Yansıma Sözcük Nedir?
Tarih: 10 Kasım 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 55 Yorum var.
Türkçede yansıma kelimeler (sözcükler) sorularda sıkça karşımıza çıkan konulardan biridir. Kısaca tanımlayacak olursak, “doğada bulunan canlı veya cansız varlıkların çıkardığı seslerden esinlenerek ve o sesleri taklit ederek ortaya çıkan kelimeler” diyebiliriz. İnsanlar bazen anlatımlarını güçlendirmek için yansıma sözcükler kullanma ihtiyacı duyar. Doğadaki bazı varlıkların çıkardıkları sesler, bazen o varlıklarla ilgili bazen de benzer oldukları başka durumları ifade ederken kullanılabilir.
“Çatıdan gelen tıkırtıları sen de duyuyor musun?” cümlesinde, altı çizili kelime normalde kulağımıza gelen “tık” yansıma sözcüğünden gelmektedir. Bir nesneye orta sertlikte dokununca çıkan bu ses, “tıkırtı” kelimesinin meydana gelmesini sağlamıştır. İşte bu şekilde işitme duyusu ile ortaya çıkan kelimeler yansıma sözcük olarak kabul edilmektedir.
Örnekler: – Dışarıdaki gürültünün nedenini biliyor musun?
– Maymun elindeki çekirdekleri çıtır çıtır yedi.
– Annemin horultusundan gece boyunca uyuyamadım.
– Düden Şelalesi’nde şırıl şırıl akan sular tüm dertlerimi aldı.
– Kazandaki yemek fokur fokur kaynıyordu.
– Kulağımın dibine gelip duran sineğin vızıltısını duymak istemiyorum.
– Topu dikenlerin içine atınca aniden patladı.
– Gıcırdayan kapı menteşelerini güzelce yağladım.
– Pınardan gürül gürül su geliyor.
– Aranızda fısırdaşmayın, ayıp oluyor.
Almanya’daki Türklerin Yaşadığı Sorunlar
Tarih: 9 Kasım 2015 | Bölüm: Kültür | Yorumlar: 4 Yorum var.
Türkiye’den göç ederek ekmeğini kazanmak için son çare olarak gördükleri Almanya’ya yerleşen Türkler, aslında bilindiğinin aksine orada çok rahat değiller ve refah içerisinde yaşamıyorlar. Biz onları genelde “Almancı” olarak görüyoruz; onlar ise kendilerini “gurbetçi” olarak tanımlıyorlar. Almanya’da yabancı, Türkiye’de Almancı olmak gerçekten zor olmalı. Çünkü insanların aitlik duygusunı yaşamaları, temel ihtiyaçlarından biri olmasına rağmen, gurbetteki kardeşlerimiz bu duyguyu tam olarak yaşayamıyorlar.
Göç serüveni, 1960’lı yıllarnda Almanya’nın gelişen sanayisinde çalışmak üzere işçi ihtiyacını karşılamak için Türklere kapılarını açmasıyla başladı. Hani işsizlerin ve çaresizlerin son kapısı olan İstanbul için “taşı toprağı altın” derler ya? Almanya da Türkiye’deki işsiz ve çaresiz gençler için bir umut kapısı olmuştur. Oraya giden yüz binlerce genç, Almanya’nın hizmet veya sanayi sektöründe ciddi bir istihdam sağlamışlardır.
Yıllar geçtikçe, Almanya’nın Türk gençleri için ekmek kapısı olma hayalleri artmış, gidenler memlekete döndükçe yanlarında uzak yakın akrabalarını veya arkadaşlarını da götürmüşlerdir. Bu silsile böylece devam etmiş, geçen 50 – 60 yıllık zamanda Almanya’da muhtelif işlerde çalışan insanlar üç nesilden beri orayı yurt edinmiştir. Bugün nüfusu yaklaşık 1,8 milyona yaklaşan Almanya Türkleri, artık devlet politikalarını yönlendirecek veya ticarette söz sahibi olacak noktalara varmıştır.
Yakınma / Şikayet Cümleleri
Tarih: 6 Kasım 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 8 Yorum var.
Herhangi bir kişi, kurum, olay veya durumdan hoşnut olmadığımızda, yolunda gitmeyen bir şeyler fark edildiğinde kurduğumuz cümlelere yakınma veya şikâyet cümleleri denilmektedir. Bu cümleleri günlük hayatta sıklıkla kullanırız. Genellikle kendini bir şeyden sorumlu hisseden kişiler şikâyet cümlelerini daha sık kullanırlar. Bir annenin çocuğu hakkında, bir patronun çalışanları hakkında veya bir öğretmenin öğrencileri hakkında şikayet dolu sözlerine sıklıkla karşılaşılır.
