Türk Kağanlığının Kuruluşu
Tarih: 14 Ağustos 2012 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Altıncı yüzyılın ortalarında Altaylarda (Güney Sibirya ve Kuzey Moğolistan), göçebe bir devlet olan Türk Kağanlığı kuruldu (551-744). Bu devlet daha sonra Orta Asya’da önemli roller oynayacaktır. Kaynaklarda “Türk” isminden ilk defa 542 yılında bahsedilmiştir. Yazılı kaynaklar bu kelimeyi farklı şekillerde adlandırmışlardır: Çince kaynaklarda “tutszue” şeklinde, İran el yazmalarında “Türk”, günümüze kadar gelen yazıtlarında ise, “tyurk” şeklinde geçmektedir.
“Türk” (güçlü, sarsılmaz, kuvvetli) ismi esas olarak, etnik değil, sosyal bir anlama sahiptir. Sadece Mongoloid Aşin boyunun asil ve askeri aristokrasisinin temsilcileri ve yeni devletin çekirdeğini oluşturan alt akraba boyları bu şekilde adlandırılabilir. Daha sonraları boyların daha fazla genişleyen birimleri ve onların alt boyları Türk olarak adlandırılmıştır. Eski Aşin ismi yönetimdeki ailenin hanedan ismi haline gelmiştir.
Türk boyu hakkındaki ilk bilgi, Çin hanedan tarih yazıtları Chtzoy shu, Bey tsi shu, Sui shu, Bey shi’de görülür. Türklerin sözlü bilgilerine göre yazılmış iki soy efsanesi, tarihle bir oranda ilişkili olarak bahsedilir. Birinci efsaneye göre, büyük bir bataklığın kenarında yaşayan Türklerin ataları (Bey shi ve Sui shu’ya göre “Batı Denizi”nin sağ kıyısında) komşu boyların savaşçıları tarafından bozguna uğratılmış, sadece on yaşında bir çocuk dişi kurt tarafından kurtarılmak suretiyle hayatta kalabilmiştir.
Asya Irklarının Ortaya Çıkışı ve Yayılmaları
Tarih: 18 Mayıs 2012 | Bölüm: Tarih ve Kültür | Yorumlar: 1 Yorum var.
Altay Dağları ile Sayan dağlarının güneybatı kısımları, Taş Devri’nin ilk çağlarından itibaren brakisefal beyaz bir ırk tarafından iskân ediliyordu. Bu ırk, bir yandan Tanrı Dağları bölgesine yayılırken; diğer yandan da bugünkü Kazakistan içlerine doğru sızmıştı. Güney Sibirya, henüz bütün özellikleri ile iyice belirmiş yerli bir halka sahip değildi.
Daha sonraları Güney Sibirya’da, beyaz bir ırkla; mongoloid ırkların karışımından yeni bir ırk doğmakta idi. Uzun bir süre devam eden ırkların bu karışımı, M.Ö. 3. binde ve 2. binin başlarında, Güney Sibirya halkını mongoloid bir hale sokmuştu. Batı Türkistan ve Pamir bölgelerinde ise Akdeniz ırkına benzer dolikosefal bir ırk bulunuyordu.
Altay, Yukarı Yenisey ve Tarım Havzası’nda M.Ö. 3000’den önce Mezolitik kültürler mevcuttur. Daha sonra Neolitik taş alet tekniği görülür, fakat bu devrin belli başlı karakteri olan ziraat çok az veya hiç yoktur. Ormanlık bölgelerde Mongoloidler, bozkırlarda ise beyaz ırk yaşamaktadır. Tibet yaylasının yaşanabilir bölgelerinde ise yine Mongoloidler görülmektedir.
M.Ö. 2. binin başlarında da Altay Dağları’ndaki kavimlerin ırk saflıklarını hâlâ muhafaza ettiklerini antropolojik tetkiklerden anlamaktayız. Güney Sibirya’da ise Mongoloid ırklar hâkim bir durumda idiler. Fakat, 2. binin başlarında birdenbire bu Mongoloidlerin kovulduğunu ve yerlerine batıdan gelen bir kavmin yerleştiğini görüyoruz. Bu yeni akının Altaylar’dan gelmiş olması da muhtemel gözükmektedir.
Göktürk (Orhun) Alfabesi
Tarih: 2 Ekim 2011 | Bölüm: Alfabeler | Yorumlar: 10 Yorum var.
