İpek Yolunun Hikayesi
Tarih: 28 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: Yorum yok.
Büyük İpek Yolu tarihinin üçüncü devresi, VIII-XIII. yy. başına, yani, Arap fetihlerinden ve Ön Asya, İran, Kafkasya, kısmen Doğu Avrupa, Afganistan, Kuzey Hindistan, Orta ve kısmen Merkezî Asya’nın (Doğu Türkistan) İslamlaşmasından Moğol istilalarının Avrasya’nın hatırı sayılır topraklarındaki korkunç yangın yerlerine kadar olan zamana tekabül etmektedir.
Aşağıda İpek Yolu’nun tarihi hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Bu yazıda anlatılanların özeti niteliğindeki kısa yazımızı okumak için “buraya” dokunabilirsiniz.
Bu devir, “meskûn dünya”nın, önemli ölçüde günah çıkarma alâmetine göre: Batıda İspanya ve Mağrib’den (kuzeybatı Afrika) Doğuda Semireç’e (Yedisu) ve Ganj vadisine kadar ve Kuzeyde İdil Bulgarlarının ülkesinden Güneyde Hint Okyanusu’na kadar Eski Dünya’nın geniş bir mıntıkasını temelde Müslüman ülkeler; Batı, Orta ve Kuzey Avrupa’yı ise Katolik bölgeler oluşturuyorlardı; Balkanlar ve Doğu Avrupa’nın bir kısmı Ortodoks Bizans sahasına dâhildi; Çin’de Uzak Doğunun T’ang İmparatorluğu inkişaf devrini yaşıyordu.
VIII. yy.ın sonu-XIII. yy.ın başında daha önceki devirlerin ticaret ve münasebet yollarının yansıra, milletler arası ve içbölge yollarının önemi artmakta; mal olarak ise, sadece, cemiyetin üst düzeyindeki kişilerin lüks ve günlük eşyaları değil, hatta ondan ziyade, çok sayıda zanaat işleri ortaya çıkmaktadır. Ticaret ve münasebet, pratikte bütün Avrupa’yı ihata ederek ve Afrika’ya geçerek İslâm dünyası ülkeleri ve Kazakistan ve Güney Sibir bozkırları vasıtasıyla ve sadece Yakın Doğu ile Hindistan arasında değil aynı zamanda İdil Boyu, Eski Rusya ve diğer Doğu Avrupa bölgeleriyle gerçekleştirilmektedir.
Bu devir için hayalî ve gerçek, çok sayıda uzak seyahatler biliniyor. Mesela, 874 yıllarında, Arap tüccarı İbn Vahab’ın Nankin yolculuğu veya İngiltere Kralı Büyük Alfred’in emriyle Shernborn’lu Piskopos Sigelm tarafından Güney Hindistan’ın daha sonraki on yıl için ziyaret edilmesi; Vareg’lerin Don, İdil, Hazar boyunda gezileri ve onların IX-X. yy.larda Bağdad’da bulunmaları; İbn Fadlan tarafından tasvir edilen, 922 yılında Arap Halifesi elçilik heyetinin İdil Bulgar ülkesine seyahati; X. yy.da ve müteakip asırlarda Arap tüccarların Rusya’nın kuzeyine gezileri, Müslüman İspanya’dan (veya Kuzey Afrika) Arap-Yahudi tüccarı İbrahim ibn Yakub’un Almanya’ya, Baltık Denizi’ne kadar seyahati bu cümledendir; 973 yılı Paskalyasında İbn Yakub, İmparator Otton I’in sarayında yine görünüyor ve bu hükümdarla sohbet ediyordu.
İpek Yolunun Tarihçesi
Tarih: 28 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: Yorum yok.
Kağan, “bizzat Maniah’ı ve daha birkaç kişiyi, en iyi dileklerle ve kıymetli ipekten oluşan hediyelerle birlikte bir de mektup vermek zorunda oldukları Roma (Bizans) imparatoruna yolladı. Maniah mektubu aldı ve yola koyuldu. Uzun bir yol katetti, birçok ülkeden geçti… ve nihayet Bizans’a ulaştı, orada Saray’a buyur edildi…”. Maniah’ın, Iustinianus’un halefi Iustinus ile görüşmeleri başarılı geçti ve “böylece Türk halkı Romalılarla dost oldu.”
Aşağıda İpek Yolu’nun tarihi hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Bu yazıda anlatılanların özeti niteliğindeki kısa yazımızı okumak için “buraya” dokunabilirsiniz.
