Kutadgu Bilig’de Kullanılan Dil ve Anlatım
Tarih: 21 Temmuz 2013 | Bölüm: Kutadgu Bilig | Yorumlar: Yorum yok.
Türk yazı diline hâkim ve inceliklerine vâkıf olan, bu sahada Uygurların geleneğini devam ve inkişaf ettiren şair eserinde, İslâm sanatkârlanm örnek tutarak aruz veznini kullanmıştır, ilâveler ile birlikte 88 başlık altında toplanan eserin esas kısmım teşkil eden ve kısaltılmış mütekarib, ymi fa’ulun fa’ulun fa’ulun fa’ül vezninde (eserde yalnız bir dörtlük içinde tam mütekarib geçmektedir, bk. 3800-3801) yazılmıştır, 1.-6520. beyitler mesnevi tarzında kendi aralannda kafiyelidir.
Eserin sonuna eklenmiş olan parçalardan , “Gençliğine acıyıp, ihtiyarlığından bahseden” 44 beyitlik bir kısım (beyit 6521-6564) tam mütekarip fa ‘ulun fa ‘ulun fa ‘ulun fa ‘ulun) vezninde olup, kaside tarzında ve a a b a c a biçiminde sürmektedir.
“Zamanenin bozukluğundan ve dostların cefasından” söz eden 40 beyitlik bir parça (6565.-6604. beyitler) ise, bundan Önceki parçanın vezninde ve tarzında olup, kafiye olarak fiilin birinci kişi buyruk ekinin -«’siz sesi olan -ayı ve -eyi ekleri kullanılmıştır. “Kitap sahibi Uluğ Hass Hâcib Yûsuf‘un kendi kendisine öğüt vermesinden” bahseden 41 beyitlik parça da (6605.-6645. beyitler) eserin aslı gibi, kısaltılmış mütekarib vezninde ve kaside tarzında -ra ya da -re hecesi ile kafiyelenmektedir.
Atatürk’ün Anıları
Tarih: 21 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 13 Yorum var.
Nasıl Yaptınız Bunu Selanik’e?
30 Mayıs 1913’te Osmanlı Devleti, Balkan Devletleriyle Londra Barış Antlaşması’nı imzalamış Midye-Enez hattını sınır olarak kabul etmiştir. Selanik’in elden çıkması üzerine, Atatürk annesi ve kızkardeşi ile evlerini bırakmışlar, İstanbul’a gelmişlerdir. Ömrünün çoğunu geçirdiği yerin düşman eline geçmesi Mustafa Kemal’i çok üzmüştü.
İstanbul’daki bir gazinoda bazı subay arkadaşlarını görünce, “Nasıl yapabildiniz bunu? O güzelim Selanik’i düşmana nasıl teslim edebildiniz?” demiştir. Mustafa Kemal İstanbul’da binlerce Selanikli halkın aç ve perişan bir vaziyette olduğunu görmüştür. Daha sonra Zübeyde Hanım ve kızkardeşine bir ev bulduktan sonra, Genelkurmay’daki görevinin başına dönmüştür. Görevi, Gelibolu yarımadasının nasıl savunulacağını araştırmaktı.
Atatürk İnkılapları / Devrimleri
Tarih: 21 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 6 Yorum var.
Cumhuriyetin ilanından sonra bazı muhalifler ve İstanbul basınının bir kısmı Hilafetin önemini vurgulayan bir politika izlemeye başlamışlardır. Bu konuda kesin karar almak isteyen Atatürk, Şubat 1924’te harp oyunları dolayısıyla İzmir’e gelen ordu ve yetkilileri ile toplanarak, Halifelik ile Şeriye ve Evkaf Vekaleti’nin kaldırılması, Genelkurmay Başkanlığı’nın hükümetin dışında kalması, eğitim ve öğretimin birleştirilmesi konularında karara varılmıştır.
Atatürk yüzyıllardır İslam dininin bir politika aracı olarak kullanıldığını ileri sürmüş, dini, bir sömürü olmaktan çıkarıp yükseltmenin gereğini savunmuştur. Atatürk halife sözünün yönetim ve hükümet demek olduğunu savunmuş, ortada başka bir idare ve hükümet varken Halifeliğin gereksiz olduğunu söylemiştir.
Türkiye Büyük Meclisi, 3 Mart 1924’te arka arkaya çıkardığı yasalarla alınan kararları uygulamaya koymuştur. Böylece hiçbir fonksiyonu kalmayan ve Türkiye’ye faydadan çok zarar getiren Halifelik ile Şeriye ve Evkaf vekaleti ve Şeyhülislamlık kaldırılmıştır. Vakıflar devlete bağlanmıştır. Eğitim öğretim birleştirilmiş, Tekke, zaviye ve türbeler kapatılmıştır.
Laiklik ilkesiyle din ve devlet işleri kesin olarak birbirinden ayrılmıştır. Mecelle kaldırılarak Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girmiştir. Medreseler kapatılarak çağdaş cumhuriyet okulları açılmıştır. Türk tarihi ve Türk dilinin bilimsel yollarla araştırılması amacıyla Türk Dil Kurumu (TDK) ve Türk Tarih Kurumu (TTK) kurulmuş, Üniversite reformu yapılmıştır.
Harf inkılâbıyla Latin harfleri kabul edilmiştir. Uluslararası saat, takvim, rakamlar ve ölçü birimi ile Soyadı Kanunu kabul edilmiştir. Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı veren kanunlar çıkarılmıştır. 20 Nisan 1924’te yeni Anayasa kabul edilmiştir.
Atatürk Anıları Derlemesi
Tarih: 21 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 25 Yorum var.
On Altıncı Kolordu
Şehzade Vahidettin ile yapacağı yolculuğun Almanya’yı tanıma açısından faydalı olacağı düşüncesi ile geziye katılmıştır. Vahidettin ile Atatürk’ün yolculuğu olumlu bir şekilde geçmiştir. Alman askeri çevrelerinde incelemeler yapan Atatürk, Alman İmparatoru II. Wilhelm ve devrin tanınmış komutanlarıyla da görüşmüştür.
Türk heyetini kabulü sırasında Napolyon pozuyla hareket eden İmparator II. Wilhelm, sıra Atatürk’e gelince diğer elini uzatarak yüksek sesle “Onaltıncı Kolordu!” diye bağırmıştır. II. Wilhelm Almanca olarak Atatürk’e “Siz, 16. Kolordu Komutanlığını ve Anafartaları düşmana vermeyen Mustafa Kemal değil misiniz?” diye sormuştur. Atatürk’de düzgün Fransızcasıyla, öyle olduğunu ifade etmiştir.