Öz Yaşam Öyküsü Türleri ve Örnekleri
Tarih: 24 Ekim 2011 | Bölüm: Biyografi | Yorumlar: 2 Yorum var.
Belgesel Öz Yaşam Öyküleri
Edebiyat, sanat, bilim dergilerince ya da kurum ve kuruluşlarca istenen öz yaşam öykülerine sanatçıların verdiği yanıtları içeren metinlerdir. Uzun ya da kısa bir anlatı biçimindedir. Yazan kişinin sanatsal kaygısından çok bilgi aktarma, kendini tanıtma kaygısı öndedir.
Öz Yaşamım ve Kendim’den:
1982’de bir yıl önce tanıştığım ABD’ye bu kez öğrenci olarak uçuyordum. University of Michigan’ın Public Health Okulu’nun Çevre ve Su Kirliliği Bölümü’ne “Joint Doktora” öğrencisi olarak kabul edilmiştim. Amerika’da gözlemlediğim ilk şey, Avrupa’nın aksine, insanın nereli olduğu yerine, ne başardığının daha önemli oluşuydu.
1984’te ODTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladım. Bu dönemden anımsadığım en güzel şey, çevre mühendisliği son sınıf öğrencilerine verdiğim ekoloji dersiyle ilgilidir. Can sıkıcı, yer yer üzücü akademik sorunlar baş gösterdi.
1985’te bu kez aşk projesi nedeniyle yola çıktım. Yolculuk Kuzey Afrika’yaydı. O yıl yazı Kuzey Sahra’da geçirdim ve çölde ay’a sevdalandım. Bu arada sıcak iklimi ne benim ne de bedenimin sevmediğini ve böylece kuzey sevgimin fiziksel bir yanı olduğunu da ayrımsadım. Ben sonbahar ve kışı sevenlerdenim. Doğru kuzeye yollandım. Kışı geçirmek için Helsinki’ye indiğimde cebimde on dolarım vardı.
Zor, çok zor bir yıldı. Finlandiya bir yabancının yaşayacağı en zor ülkelerden biridir. Buna karşılık Finlandiya ve Finlilerin yüreğimde özel bir yeri vardır.
(…)
Bir yazarın okuması ve çalışması kadar, “yaşaması” ve “görüp geçirmesi” gerektiğine inananlardanım. Gözleyebilmek, hissedip bütün bunlar arasında bir ilişki kurabilmek, ancak “yaşamakla” pratik edilebilecek yetenek özellikleridir. Bunlar da içsel dürtülerin şiddetli baskılarıyla oluşur ancak. Maço olması dışında yazarlığına pek dil uzatamayacağım Hemingvvay, yazdıklarını oturduğu yerden kurarak oluştursaydı, asla aynı yere ulaşamazdı, işte bu yüzden olmalı, farklı işlerde çalışmış ve kendi kuşağımın en gezgin kadın yazarlarından olmak beni mutlandırıyor.
Anlatım Biçimleri
Tarih: 21 Ekim 2011 | Bölüm: Anlatım Biçimleri | Yorumlar: 4 Yorum var.
İnsanlar gördüklerini, duyduklarını, düşündüklerini, tasarladıklarını başkalarına anlatma gereği duymuşlardır. Bu aktarmalarda insanın belli bir amacı vardır. Söyleyeceklerimizi amacımıza göre yönlendirir, biçimlendiririz. Amacımız, söyleyeceğimiz değiştikçe anlatım biçimimiz de değişir. Çeşitli amaçlara yönelik olarak gerçekleştirilen anlatımın etkileyici olması için çeşitli yöntemlere başvurulur. İşte, anlatımı gerçekleştirirken başvurulan bu yöntemlere “anlatım biçimleri” diyoruz.
Anlatım biçimleri, anlatılacak olay veya kavramların nasıl anlatıldığını belirten edebiyat terimidir; yazarın anlatımını yaparken kullandığı üsluba, başvurduğu yöntemlerdir. Anlatılacakların türüne ya da amacına göre değişik anlatım biçimleri kullanılır. Örneğin romanda kullanılan anlatım biçimi ile bir makalede kullanılan anlatım biçimi birbirinden farklıdır.
Bir olay anlatımı ile, düşünce anlatımı aynı yöntemle olmaz. Düşünce yazılarında ve resmi mektuplarda anlatım daha ciddi; özel mektuplarda, anılarda daha içten; olay yazılarında sürükleyici, heyecan doludur.
