Karahanlı Türkçesinin Söz Varlığı
Tarih: 1 Mayıs 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: Yorum yok.
Uygur Türkçesinin devamı ve belki de Orta Türkçenin ilk bölümü olan Karahanlı (Hakâniye) Türkçesi, bir önceki döneme göre daha zengin ve gelişmiş bir söz varlığına sahiptir. Uygur döneminde benimsenen birkaç dine ait yabancı sözcüklerden alıntı yapılmıştır. Karahanlı döneminde ise, Türk boylarının Müslümanlığı benimsemesinde önemli bir ilerleme yaşanmıştır. Bunun için bu dönemde söz varlığındaki “tamu” (Soğ. Cehennem), “uştmax” (Soğ. cennet), “muyan” (Sans. hayrat) ve “ajun” (Soğ. dünya) gibi Burkancı veya Manici sözcüklerin çoğu terk edilmiştir. Soğdca, Sanskritçe ve Çince sözcüklerin atılmasının yanında, İslam dininin etkisiyle söz varlığındaki Arapça ve Farsça sözcüklerin oranının arttığı görülmektedir.
Kaşgarlı Mahmut tarafından kaleme alınan Divanü Lûgat-it Türk, Karahanlı dönemi denildiğinde akla gelen ilk eserlerden biridir. Türklerde İslam kültürünün gittikçe artması nedeniyle Arapça ve Farsçaya olan ilginin arttığı bu dönemde Kaşgarlı Mahmut, Türkçenin en az Arapça kadar güçlü ve değerli bir dil olduğunu ortaya koymak ve Araplara Türkçe öğretmek adına bu eseri ortaya koymuştur. Yaklaşık 8.000 madde bulunan bu esere, Türkçedeki Arapça – Farsça sözcükler alınmamıştır. Yabancı sözcük olarak yalnızca Türkçeye çok önceki dönemlerde giren ve artık Türkçe kabul edilen bazı Türkçe, Moğolca ve Soğdca sözcükler bulunmaktadır. Divan’da bulunan sözcükler, “aşıç” (DLT, I-52; tencere), “börk” (DLT, I-349; başlık), “erdem” (DLT, I-51; fazilet), “ködeç” (DLT, I-360; bardak) ve “tolumlug” (DLT, I-498; silahlı) örneklerindeki gibi Türkçe kökenli olmaları bakımından dönemin söz varlığı özelliklerini gösterdiği için önem taşımaktadır.
Yabancı Dillerin Türkçeye Etkisi
Tarih: 9 Nisan 2014 | Bölüm: Söz Varlığı | Yorumlar: 8 Yorum var.
Tarihin her döneminde, bütün dillerde olduğu gibi Türkçede de yabancı dillerin etkisi olmuştur. Bu etki her yüzyılda farklı düzeyde ve şekilde gerçekleşmiştir. Özellikle çokça etkileşimde bulunduğumuz milletlerin dilleri ile Türkçe arasında ciddi söz varlığı alıntıları yaşanmıştır. Türk dilinin yazılı kaynaklarla takip edilebilen ilk zamanları olan Göktürkler çağında Çince, Sanskritçe ve Moğolca; Selçuklu, Karahanlı ve takiben Osmanlı döneminde Arapça ve Farsça; Tanzimat döneminde Fransızca; yirmi birinci yüzyıl Türkiye’sinde ise genellikle İngilizce, dilimiz üzerinde büyük etki yapmıştır.
Türklerin binlerce yıllık tarihsel süreçte geniş bir coğrafyaya yayılıp nice ulusla iletişim kurmuş olması, kuşkusuz ki tek taraflı bir etkilenmeye neden olmamıştır. Türkçe yabancı dilleri etkilediği kadar, o dillerden de söz varlığı ve dil bilgisi alıntıları yapmıştır. Bunlar sırasıyla Fransızca, Arapça ve Farsça diye gitmektedir.
Türk ulusunun yaşamında meydana gelen bazı değişiklikler, yeni sözcükler kullanmayı gerekli kılmıştır. Din değişiklikleri, yerleşik yaşama geçme, teknolojik gelişmeler veya ticaret gibi yaşantı değişiklikleri, Türkçenin söz varlığında bu alana ilişkin sözcük gereksinimini doğurmuştur. Bu ihtiyaç kısmen Türkçe kökenli sözcüklerden yeni türetmeler yapılarak karşılanmıştır. Fakat çoklukla o alana ilişkin hazır bulunan sözcükler Türkçenin ses yapısına uydurularak ödünçlenmiştir.