Türk İçkisi: “Kımız”
Tarih: 16 Eylül 2011 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Türk’ün tarihsel içkisi kımız’dır. Batı Türklerinde çoktan unutulmuş bir içkidir kımız. Kısrak sütünden yapılır. Ekşi ayranı anımsatır. Ne ki kımızı bugünkü anlamda alkollü içki saymak olanaksızdır. Gerçi mayalanma sonucu içinde çok az oranda alkol bulunur. Ama kımız daha çok yoğurt, ayran etkisinde bir içecektir. Büyük olasılıkla, kımız at sırtında uzun yolculuklarda ortaya çıkmış bir içecektir.
Türklerde yemeğin yanında içilen bir içkidir kımız.
Kımız, Türklerin ulusal içkisidir. Kısrak sütünden yapılır. Kımız besin olarak da, içecek olarak da Türk‘e atadan kalmış bir ilaçtır. Bir ilaçtır; çünkü bir çok derde iyi gelmektedir. Kazak kimyacısı Aydar Akınoğlu’nun deyişiyle kımızın yararlarını ve niteliklerini “birkaç makale yada kitapta anlatmak kolay değildir”. Kımızın kullanımı hakkındaki bilgiler çok eskilere, Hun Türklerine değin dayanır. Tarihi kayıtlara göre Asya Büyük Hun Devleti çağında Türkler kımız içerlerdi. Yine tarih kayıtları, Avrupa Hunları ile Gök Türklerin de kımız ürettiklerini belirtmektedir. Sözcük ilk Kaşgarlı Mahmut’ta geçer. Yazar “ekşimiş kısrak sütü” olarak tanımlar. Divanda bu konuda şu bilgiler verilir:
Kısrak sütünün ekşitilmesi, maya ile yapılır. Türkler peynir mayasında olduğu gibi, kımız mayasına da “kor” derler. “Kor“, olmuş kımızdan, kabın dibinde kalmış, yoğun kımız artığıdır. Bu ermiş kımız artığının üzerine kısrak sütü dökülerek süt ekşitilir, daha doğrusu fermente edilir. Ancak, maya çalınan kısrak sütü hemen kımız olmaz, erimesi için tulumlara konularak bekletilmesi ve zaman zaman tulumun yayık yayar gibi sallanması gerekir.
Türk Şölenlerinde Kımız
Tarih: 16 Eylül 2011 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Hun Törenleri
Bozkır insanının zevk ve eğlenceye, içkiye ve aşka düşkünlüğü en eski belgelerde bile belirtilir. Hun törenlerinde bol bol içki içilir, şarkı söylenir, dans edilir. Batı Hunların yaşamında da içkinin izlerini buluruz. Priskos, Attila’nın sarayından bize sıcak görüntüler yansıtır. İstanbul’dan Attila katına elçi atanan Priskos’un yazdığı asıl kaynak bize ulaşmamıştır. Ama ona dayanarak verilen bilgiler önemlidir. Priskos, Attila’nın kendilerini yemeğe çağırışını şöyle betimler:
Batı Roma elçisi ile birlikte yemek çağrısına gittik. Tam kapının eşiğinde Attila ile karşı karşıya durduk. Oturmadan önce, Attila’ya selam vermek üzere gelenek olduğu biçimde, sakiler elimize kadeh verdiler. Verileni içtikten sonra, yemek sırasında oturmamız gereken oturaklara gittik. Oturak her iki yandan da duvarın yanındaydı. Ortadaki kerevette Attila oturuyordu. Yemekte en saygıdeğer yer Attila’nın sağ yanıydı. İkinci önemli yer sol yanıydı. Biz buraya oturduk. Üstümüzde Berik adlı bir Hun beyi oturuyordu. Attila’nın başveziri Onege Han’ın sağ yanına oturmuştu. Karşısında Attila’nın iki oğlu yer almıştı. En büyük oğlu Attila’nın kerevetinde, belli bir uzaklıkta duruyordu. Babasına olan saygıdan gözlerini önüne eğmişti. Herkes yerine oturur oturmaz, sakiler Attila’ya bir kadeh şarap getirdi. Attila sıra ile ilk adamın şerefine içti. Şerefine içilen kimse, saygıdan ayağa kalktı. İçip kadehi iade edinceye dek yerine oturmadı. Daha sonra Attila oturur durumda, orada bulunanlar onun şerefine içmeye başladılar. Bundan sonra yemek yenebilirdi.
