Dil Bilgisi Öğretiminde Karşılaşılan Sorunlar
Tarih: 24 Ekim 2016 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: Yorum yok.
Türkçe, dil bilgisel açıdan çok düzenli ve güçlü bir yapıya sahiptir. Max Müller Türk dil bilgisinin bu eşsiz gücünü “Türkçenin bir dilbilgisi kitabını okumak, bu dili öğrenmek niyetinde olmayanlar için bile gerçek bir zevktir. Türlü dilbilgisel biçimlerin belirtilmesindeki ustalık, ad ve fiil çekimi sistemindeki düzenlilik ve bütün dil yapısındaki saydamlık ve kolayca anlaşılabilme yeteneği, insan zekâsının dil aracıyla beliren üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır… Türk dilinde her şey saydamdır, açıktır. Dilin iç ve dış yapısı, billur bir arı kovanı yapısını seyrediyormuşuz gibi ortadadır… Türk dili, seçkin bir bilginler kurulunun uzun bir çalışma ve oylaşmasıyla yapılmış sayılacak düzgünlüktedir.” sözleriyle anlatmaktadır.
Türk dili, matematiksel duyarlılık olarak bile kabul edilebilecek böylesine güçlü bir yapıya sahip olduğu için, Türkçe dil bilgisi öğretiminin diğer dillere göre daha kolay olması gerekmektedir. Ayrıca Türkçenin sondan eklemeli bir dil olması da, sözcük türetme mantığının kavranması açısından önemlidir. Sözcüklerin oluşum esaslarındaki açıklık ve oldukça karışık ifadeleri bile basit sıralı – bağlı cümle yapılarıyla ifade edebilme gücü, Türkçe dil bilgisi öğretimini kolaylaştırmaktadır. Gramer, her ne kadar kurallar bütünü olarak kabul edilse de, dili ayakta tutan bir sistemdir ve dili koruma özelliği taşımaktadır. Bu anlamda Türkçenin düzenli ve ciddi bir dil bilgisi mantığı vardır.
Atatürk’ün Türk Diline Verdiği Önem
Tarih: 29 Temmuz 2015 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 3 Yorum var.
Ulu Önder Atatürk’ün Türk Diline, güzel Türkçemize verdiği önemi ve katkılarını, bu konu hakkındaki sözlerine bakarak anlamak mümkündür. Atatürk, dilin toplumlar için ne kadar önemli olduğunu bilmiş ve Türk dilini hak ettiği yere getirmek için çok önemli çalışmalar yapmıştır. Şimdi bu çalışmaları, Atatürk’ün sözleri ve düşünceleri ışığında anlatmaya çalışalım.
Atatürk’ün inkılapları arasında gösterilebilecek en önemli çalışmalarından biri, bugün “Türk Dil Kurumu” olarak bilinen “Türk Dili Tetkik Cemiyeti“nin 12 Temmuz 1932’de kurulmasıdır. Atatürk’ün Türk dili ve tarihi üzerinde çok ciddi ilgisi ve araştırmaları vardı. Türkçenin Osmanlı döneminde oldukça bozulduğunu ve yabancılaştığını gören Ulu Önder, dilimizin tekrar canlandırılması, özleştirilmesi ve köklerindeki gücüne yeniden kavuşturulması için ilim çevrelerini harekete geçirmiş, çalışmaları birebir takip etmiştir.
Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nde yerli ve yabancı araştırmacılar bir dizi kurultaylar yaparak, etimolojik, yöresel ve genel sözlükler hazırlamışlar, yeni Türk harflerinin geliştirilmesi üzerine araştırmalar yapmışlardır. Göktürk alfabesi ve yazısı üzerine eserler yazılmış, Türk dili ve edebiyatı için büyük önem arz eden Kutadgu Bilig, Divanü Lügati’t Türk gibi eserler hakkında araştırmalar yapılmış, eserler verilmiştir.
Türkçenin Enleri / Rekor Kelimeler
Tarih: 12 Nisan 2015 | Bölüm: Türkçe | Yorumlar: 10 Yorum var.
Türkçenin en uzun kelimesi, cümlesi veya Türkçedeki rekor kelimeler hep merak edilmiştir. Ortaokul sıralarından itibaren neredeyse tüm öğrencilerin eğlenceli bir oyunu hâline gelen Türkçedeki kelime rekorları, Guinness rekorlar kitabına girmeye aday olarak karşımıza çıkıyor. Aslında eğlenmek için üzerinde düşündüğümüz bu konu, Türk’ün dil becerisinin yüksekliğini de göstermesi bakımından önemlidir. Çünkü Türkçenin sondan eklemeli yapısı sayesinde inanılmaz uzun kelimeler; anlatım gücü sayesinde de sayfalar dolusu bir cümle ortaya çıkabilir.
