Gençliğin Ata’ya Cevabı
Tarih: 17 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 6 Yorum var.
EY BÜYÜK ATA!
Varlığımızın en mukaddes temeli olan, Türk istiklalinin ve Türk Cumhuriyetinin ebedi bekçileriyiz. Bu karar, sarsılmaz irademizin değişmez ifadesidir.
İstikbalde, hiçbir kuvvet yolumuzdan döndüremeyecektir. Bizler, bütün hızımızı senden, milli tarihimizden ve ruhumuzdaki sönmez insan ateşinden alıyoruz. Senin kurduğun temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her hamle şuurludur.
En kıymetli emanetin olan Türk istiklal ve Cumhuriyeti, mevcudiyetimizin esası olarak, eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde ilelebet yaşayacak ve nesilden nesile devredilecek.
Bu mukaddes emanete yönelen dâhili ve harici bütün tecavüzler, iman dolu göğsümüze çarparak parçalanacaktır.
İstiklal ve Cumhuriyetimize kastedecek düşmanlar en modern silahlarla mücehhez olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, milli şuurumuzu ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaklardır.
Rusya’nın Din Düşmanlığı ve Türkleri Bölme Çabası
Tarih: 16 Temmuz 2013 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Sovyet yöneticilerin gözünde bilim ve din, Marksizm-Leninizm ve dini ideolojiler uzlaştırılamaz nitelikteydiler. Bu nedenden ötürü, tüm dinler; Hıristiyanlık, Yahudilik, İslam ve diğer dinler katı bir biçimde kontrol edilmiş ve baskı altında tutulmuştur. Sovyet yöneticiler, İslam’a karşı başlattıkları kampanyada iki türde tartışmaya başvurmuşlardır.
İlki tüm dinler için geçerlidir; Marksizm’e göre, din “halkın afyonudur”, bir tepki ve bilimsel olmayan ideolojidir. Fakat İslam Sovyet yetkililerinin asıl iftira hedefi olmuştur. Orta Asya Cumhuriyetlerinin ve Azerbaycan halklarının çoğunluğunun Müslüman olmaları Komünist ideoloji ve SSCB’nin bütünlüğü açısından bir tehdit olarak değerlendirilmekteydi. Geçmişte Rusları boyunduruk altına alan Altın Ordu örneği bu korkuları haklı kılmaktaydı. Komünist yetkililer, İslam’ın etkilerini ortadan kaldırmak amacıyla İslam’a karşı bazı suçlamalarda bulunmuşlardır.
Örneğin İslam ilkel ve fantastik bir din olarak sunulmuş, Hıristiyan, Yahudi ve Pagan öğretilerinin düzensiz bir karışımı ve Mekke’nin feodal ticari sınıflarının bir üyesince kurulmuş bir din olarak gösterilmiştir. Müslüman halka “İslam’ın asırlar boyunca tüm emperyalistlerin, başta Arapların, Perslilerin, Afganların, Türklerin ve şimdi de İngilizlerin ve Amerikalıların hizmetinde” olduğu öğretilmiştir.
Atatürk İlkeleri
Tarih: 2 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 3 Yorum var.
Atatürk ilkeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve fikir önderi M. Kemal Atatürk‘ün düşünce dünyasını özetleyen ve aşağıda kısaca açıklaması bulunan önemli altı ilkeyi kapsamaktadır. Bu ilkeler, bugün de çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim anlayışını ve devlet algısını oluşturmaktadır. Atatürk inkılâplarının tam olarak anlaşılabilmesi ve bilinmesi altı ilkenin incelenmesi ve değerlendirilmesi ile mümkündür. Altı ilkenin kabulü ile çağdaşlaşmaya yönelik adımların en önemlisi atılmıştır. Altı ilke çok cepheli, zengin, ilerici, çağı yakalayabilecek ve çağın gereksinmelerine cevap verebilecek nitelikteki unsurları bünyesinde toplaması bakımından büyük öneme sahiptir.
Altı ilkenin tarihi seyri aşamalı olmuştur. Kronolojik sıraya göre milliyetçilik birinci aşamada görülmektedir. Bunun arkasından halkçılık ve inkılapçılık gelir. Bunları Cumhuriyetçilik,laiklik ve devletçilik izler. 1928’de Teşkilât-ı Esâsiye’ye (Anayasa) altı ilkeden biri olan laiklik girmiştir. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın üçüncü büyük kongresi 10 Mayıs 1931’de başlamış,18 Mayıs 1931’de sonuçlanmıştı.
Fırkanın toplandığı tarihlerde, 17 Mayıs 1931’de, Fırkanın yeni programının üçüncü maddesi “Devletin esas teşkilâtı: Türkiye milliyetçi,halkçı, devletçi, lâik ve inkılapçı bir cumhuriyettir.” şeklinde düzenlenmişti. Bu hususlar 5 Şubat 1937’de Anayasanın hükümleri içersine sokulmuş olup, halen devam etmektedir. Kronolojik sıraya göre bu ilkeleri incelemekte yarar vardır.
Atatürk İlkeleri Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar
Tarih: 2 Temmuz 2013 | Bölüm: Atatürk | Yorumlar: 35 Yorum var.
Atatürk inkılapları, ilkeler doğrultusunda yapılmıştır. Çünkü Atatürk ilke ve inkılapları bir bütündür, birbirleriyle iç içedir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş ve gelişmiş bir ülke olarak batılı devletler karşısında durabilmesi, 20. yüzyılda bir Türk medeniyeti ortaya çıkarılması adına Ulu Önder’imiz M. Kemal Atatürk tarafından yapılan belli başlı inkılaplar, devlet yönetiminin ve ahlâkının esasını oluşturan altı ilke ile bağlantılıdır. Aşağıdaki kavram haritasında, inkılapların bağlantılı oldukları ilkeler gösterilmiştir. Görsele dokunarak tam ekranda görüntüleyebilirsiniz.
“Devletçilik” İlkesi Doğrultusunda Yapılan İnkılaplar
Devletçilik, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma için, yapılması gereken işlerin derhal yapılması demektir. Atatürk tarafından uygulamaya konulan bir ekonomi politikasıdır. Devlet özel sektörün gerçekleştirdiği başarılı atılımları desteklediği ve teşvik ettiği gibi, başarının yakalanması gereken alanlarla ilgili çalışmalarına daha fazla ağırlık vererek, kalkınmayı topyekün gerçekleştirmeyi amaçlar. Ekonomik kalkınma, yatırım, üretim, kalkınma planı, sermaye, gibi kavramlar devletçilik ilkesi ile ilgilidir. Devleçilik ilkesi kalkınmanın temel ilkelerinden birisidir.
Devletçilik ilkesi doğrultusunda yapılan belli başlı inkılaplar şöyledir:
– Birinci ve ikinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarının hazırlanması ve uygulamaya konulması
– Etibankın kurulması
– Denizbankın kurulması
– Sümerbankın kurulması
– Milli Koruma Kanununun çıkarılması
– Özel girişimcilere ait kurumların millileştirilmesi