İç ve Dış Basında Atatürk
Tarih: 20 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: Yorum yok.
DIŞ BASINDAN ATATÜRK
» Çağımızın en büyük liderlerinden biriydi.Türkiye’nin,dünyanın en ileri ülkeleri arasında hakettiği yeri almasını sağlamıştır.
General Mc.Artur (A.B.D 1938)
» Atatürk, yalnız Türkiye’nin değil bütün Doğu’nun Ata’sı idi.
Altes Veli Han (Afganistan,1938)
» Atatürk, kişilik ve yeteneğin dev gibi bir simgesiydi.
National Tidense Gazetesi (Danimarka,1938)
» Çökmüş bir ülkeye geçmişin tarihsel değerini geri veren Atatürk olmuştur.
Massagero Gazetesi (İtalya 1938)
» Atatürk,tarihte ülkesinin en büyük adamlarından biri olarak kalacaktır.
Le Morgen Bladet Gazetesi
» Atatürk Türkiye’yi utanma ve çöküntüye uğramaktan kurtardı.
Gazete Polka (Polonya 1938)
» Atatürk’ün ölümü yalnız Türk Ulusu için değil,O’nun örneğine çok muhtaç olan bütün doğu ulusları için de büyük kayıptır.
Kaşgarlı Mahmud ve Yusuf Has Hacip Karşılaştırması
Tarih: 20 Temmuz 2013 | Bölüm: Kutadgu Bilig | Yorumlar: Yorum yok.
Şair Yûsuf ile Mahmüd al-Kâşğarî aynı devir ve çevrenin yetiştirdiği Türk aydınlarının temsilcisi olup eserlerini birbirinden uzakta yazmış ve birbirlerini tanımamış ve bilmemiş bulunmalarına rağmen, ikisi de aynı malzeme üzerinde çalışmışlar ve birbirlerini tamamlamışlardır.
Mahmüd, Türk kavimleri, onların yaşayış tarzı, Türk dili dolay ısı ile Türk edebiyatı ile uğraşmış, Yûsuf ise, daha çok, Türklerin fikir hayata ve manevî varlığı üzerinde durmuştur. Türk edebiyatına ve bilhassa halk edebiyatma çok yakından vâkıf olan bu iki müellif, ayrı ayrı maksatlar için, bu edebiyattan bol bol yararlanmışlardır.
Her ikisi de Türklerin içtimaî teşkilâtını yakından biliyor ve ona bağlı bulunuyordu. Yûsuf da, Mahmüd gibi, gençliğinden beri Türk devlet teşkilâtı içinde mühim vazifeler görmüş ve belki ölünceye kadar, aynı teşkilât içinde çalışmakta sürmüştür.
Kendi Sesinden Atatürk
Tarih: 20 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: Yorum yok.
Ulu Önder Atatürk’ün, cumhuriyetimizin kuruluşunun onuncu yılında yapmış olduğu halka sesleniş niteliğindeki nutkunun ve 1935 Kurultayı açılırken yaptığı konuşmanın ses kaydı arşiv çalışmaları ile bugün bizlere kavuşturulmuştur. Konuşmalarda Atatürk’ün tiz ses tonuna sahip olması, kayıtların kalitesizliğindendir.
“Ölümünün 28. yılında, Atatürk’ün kutsal hatırasına sunduğumuz bu plâk mevcut imkânların en iyi şekilde değerlendirilmesiyle hazırlanmıştır. Bu konuda yararlandığımız geçmiş yıllara (1933-1935) ait belgeler, Hollanda’nın Philips laboratuvarlarında elektronik teçhizat ve filtrelerden geçirilerek parazit ve gürültü sesleri imkân nisbetinde süzülmüştür.
Bu tarihî sesin size en net ve pürüzsüz şekilde kazandırılması için gösterilen bütün çabaya rağmen, yararlanılan belgelerin ilkel metodlarla kaydedilmiş oluşu ve zamanla yıpranmış bulunması, daha iyi bir plan yapılmasını engellemiştir. Bütün bunlara rağmen, bu tarihî plağın arşivinizde belgesel plak olarak müstesna bir yer tutacağına inanıyoruz.”
Kutadgu Bilig’in Konusu Nedir?
Tarih: 20 Temmuz 2013 | Bölüm: Kutadgu Bilig | Yorumlar: 1 Yorum var.
Kutadgu Bilig’de şair, asıl maksadı olan tasavvurdaki bir hayat düzenini dile getirirken içinde bulunduğu çevreye de bir dereceye kadar değinmiş ve gerçeklere de yer vermiştir. Fakat Yusuf, her şeyden önce, bir şairdir. Kutadgu bilig vakaları nakleden bir tarih olmadığı gibi bölge ve şehirleri tasvir eden bir coğrafya, din bilginlerinin içtihatlarını toplayan bir telif, bilgelerin fikirlerine dayanan bir felsefe, şeyhlerin vecizelerine dayanan bir öğüt kitabı da değildir.
Onda yalandan tasrih ve tarif edilen hiçbir ada tesadüf edilmez. Fakat Yûsuf gündelik hayat kaygılarının üstüne çıkmış ve kendi çevresinin seviyesinden çok yükselmiş olmakla birlikte, insan olarak o da çevresinin bir ferdidir; düşünce ve tasavvurlarım çevrenin ve devrin malzemesi ile dile getirmek ve çevrenin ve devrin anlayabileceği biçim ve usuller ile terennüm eylemek mecburiyetindedir. Kendi fikirlerini takviye için, devrinin üslûp ve tarzına uyarak çevresinin fikir mahsullerine sık sık başvurmuştur.
Eserde türlü konulara ait fikirleri nakleden ve cemiyetin muhtelif zümrelerine mensup bulunan şahıslara atıflar yapılmaktadır. Bunlar hakkında bugün malûmatımız olmamakla birlikte, bunların şairin de devrinde yaşayan ya da eserleri ile tanınan yahut bu gibi vesileler ile böyle eserlerde adlan geçen maruf kimseler olduğu kuşkusuzdur. Hakan Kün Toğdı’nın, akıbeti temsil eden Odğurmış ile görüştükten sonra, dünyadaki hayatın esasına kavrayarak bundan böyle üzerindeki ağır yükü taşımağı sürdürmek istemediğini aklı temsil eden Ögdülmiş‘e söylemesi üzerine (bk. 5456-5466), Ögdülmiş hakana yapacağı işleri hatırlatır ve ona iyi ad kazanmak için, yeni faaliyet alanı gösterir.