Belki dünyanın en uzun insanı, dünyanın en yüksek köprüsü, dünyanın en kalabalık şehri gibi konular daha çok ilginizi çekiyor olabilir. Bu türde enleri görmek için “Dünyanın Enleri” sayfamıza bakabilirsiniz. Türkçenin enlerine bakınca, hepsini gölgede bıracak türden bir akıl karmaşası yaşayacağınızı garanti edebilirim. Diksiyon tekerlemelerinde kullanmak için üretilmiş gibi, söylenmesi resmen dil cambazlğı gerektiren kelimeleri özenle sizler için seçtik, derledik, topladık…
Daha önce “Çekoslavakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” olarak hafızamıza kazınan en uzun kelimenin, yerini “Afyonkarahisarlılaştıramadıklarımızdan mısınız?” kelimesine bıraktığını zannederken, son tahlilde sivri zekâlı bir Türk’ün ürettiği “muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine” kelimesi, akıllara durgunluk verebilecek cinsten. İçerisinde tamı tamına 22 tane ek bulunan bu kelime toplam 70 harften oluşuyor. Türkçenin en uzun kelimesini elinden alacak bir rakip henüz ortada yok; fakat aklınıza gelecek adayı yorum ile paylaşırsanız listeye ekleyebiliriz.
Türk Dilleri Ailesi
Tarih: 18 Temmuz 2014 | Bölüm: Türk Dilleri Ailesi | Yorumlar: 1 Yorum var.
18. yüzyıl ortalarından günümüze kadar süren araştırmalar sonucunda, Türkçenin kökenini araştıran bilim adamlarının büyük bir kısmı Türkçeyi köken bakanından Altay Dilleri Grubuna dâhil etmektedirler. Araştırmaların başlangıcından 19. yüzyıl sonlarına kadar Türkçe, “Ural-Altay Dil Grubu” adı verilen daha büyük bir grup içinde ele alınırken, bu sahada yapılan araştırmalar ilerleyince, Ural dilleri ile Altay dilleri arasında bir akrabalığın bulunmadığı anlaşılmıştır. Ancak Ural dilleri ile Altay dilleri arasındaki ilgiyi araştıran, bu dilleri birbirleriyle karşılaştıran araştırmalar günümüzde de sürdürülmekle beraber, Altay dilleri arasındaki köken birliğini şüphe ile karşılayan, hatta Altay dillerinin akrabalığı görüşüne karşı çıkan dilbilimciler de bulunmaktadır.
Dillerin kökenim tespit ederken, doğru sonuçlara varabilmek için, araştırmaların ses bilgisi, şekil bilgisi, cümle bilgisi ve söz varlığı gibi çeşitli yönlerden yürütülmesi gerekir. Ural dilleri ile Altay dilleri arasındaki birtakım benzerlikler başlangıçta bu dillerin akraba oldukları düşüncesini uyandırmış, araştırmaların modern dilbilimin gerektirdiği yukarıdaki ölçülerle ilerletilmesi sonucunda, mevcut benzerliklerin bu dillerin akrabalıklarım ispatlayacak ölçülerde olmadığı görülerek, Ural dilleri ve Altay dilleri kendi içinde ayrı gruplar halinde ele alınmaya başlanmıştır. Bu iki dil grubu arasındaki benzerlikler, çoğunlukla coğrafi yakınlık dolayısıyla tarihî dönemlerde meydana gelen kültür alış verişi sonucuna bağlanmaktadır.
Bu görüşlerin dışında Türkçeyi “Türk (Hun) Dilleri Ailesi” adı verilen bir ana dile bağlayan, Türkçenin kendi içinde bir dil ailesi oluşturduğunu ileri süren bir görüş de bulunmaktadır. Bu görüşe göre, “Miladın ilk yüzyıllarında Ana Hun Dili bazı lehçelere ayrılmış olmalıdır. Bunlardan Batı Hun lehçesinin bugünkü Çuvaşça ve akrabalarını, Kuzey Doğu Hun lehçesinin Yakutça ve akrabalarını, Doğu Hun lehçesinin ise Türk-Tatar dillerim yarattığı” iddia edilir. “Bu üçüncü dalı ilkin Türk dilleri, Kırgız-Tatar dilleri diye iki kola ayırmak doğru olur. Türk dilleri kolunda Doğu Türkçesi, Batı Türkçesi adlarıyla anılan iki büyük dil vardır. Kırgız-Tatar dilleri kolunda ise Kazan Tatarları, Başkırtlar, Kırım Tatarları, Karaçaylar, Kazaklar, Kırgızlar, Nogaylar ve Altay Urukları gibi” Türk boylarının dilleri yer alır.