Olumsuz bir durum karşısında şikâyetçi olmaya yakınma adı verilir. Yakınma cümlelerinde kızmadan şikayet etme anlamı bulunur. Yakınma cümleleri çoğunlukla “keşke, bari, hiç değilse, hiç olmazsa, de, ki” gibi kelimelerle kurulur. “Hiç olmazsa bu işi düzgün yap.” cümlesinde kişinin daha önce yaptığı işlerde başarısız olduğu, bu işi ciddiye alarak başarıyla tamamlaması istendiği ifade edilmektedir.
Sitem cümleleri ile şikâyet cümleleri arasında şöyle bir fark vardır: Sitem cümleleri, bir kişinin herhangi bir davranışına veya sözüne karşı hissettiği alınganlığı ifade etmek için söylenir. Yani kişinin kendini değersiz hissetmesine neden olacak bir durumdan kaynaklanan cümlelerdir bunlar. Fakat şikâyet (yakınma), kişinin kendisi mağdur olmasa bile söylenebilir. Örneğin “Ankara’ya kadar gelmişsin; ama bana uğramamışsın.” cümlesinde kişi kendini değersiz hissettiği için bu sitem cümlesidir. Fakat “Yetkili servisiniz cihazın kurulumu hakkında hiçbir bilgi vermedi.” cümlesinde yolunda gitmeyen bir durumun sorumluları hakkında yakınılmıştır.
Örnek: – Sabahtan akşama kadar bilgisayarla oynuyorsun!
– Defalarca hatırlatmama rağmen, toplantıya yine gelmediniz!
– İnsanlar demokrasiyi yanlış anlıyorlar ne yazık ki…
– Israrla çöplerini yere atan insanlar tehlikeyi göremiyorlar.
– Başlığı ile içeriği birbirine uymayan yazılar bizi çok zorluyor.
– Ortalıkta boş boş geziyor ve hiçbir işe elini sürmüyor.
– Her seferinde en zor işi bana veriyorsun.
– Trafik kurallarına uyan yok herkes bildiğini okuyor.
– Nice klasik eseri okumamış aydınlar var.
– Nerede nasıl davranacağını bir öğrenebilse.
– İnsanlar hâlâ uğradıkları haksızlıklara ses çıkarmıyor.
– Onlar benim sözlerime kulak asmazlar ki.
– Sanki şimdiye kadar, gerektiği gibi çalıştı da.
– Bir de konuşurken olayları abartmasa…
– Ders çalış diye defalarca söyledim; ama söz dinletemedim.
Varsayım Cümleleri
Tarih: 4 Kasım 2015 | Bölüm: Dil-Anlatım | Yorumlar: 10 Yorum var.
Gerçekte var olmayan bir durumun varmış gibi kabul edilerek geleceğe yönelik daha isabetli kestirmelerde bulunma amacıyla kurulan cümlelerdir. Varsayım, kelime anlamı olarak “henüz deneylerle yeteri kadar gerçekliği doğrulanmamış; fakat geçerli olduğu umut edilen teorik düşünce” olarak tanımlanır. Fakat dil anlatım konusu olarak düşünüldüğünde genellikle “varsayalım, diyelim, tut ki…” gibi ifadelerle kurulan cümleler olarak algılanmalıdır.
Bir durumun sonucu bilinsin ya da bilinmesin, kişinin bu durumu kendi istediği şekilde sonuçlanmış kabul ettiği cümlelerdir. Örneğin “Tut ki patron seni işten çıkardı, ne yapacaksın?” cümlesinde, bahse konu kişi henüz işinde çalışmaktadır; fakat böyle bir ihtimal gerçekmiş gibi kabul edilerek geleceğe dönük doğru kararlar alınmak istenmektedir. “Diyelim ki sınavı geçemedin, o zaman ne yapacaksın?” cümlesi, sınavı geçemediğin durumu şimdiden anlayabilmek adına kendimizi o ana koymayı ifade eden bir varsayım cümlesidir.
Örnek: – Farz edelim ki dağda şarjımız bitti, nasıl iletişim kuracağız?
– Kapıyı açamadın diyelim, eşyaları nasıl alacaksın?
– Diyelim ki sınavdan düşük aldın, dersten geçebileceğini düşünüyor musun?
– Yarına kadar işlerimizi bitirdiğimizi varsayalım.
– Diyelim ki bu uçağa yetişemedin.
– Bir an için rüyalarının gerçekleştiğini düşün.
– Tut ki puanın yetmedi ve üniversiteye giremedin.
– Diyelim ki uçak seferleri iptal edildi?
– Onun da senin gibi davrandığını düşün.
– Bir an için ahlaksızlığın ve savaşın olmadığı bir ülkede yaşadığını düşün.
– Tut ki karnım acıktı, anneme küstüm…