Uygurların Bölgesi – Türk Şehirleri
Tarih: 3 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Uygurların ilk başkenti Karabalgasun şehridir. Tespit edebildiğimiz diğer Uygur şehirleri Hami, Barkul, Kuça, Bişbalık (Urumçi), Lukşun, Turfan, Toksun, Aksu, Sengim, Canbalık, Kum-Tura, Karaşar, Yar-Hoto, Hoço (İdikut), Murtuk,Toyuk, Bezeklik, Şorçuk, Sulmi Yutoğ, Kara-Hoto, Hoten (Hotan) ve Kaş-gar’dır. Saydığımız şehirlerin bazıları Uygurlardan önce mevcut bulunmakla beraber bir kısmının tamamen Uygurlar tarafından kurulduğu muhakkaktır.
Uygurların başkenti İdikut şehri kare sayılabilecek dörtgen bir surla çevrilidir. Surun bazı yerlerinde kapılar vardır. Surlar, sıkıştırılmış çamurdan meydana getirilerek güneşte kurutulmuş kerpiçten yapılmıştır. Kerpiçlerin üzerleri birçok yerde ayrıca sıvanmıştır. Surlarda sırlı tuğla sıralarıyla oluşturulmuş tezyini unsurlar yer almıştır. “Han-Tura” diye bilinen hükümdar sarayı şehrin merkezindedir ve şehir ölçüsüne göre küçük sayılamayacak bir saha kaplamaktadır. Yüksekçe bir set üzerinde kurulmuş Han Tura’nın etrafı duvarla çevrilmiştir.
Uygur şehirlerinin oldukça düzenli, planlı yerleşimler olduğu ve genellikle dörtgen sur duvarlarıyla çevrildikleri görülmektedir. Bununla birlikte Uygurların başkentlerinden olan Yar-Hoto’nun kurulduğu yerin durumuna uyarak genel sınırları itibariyle dörtgen plandan uzaklaştığını da nadir bir uygulama olarak kaydetmek gerekir.
|« Önceki Sayfa «| – |» Sonraki Sayfa »|
Oğuzların Bölgesi – İlk Türk Şehirleri
Tarih: 3 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
X. yüzyılda Oğuzların, Hazar Denizi’nden Sir Derya Irmağı yatağının ortalarına kadar uzanan yerler ile bunun kuzeyindeki bozkırlarda yaşadıkları görülmektedir. Sir Derya’nın Aral Gölü’ne dökülme yerinin yakınındaki Yangı Kent (Otrar) Oğuz yabgularının kışlağı idi Yangı-Kent’in doğusunda ve Sir Derya kıyısındaki şehirlerden Cend ve Huvara da Oğuz yabgularının egemenliğindeydi ve buralarda Müslümanlar da vardı. Oğuzlar şehirleşmeye başladıkları sırada onların yerleştikleri yerlerde esas itibariyle Müslümanlar oturuyorlardı.
Şehirlere yerleşme başladıktan sonra Oğuzlar arasında İslamiyet hızla yayıldı. XI. yüzyılda şehirli, göçebe ve yarı göçebe Oğuzlar artık İslamiyet’i kabul etmiş durumdaydı. Oğuzlara ait bugün yaşamayan şehirlerden bazıları Altın-Tepe, Tokay-Tepe, Çaplak-Tepe ve Pıçakçı-Tepe’dir. Bunlardan Altın-Tepe’deki harabenin l00x160 m.’lik bir iç kalesi, 950×500 m.’lik bir dış duvarı olduğu tespit edilmiştir. Diğer şehir harabelerinde de, genellikle merkezde kale yıkıntısından oluşmuş ufak bir tepe ve onun etrafında birkaç yüz m.’lik mesafede şehri kuşatan sur duvarı izleri görülmektedir.
İsficab’ın (Sayram) kuzeyinde Karaçuk dağların eteklerinde de Oğuz şehirleri vardı. Bunlar; Sığnak, Sabran (Savran), Karaçuk, Karnak şehirleridir. Sığnak’ta yapılan arkeolojik kazılarda şehrin 275×320 m. ebatlarında iç kalesi, 650×400 m. ebatlarında dış duvarı olduğu tespit edilmiş ve şehir alanında Eftalit, Göktürk, Türgiş ve Oğuz çağlarına ait buluntular elde edilmiştir.
Horasan, Maveraünnehir ve Harezm Bölgesi – Türk Şehirleri
Tarih: 3 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
V. yüzyıla doğru Horasan ve Maveraünnehir’de feodal bir düzene doğru gidiş şehirlerin yapısını etkilemiş ve şehirler etrafı duvarla çevrili şatovari küçük yerleşim birimleri şeklinde ortaya çıkmıştır. Tarihi kaynaklar Türklerin bu bölgede VI. yüzyıldan itibaren yoğun olarak bulunduğunu ve bir kısım Türklerin kale ve surla tahkim edilmiş Dehistan ve Cürcaniye gibi şehirlerde yaşadıklarını bildirmektedir. VI. ve VII. yüzyıllarda bölgede feodal düzenin ölçülerini aşan büyük şehirler oluşmuştur. Bu şehirler; Maveraünnehir’de Semerkant, Buhara, Tirmiz Horasan’da Merv, Nişapur, Baktirya’da ise Belh’dir.
Araplar Maveraünnehir’i fethettikleri sırada, Orta Asya’da, bazı şehirler diğerlerinden büyüklükleri ve ticari canlılıkları ile farklılık arz etmekte idiyse de, yerleşim biçiminde şato tipi yerleşmeler ve çiftlik yapıları durumu egemendi. Araplar, etrafı duvarla çevrili bu yerleşim ünitelerini kal’a diye nitelemişlerdir.
Şato tipi yerleşim ünitelerinin en yaygın olduğu bölge Horezm bölgesidir. Şatolar ve etrafı surla çevrili çiftliklerin planları hemen hemen aynı özellikleri sergilemekte olup sadece kapladıkları alan bakımından farklılaşmakta idiler. Şato tipi yerleşimlere tipik örnekler olarak Toprak-Kale, Yake-Persan ve Küçük Kavat-Kale’yi zikredebiliriz.
Fergana Bölgesi ve Talas Ovası
Tarih: 2 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Türkler Fergana’ya gelmeye başladığı sırada, yerleşik düzen ile göçebelik, iç içe sayılacak derecede birlikte yürüyordu. Nusov, Fergana’nın IV. yüzyılda oran başladığını belirtmektedir.
Fergana’da şehirlerin IV-VII. yüzyıllarda gelişme gösterdiği ve Kuşan Devri’ndeki şato tipi yerleşmelerin yerine, bunlardan daha fazla yer kaplayan ve daha çok insanı bir arada barındıran şehirlerin inşa edildiği görülmektedir.
Bir müddet sonra ise Fergana şehirleri daha da büyümüş ve bazıları etrafı duvarlarla çevrili kale, şehristan ve rabaddan meydana gelen üç bölümlü şehir formuna girmiştir. Fergana şehirlerinin Orta Asya şehir tipine tam dahil oluşları esas itibariyle XI-XII. yüzyıllarda gerçekleşmiştir.