Türklerin siyasal varlık olarak tarih sahnesine çıkmaları, Milattan önceki yüzyıllara, Hiung-nu’lar dönemine kadar geriye gitmektedir. Hunlar döneminde yazının kullanıldığına ilişkin bazı kayıtlar olmakla birlikte, bu yazının niteliği hakkında açık bilgilere sahip değiliz. Bu yüzden Türklerin kullandıkları kesin olarak bilinen ilk alfabe Göktürkler döneminde yaygınlık kazanan Göktürk alfabesidir. Son yıllarda Issık-Göl yakınındaki bir kurganda bulunan iki satırdan oluşan yazı, Göktürk alfabesi karaterinde olup, M.Ö. V.-IV. yüzyıllara tarihlenmektedir. Bu yüzden de Göktürklere bağlanan ilk Türk yazısının Göktürk Kağanlığı`nın kuruluşundan yüzyıllarca önce bulunduğunu kabul etmek gerekmektedir.
İlk Türk alfabesinden günümüze kalan en büyük kalınıtılar Göktürkler döneminde dikilen yazıtlarda karşımıza çıkmaktadır. Çözülüp değerlendirilmeleri ancak XIX. yüzyıl sonunda mümkün olmuştur. Bunlardan ilk bulunanları Yenisey Irmağı boyundaki yazıtlar olmuştu. 1889’da da Orhon yazıtları diye anılan iki büyük yazıt daha ortaya çıkarılmıştı. Öteki yazıtlardan farklı olarak bunların arka yüzlerinde Çince metinler de vardı. Yani Ankara`daki Augustus Tapınağı’nda olduğu gibi iki ayrı dilde yazılmışlardı. Danimarkalı Türkolog Wilhelm Thomsen, 1893`te bu yazıtları çözmüş, böylece bunların Kültigin ve Bilge Kağan tarafından diktirildikleri, yazının Türklere özgü bir alfabe, dilin de eski Türkçe olduğu meydana çıkarılmıştı.
Göktürk alfabesi, Göktürkler döneminden -yani 7. yüzyıldan- başlayarak Karahanlı dönemine kadar kullanılmıştır. Yaklaşık 5 yüzyıl boyunca yazı dili olarak kullanılan Göktürk alfabesinin en güzel örnekleri Orhun Yazıtları’dır. Kağıt üzerinde bu alfabenin kullanıldığı en güzel örnek ise, Irk Bitig adlı eserdir. Göktürk alfabesi Göktürk ve Uygur devletleri döneminde kullanılmış, sonra yerini Uygur alfabesine bırakmıştır.
Göktürkler – Göktürk Devleti Tarihi
Tarih: 19 Temmuz 2011 | Bölüm: Göktürkler, Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: 49 Yorum var.
1. Göktürk Kağanlığı
Tarihte “Türk” adını resmî devlet adı olarak ilk defa kullanan Köktürklerdir. Köktürklerin ortaya çıkışı 542’li yıllardadır. Çin kaynaklarındaki bilgilere göre Köktürkler’in lideri Bumın Kağan (Çince kaynaklarda Tu-mın veya T’u-men)’dir. Bumın Kağan’ın siyasi bir güç olarak ortaya çıkışından birkaç yıl sonra Çin ile resmî ilişkilere girdiği anlaşılmaktadır, ancak o yıllarda Köktürkler, Avarlar (Juan-juanlar)’a bağımlıdır. Bumın Kağan, Çin Seddi’nin kuzeyinde ipek ticaretiyle meşgulken bir yandan da Avarlar’a karşı başlatılan Tölis isyanını bastırır. Bu başarının getirisi, en az elli bin kişilik bir kuvvetin kendisine bağlanması olmuştur.
Bumın Kağan, 552 yılında Avarlar üezrine baskın yapar ve onları mağlup eder. Bumın Kağan’ın kazandığı bu zaferden sonra Köktürk Kağanlığı tam olarak bağımsızlığına kavuşmuş olur. Yeni kurulan devletin batı kısımlarının idaresi, Bumın tarafından kardeşi İstemi’ye verilir. Bumın’ın ölümünden sonra yerine sadece birkaç ay hükümdarlık yapan oğlu Kara Kağan geçer. Kara Kağan’ın hastalıktan ölmesi üzerine Köktürk tahtına, vasiyeti gereği kardeşi Mukan Kağan (553-572) oturur.
Bumın Kağan’ın kardeşi İstemi ise 576 yılına kadar merkeze bağlı olarak “yabgu” ünvanı ile devletin batı kısmını idare eder. İstemi’nin bütün faaliyetleri doğudaki kağanlık adına olur. Bu bize, Türk devletlerinin baştan beri yönetim olarak ikiye bölündüğünü göstermektedir. Merkezleşen doğu kısmının batı kısımna karşı üstünlüğü vardı. Doğuyu Bumın‘ın oğlu Mukan, batıyı ise Bumın’ın kardeşi İstemi (552-576) yirmi yıldan fazla süre yönetir.