Öyküleyici Anlatım / Anlatım Biçimleri
Tarih: 21 Ekim 2011 | Bölüm: Anlatım Biçimleri | Yorumlar: 25 Yorum var.
Bu anlatımda amaç;olayı okuyucunun gözü önünde canlandırmak,anlatmak istenileni bir olay içerisinde vermektir. Öyküleyici anlatımda olaylar oluş haline uygun olarak bir dizi halinde verilirse birbirine bağlanır.Öyküleme, tasarlanan ya da yaşanan bir olayın anlatımıdır.Roman, hikaye ve masalların anlatımı öyküleyici anlatım biçimindedir.
Belli bir zaman diliminde gelişen olayların anlatıldığı durumlarda başvurulan anlatım biçimidir. Olayın olmadığı yerde öyküleme olmaz. Anlatım yönüyle betimlemeye benzer; ancak betimlemelerde yazarın izlenimleri söz konusu olduğu halde, öykülemede olayın aktarımı, durumların değişmesi, zaman süreci söz konusudur.
Konuyu, yani anlatılanı eylem içinde verme ve gösterme biçimidir. Nasıl bir eylemin bir ortaya çıkış, bir gelişim, bir de sona eriş durumu varsa öyküleyici anlatımda da öyle bir akış görülür. Bir durumdan bir duruma geçme, bir aşamadan bir aşamaya dönüşme bu tür anlatımın belirleyici özelliklerindendir. Bu özelliğinden ötürü okuyucu eylem içinde yaşar, sürekli bir devinim içinde bulur kendini. Çünkü belirli zaman dilimi içinde olay ve olgular ya birbirinin uzantısı olarak ya da geriye ve ileriye sıçrayışlar yapılarak verilir. Ancak bu olay ve olgular dizisi birbirine bağlantılı anlamlı bir bütün oluşturur. Bunun yanı sıra şu iki soru anlatımın dokusuna egemen olur; “Ne oldu?”, “Nasıl oldu?” Bundan dolayı bir olayı okuyucunun gözü önünde canlandırmak, varlıkların başından geçenleri aktarma amacı güdüldüğü zaman öyküleyici anlatıma başvurulur. Bu anlatımda okuyucuyu olay içinde yaşatmak amaçlanır.
Betimleyici Anlatım / Anlatım Biçimleri
Tarih: 21 Ekim 2011 | Bölüm: Anlatım Biçimleri | Yorumlar: 22 Yorum var.
Betimleme en yalın biçimiyle sözcüklerle resim çizme işidir. Varlıkların niteliklerini,bu varlıkların duyularımız üzerinde uyandırdıkları izlenimleri belirtmektir.Betimleme nesnelerin, varlıkların, belirgin özelliklerini tanıtıp göz önünde canlandırmaktır. Bu anlatımda okuyucunun çeşitli duyularına seslenilerek anlatılan varlıkla ilgili izlenim kazanılması amaçlanır. Bu amacın gerçekleşmesi için titiz bir gözlem gerekir. Gözlem sırasında ayırt edici özelliklerin anlatılmasına özen gösterilir.
Yazarın, gördüklerini okuyucunun gözünde canlanacak biçimde anlatmasıyla oluşan bir anlatım biçimidir. Betimlemede asıl olan görselliktir. Bu nedenle gözle algılanan renk ve biçim ayrıntılarına büyük yer verilir.
Betimleme, yalın bir söyleşiyle sözcüklerle resim çizme sanatıdır. Görme, işitme, tatma, dokunma, koklama… gibi duyu organlarımız aracılığıyla varlıkların belirleyici niteliklerini algılama, bu nitelikleri belirterek onları görünür kılmadır. Betimleme, varlıkların kendilerine özgü niteliklerini sözcüklerle anlatma işidir. Varlıkların, eşyaların ve olayların en belirgin özellikleriyle tanıtılıp, göz önünde canlandırılmasına yönelik bir anlatım yoludur. Betimleme, bir bakıma varlıkların, nesnelerin ve olayların sözcüklerle resmini çizmektir. Bu anlatım okuyucuların duygularına, hayal gücüne seslenir; yani yazar dış dünya ile, varlıklarla ilgili izlenimlerini okurlara da aktarmak ister. Bunun için de bilinçli, titiz bir gözlem yoluyla ayrıntı seçer. Seçtiği ayrıntıları imge (hayal) oluşturacak biçimde düzenler.