Bozkırda sarhoşluğun büyük sorunlara neden olduğu, yasal yaptırımlardan anlaşılıyor. Bu yüzden Büyük Cengiz yasasında, içkiyi kaldırmanın olanaksızlığı görülür. Yasaklama yerine sınırlandırmaya gidilir. Yasa şöyledir:
İçkiyi bırakmayan, ayda üç kez sarhoş olabilir. Bunu aşarsa suçludur. Ayda iki kere sarhoş olmak iyidir, bir kez ise daha övgüye değer. Ama hiç sarhoş olmamak! Bundan daha iyi ne olabilir? Böyle bir kimse nerede bulunabilir? Eğer gene de böyle birisi bulunursa o her tür saygıya değer.
Türk İçki Sözleri
Tarih: 16 Eylül 2011 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Kımızdan ya da kımızı anımsatan içkiden ilk söz eden, Homeros. İlyada’da Türkçeye “kısrak sağan” diye çevirebileceğimiz bir içkiden söz ediyor. Heredot da aynı içkiye değiniyor. Çinli ünlü tarihçi Sıma Çyen kımızı Hunların içkisi olarak anıyor. Çinli tarihçi Hyung-Nulann Tarihi adlı yapıtında Hunlardan şöyle söz ediyor:
Çin’in kuzey kıyılarında kısrak beslerler. Bunlara binmezler, sütünden “Chuglo” denen bir tür içki yapıp içerler.
Batı Hunlardan kalan otuz-kırk sözcük arasında bir de içki adı var. Bu sözcük kimos’tur. Bal rakısı olarak tanımlanır. Ve sözcüğün kımız sözünün karşılığı olduğu varsayılır Ne ki bu sav kesin değildir. Nedeni şu; bal rakısı Hunlardan önce de Avrupa’da kullanılır.
Ne ki, bal rakısını anımsatan bir içki ile Divanda, karşılaşırız. Kaşgarh Mahmut, kumlak başlığında şu bilgileri verir:
Kıpçak illerinde yetişir, yaprağı fasulye yaprağına benzer, sarmaşık gibi bir ot. Balla karıştırılarak şarap yapılır. Bu ot denizde bulunan gemiye alınacak olursa fırtına kopar, dalgalar çıkar, gemi sallanır, içindekiler batacak gibi olur.
Kımızın Yararları – Tedavi Özelliği
Tarih: 16 Eylül 2011 | Bölüm: Türk Tarihi - Kültürü | Yorumlar: Yorum yok.
Kımızın yararlı ve şifalı bir içecek olduğu çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Bir Rus yazarı olan S.T. Aksakov, Orınburg yöresinin göçebe halkları üzerine şu bilgileri verir:
Her yıl, kışın korkunç soğuğunda, boralarında eziyet çekerek yaşayan kişileri görerek umutsuzlanmamak mümkün değil. Ancak, iki üç ay sonra aynı insanları yeniden görürseniz, yüzleri al al kana dolmuş, şişmanlamış olarak bulursunuz. Onları tanıyamazsınız. Çünkü bu sıralarda onlar bol bol kımız içerler. Beşikteki çocuktan doksanındaki kocaya değin herkesin sevdiği içecek olan kımızla yeniden buluşmuşlardır. Bunu gözünle gördüğünde, kımızın bulunmaz bir besin ve çok etkili bir ilaç olmasına hayran kalırsın.
Kımızın yararları üzerine olan sözleri yalnızca Türk boylarından ve Türkler arasında bulunmuş yazar ve gezginlerden değil, bilginlerden, doktorlardan, kimyacılardan da duymak mümkündür. Hatta, 1858′de Rusya’da N. V. Postnıkov adlı bir kimyacının girişimi ile Samarra kentinde kımız kullanarak hastaları iyileştiren bir hastane açılmıştır. İngiltere ve Kaliforniya’da da kımızla tedavi yapan kurumlar vardır.
Kımız yalnızca verem için değil, mide hastalıkları, kansızlık ve başka hastalıklar için de yararlıdır. Halsizliği giderir, güç verir. Hastalıktan ötürü güçten düşenlere de iyi gelir. Kımızı ilaç olarak kullananların her gün 0,5 – 2 litre içmeleri önerilir. Kımızı yemek aralarında içmek daha doğru olur. Yada yemekten 1,5 – 2 saat önce içmeyi âdet edinmek uygundur. Her içildiğinde, vücudun gereksinmesine göre bir iki bardak, kimi kez de üç bardak içilmesi iyi olur. Araştırmalar, hastanın bir iki bardak kımız içtikten sonra iştahının açıldığını göstermiştir.