.
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde gelişen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş içtimaî bir müessesedir. (Muharrem Ergin) Düşünce, duygu ve isteklerin; bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğeler ve kurallardan yararlanarak başkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü ve çok gelişmiş bir dizgedir. (Doğan Aksan) Türk Dil Kurumu’nun ise “insanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan” olarak tanımladığı dil, bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere belli başlı özelliklere sahiptir.
Dilin başlıca özellikleri şöyle sıralanabilir:
• Dil, her şeyden önce sürekli gelişme gösteren canlı bir varlıktır.
• Dil, onu oluşturan topluma aittir, bunun için toplumsal bir değer taşır.
• Dil, sistemli ve gelişmiş bir iletişim aracıdır.
• Dil, düşünce ve zekanın bir göstergesidir.
• Dil, sosyal ve canlı bir varlıktır.
• Dil birliği, bir milleti oluşturan özelliklerin başında gelir.
• Dil, en küçük birimi olan seslerden örülmüş bir yapıdır.
• Dil, toplumsal rolü sayesinde kişiler arasında duygu ve düşünce ortaklığı sağlar.
• Bir milletin dili, onun tarihi, dini ve kültürüyle iç içedir.
İnsanoğlunun en büyük icatlarından biri olan dil, kişiler arasında iletişimi sağlayan en önemli araçlardan biridir. İletişimin dille gerçekleştirilen, jest ve mimiklerle gerçekleştirilen, resim, şekil, çizgi gibi sembollerle gerçekleştirilen ya da simgelerle gerçekleştirilen türleri vardır. “Bir bilginin, bir niyetin ilkel ya da gelişmiş bir işaret dizgesinden yararlanarak, bir zihinden başka bir zihne ya da bir merkezden başka bir merkeze ulaştırılması” olarak tanımlanan bildirişimin sağlanabilmesi için, iletişim öğelerinin bilinmesi gerekmektedir.
İnternet ve Kısa Mesaj Dili
Tarih: 30 Ağustos 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
Günümüzde Türkçenin sinema, tiyatro, müzik gibi dil temelli eğlence sektöründe baskın olduğunu söyleyebiliriz. Televizyonda olduğu gibi bunlarda da Türkçenin kendi içindeki çok çeşitli varyantlarına rastlamak mümkündür. Ayrıca Türkçe bu alanda da başka dillerle, özellikle İngilizceyle rekabet etmektedir. Eğlence sektöründe İngilizceyle rekabetin daha çok sinema ve müzik sektöründe olduğunu söyleyebiliriz. Tiyatroda yabancı dilli oyunların yaygın ilgi görmesi alışılmış bir durum değildir. Ancak özellikle büyük şehirlerde yabancı filmler dublajsız gösterilebilmektedir. Bu filmlerin önemli bir kısmı İngilizcedir. Bu nedenle burada Türkçenin de diğer dünya dilleri gibi İngilizce ile bir rekabeti olduğu görülmektedir. Aynı şekilde müzik sektöründe Türk şarkıcıların kendilerini uluslararası alanda ispat etmek amacıyla İngilizce şarkı söyledikleri veya Eurovision gibi uluslararası yarışmalarda Türkiye’nin İngilizce şarkıyla temsil edilmesi az rastlanan bir durum değildir. Yine piyasada İngilizce müziklere kolayca ulaşılabilmektedir.
Dilin işlevleri açısından üzerinde durulması gereken çok yeni bir araç da önemi her geçen gün artan internet veya sanal dünyadır. İnternet, bir dilin yeni ihtiyaçları karşılamadaki başarısını ölçen bir mihenk taşı, dile karşı alışılmamış bir meydan okuma olarak da algılanabilir. Gerçekten de son yıllarda internet dilin sınırlarını zorlayan ve genişleten en önemli araçtır. (Örnek olarak bkz: “Yha da Ne Demekmiş?“)
İnternetin getirdiği sınırsız özgürlükten Türkçe de geniş biçimde yararlanmaktadır. İnternette ulaşılması her geçen gün kolaylaşan milyonlarca Türkçe sayfa yer almakta ve bu sayfaların sayısı her geçen gün artmaktadır.
