Seyf-i Serayi
Adından onun Altınordu’nun merkezi Saray şehrinden olduğu anlaşılmaktadır. Seyf-i Serâyî, hayatının ilk devresini Harezm’de geçirdi. Kültür ve sanat terbiyesini bu çevreden aldı. Sonra Altınordu ve Kıpçak bölgelerinde bulundu. Daha sonra Mısır’a giderek bize bıraktığı kıymetli eserlerini Memlûk sahasında yazdı.
En mühim eseri olan. Gülistan Tercümesi‘ni Mısır’da 1391 yılında tamamlamıştır. Seyf-i Serâyî bu tercümesinde Giilistân’m aslına pek bağlı kalmamıştır. Gülistan’dakı mensur hikâyelerin tercümeleri bir dereceye kadar aslına uygun ise de, manzum parçalar oldukça serbesttir. Ayrıca tercüme edilmeyerek atlanılan bölümler de vardır. Bu tercümede yer yer Seyf-i Serâyî’nin kendi şiirleri de bulunmaktadır. Gülistân’m mensur hikâyeleri, Seyf-i Serâyî tarafından devrin en güzel nesir diliyle Türkçe’ye çevrilmiştir.
Eserde beyit, kıt’a, mesnevî, rubaî gibi manzum parçalarda; Farsça metnin Türkçe’ye kazandırılmasında daha yaratıcı bir üslûp kullanmıştır. Bu eser, özellikle kelime hazinesi ve gramer özellikleri yönünden Türk dili için önemli bir kaynaktır. Eserin Leiden Üniv. Kütüphanesi’nde (nr. 1553) bulunan tek nüshasının tıpkıbasımı bir önsözle birlikte Feridun Nafiz Uzluk tarafından neşredilmiştir (Seyfı Serâyî. Gülistan Tercümesi, (Feridun Nafiz Uzluk’un Önsözü ile|. Ankara 1954). A. Fehmi Karamanlıoğlu, bu nüshanın tenkitli metniyle dizinini 1967 yılında doçentlik tezi olarak hazırlamıştır.
Bu çalışma daha sonra tıpkıbasımıyla birlikte yayımlanmıştır (Seyf-i Serayı, Gülistan Tercümesi [Kitâbu Gülistan bi’t-türk], Ankara 1989). Eser ayrıca A. Bodrogligeti (Afourteenth century Turkic translation ofSa’di’s Gülistan [Sayf-ı Sarayi’s Gülistan bi’t-Türkî], Budapest 1969) ve Emir Nadjib tarafından da 1975 yılında Alma-Ata’da iki cilt hâlinde yayımlanmıştır.
Onun edebî kişiliği hakkında Gülistan Tercümesi yeterli ipuçları vermekte, özellikle bu eserin tercüme-telif arası, yer yer adapte niteliğindeki özelliği Serâ-yî’nin kuvvetli sanatkârlığını ortaya koymaktadır. Onun İran edebiyatının bütün inceliklerini çok iyi bildiği, kaside, gazel, mesnevî, rubaî gibi yaygın şiir türlerini aynı kuvvette kullanabildiği, yalnızca KıpçakTürkçesine değil, aynı zamanda diğer bazı Türk şivelerine de hâkim olduğu onlara yazdığı nazireler ile anlaşılmaktadır.
Harizmî’nin gazeline nazîre olarak İskenderiye emîri adına küçük bir kaside söylemiştir ki; mecazlarının zenginliği, lisanının güzelliği, nazmının akıcılığı bakımından, Berke gibi çağdaşlarının basit ve kıymetsiz eserleriyle kıyas bile edilemez. Yine Serâyî’nin ya İran şiirinden adepte ettiği, yahut aynı asrın Azerî şairi Hasanoğlu’na söylediği bir gazel naziresi, gerek söylenişindeki ustalık ve tabiîlik bakımından; gerekse Türk klâsik şiirinin Mısır coğrafyasındaki hayatını yansıtmak ve bilhassa asrın Türk edebiyatları arasındaki ilişkileri göstermesi bakımından önemlidir.
|» “Kim Kimdir?“ sayfasına dön! «|
BENZER KONULAR
Yorum Yaz! | Görüş Bildir!
- Yazının Bağlantısı: Seyf-i Serayi
- Yazının Bölümü: S
- Diğer kaynaklarda arayın:
- Etiketler: Biyografi, Biyografiler, Divanı Hikmet, Divanı Hikmet Hakkında Bilgi, Hayatı, Kim Kimdir?, Kimdir, Şairlerin Biyografileri, Sanatçıların Biyografileri, Seyf-i Serayi, Seyf-i Serayi Biyografi, Seyf-i Serayi Divanı Hikmet, Seyf-i Serayi Eserleri, Seyf-i Serayi Hayatı, Seyf-i Serayi Kimdir, Seyf-i Serayi Yaşamı, Ünlülerin Biyografileri, Yaşam Öyküsü, Yazarların Biyografileri
- Rastgele 10 Yazı:
- Makale Nedir? – Tanımı ve Özellikleri
- Kültürün Özellikleri Nelerdir?
- Matematik
Performans – Proje Ödevi Konuları - Halk Edebiyatı
- Büyük Taarruz ve M. Kemal Atatürk
- 50 Yıl Sonra Hüseyin Namık Orkun
- Sevgililer Günü Sözleri / 2 – (Güzel Sözler)
- İstiklal Marşının İlk ve Son Hâli
- Uyak (Kafiye) ve Ölçü (Vezin)
- Natüralizm / Doğalcılık