İnternette her türlü dil verisi bulunmaktadır: sözlükler, kurmaca metinler, fıkralar, karikatürler, öyküler, romanlar vb. Ayrıca daha önce pek alışılmış olmayan, yazılı, sözlü ve görüntülü dil verilerine de ulaşmak, bunları tekrar tekrar dinlemek, üzerinde oynamak gibi daha önce mümkün olmayan şeyler de mümkündür. Ayrıca internetle sadece standart dille yazılmış metinlere değil, dil içindeki her tür varyanta ulaşılmaktadır: Ağız metinleri, sosyal gruplara ait metinler, argo, gençlere özgü metinler vb.
Radyo ve Televizyon Dili
Tarih: 30 Ağustos 2011 | Bölüm: Dil Bilimi | Yorumlar: Yorum yok.
İstanbul ağzına dayanan yeni standart dil, eğitim kurumları, basın yayın gibi kanallarla yaygınlaştırılmaya çalışılır. Yazı dili eğitim kurumlan aracılığıyla yeni nesillere aktarılırken, bölgeler üstü geçerliliği olan, yazı diline oldukça yakın bir konuşma dilinin yaygınlaşmasında en önemli araç hiç şüphesiz televizyon, kısmen de radyo olmuştur. Yaygınlaştırılmaya çalışılan konuşma dilinin en büyük temsilcisi uzun yıllar özel diksiyon eğitimi almış spikerlerin görev yaptığı ve başka varyantlara izin verilmeyen TRT olmuştur. Televizyon, elektriğin ulaştığı her köye ulaşma şansı bulmuştur. 1990’lı yıllara kadar bu konuşma dili, yerel ağzın baskın olduğu bölgelerde okullarda öğretmenlere, resmi dairelerde bazı görevlilere, bölgenin yerlisi okumuşlara özgü, varsa televizyonda rastlanan bir varyant olarak görülmüş, yerel konuşmalar üzerinde günümüzdeki kadar etkili olmamıştır. Ağızların baskın olduğu bölgelerde hâlâ eğitimli kesimin de ağız konuşması bunu açıkça göstermektedir. 1990’lı yıllarda özel televizyon kanallarının kurulmasını takiben, standart dille diğer varyatnlar arasında çok daha yoğun bir etkileşim ortaya çıkmıştır.
Standart konuşma dilinin en etkili aracı olan televizyonda, hayran olunan insanlar her gün evlerin başköşesinde “güzel“, “ince”, “kibar” İstanbul ağzıyla konuşmaktadır. Ayrıca iç göç nedeniyle asıl ağız bölgelerinin dışına çıkan insanların da okullardan ve televizyondan tanıdıkları İstanbul ağzına yaklaşan biçimleri tercih etme eğiliminde oldukları gözlenmektedir.
Özel televizyon kanallarının kurulmasıyla standart dilin en etkili aracı olan televizyonlar sayesinde, bu defa yerel konuşma biçimleri ve sosyal sınıflara özgü varyantlar, konuşuldukları bölgelerin dışına çıkmış ve daha geniş kesimlerce fark edilir olmuştur. Bunun sonucunda standart dilin ve ağızların kullanım alanında dikkat çekici bir kesişme olmuştur. Yerel konuşma biçimleri bir taraftan standart dilin etkisiyle standarda yaklaşmışlar, eğitimli genç nesiller tarafından daha az kullanılır olmuşlardır. Ancak yerel konuşma biçimleri de standart dilin kullandığı araçları kullanarak bölgelerinin dışına çıkmış ve daha önce standart dile özgü bir alan olan televizyonda kullanılır duruma gelmişlerdir. Bu nedenle günümüzde dilin farklı varyantları arasında her zamankinden çok daha karmaşık bir ilişki vardır. İstanbul ağzına dayalı konuşma dilinin en güçlü kanalı olan televizyonlarda; dizilerde, bazı kanallann eğlence programlarında, yerel kanallarda ağza veya başka varyantlara bolca yer verilmektedir.