Sıra kendisine geldiğinde Iustinus, Kağan’a “doğu şehirlerinin strategos’u” olan Kilikyalı Zimarkhos başkanlığında bir heyet yolladı. “Zimarkhos ve yol arkadaşları birçok uzun günler devam eden yolculuktan sonra Soğdluların ülkesine vardılar. Atlardan inerek, oraya gelmiş olan ve ellerindeki demiri satmayı teklif eden Türkleri gördüler…”. Elçilik heyeti daha sonra daha da ileriye, Kağan’ın Altın tepe-Ektepe’deki (Altay) karargâhına yollandılar. Zimarkhos saygıyla karşılandı, hatta kendisine, 20 kişilik yoldaşlarıyla birlikte “Perslere karşı askerî seferde” Kağan’a refakat etmesi teklif edildi; o zaman “Roma elçilik heyetinin” geri kalan “üyelerinin (Harezm’deki) Kholiatların ülkesinde Zimarkhos’un dönmesini beklemeleri gerekiyordu.”
Kağan, seferden önce elçilik üyelerine armağanlar takdim etti; Zimarkhos’a ise “Kırgızlardan esir alınan bir kadını da hediye etti.” Kağan’ın karargâhında tekrar yapılan buluşmanın sonunda Zimarkhos yenice, “Romalılara temayül” teminatını ve Vatana dönmek için izin aldı. Maniah artık ölmüş olduğu için, elçi Tagma başkanlığındaki mütekabil Türk elçilik heyeti onunla birlikte Konstantinopolis’e yollandı. Menandros’un sözlerine göre, Türklere komşu olan kavimlere, Romalı elçilerin geldikleri ve onların Türk elçileriyle birlikte geri dönecekleri haberleri ulaştığında birçok idareci, Kağan’ın, “Roma İmparatorluğu’nu gezip görmek için kendi elçilerini onlarla birlikte yollamağa” izin vermesini rica ettiler. Rica edenler, Kağan’ın, elçilerle gitmek isteyen herkesin isteklerini karşılayamayacağı kadar çoktu. Sonuçta, Zimarkh ile birlikte Türk (daha muhtemel olarak Türk-Soğd) elçilik heyetinden başka sadece Harezm elçileri yollandı.
İpek Yolu’nun Uygarlıkları
Tarih: 27 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 5 Yorum var.
Daha İpek Yolu tarihinin başlangıç zamanında, İpek Yolu’nun geçtiği yollardan faydalanmanın ölçüsü hakkında, eski yazarların haberleri bile bazı tasavvurlar veriyor. Şöyleki, Çin yıllıkları, Han devrinde Çin’den Batıya “yabancı ülkelere” yılda “5-6 tane zaman zaman da 10’dan fazla elçilik heyeti” hediyelerle yollanıyordu; büyük grupların herbiri bir kaç yüz adamdan, küçüklerin herbiri ise yüzlerce adamdan meydana geliyordu.
İpek Yolu, Çin ile Avrupa’yı birbirine bağlayan bir dizi antik ticaret yoluna verilen addır. İpek Yolu M.Ö. 100 yılından M.S. 1500 yılına kadar gelişmiştir. Yollar doğu Çin ile Akdeniz arasında Orta Asya ve Orta Doğu’nun dağlık ve çöllük topraklarında yaklaşık 8050 km boyunca uzanmıştır.
İpek Yolunun Tarihi
Tarih: 27 Temmuz 2012 | Bölüm: İpek Yolu | Yorumlar: 4 Yorum var.
Büyük İpek Yolu’nun tarihi, Miladın ilk asrından, Eski ve Yeni Dünya arasındaki ticaretin denizler ve okyanuslar üzerinde hâkim olduğu Büyük Coğrafî Keşifler zamanına kadar 1500 yıldan fazla bir zamanı kaplamaktadır. Doğrudan kıtalar arası yol olarak Büyük İpek Yolu’nun bu terkibine uzun bir “erken yollar” dönemi takaddüm ediyordu; bunlar, daha çok, nadir minerallerin (obsidyen, nefrit v.s.) bölgeden bölgeye, bir kabileden veya halktan diğerine verildiği bir nevi dolaylı münasebetler “istikameti” idi.
Aşağıda İpek Yolu’nun tarihi hakkında ayrıntılı bilgiler bulunmaktadır. Bu yazıda anlatılanların özeti niteliğindeki kısa yazımızı okumak için “buraya” dokunabilirsiniz.
“Erken yollar”a, sınırlı sayıda ülkeleri birleştiren mahallî (global olmayan) yollarıda (mesela, Ahemenid Devleti’ndeki “Kral Yolu”, Mısır’dan Kızıl Deniz, İran Körfezi, Hindistan ve Seylan’a giden “Baharat Yolu”, Çin’den Doğu Türkistan ve Orta Asya’ya giden “Batı Yolu” böyle yollardır) eklemek mümkündür.
Eski Dünya’nın pratik olarak bütün (veya hemen hemen bütün) öncü ülkelerini ihata eden yollar sistemi ise, M.S.I. yy.da, Eski Çağ’ın güçlü imparatorluklarının kuvartet’i oluştuğunda ancak “Eski Dünya’nın imparatorluk devri” (bu zamanı tanınmış Sovyet Orta Asya araştırıcısı S.P. Tolstov bu şekilde isimlendiriyor) içerisine girebilirdi (girdi de).
Bu imparatorluklar: Akdeniz ve Avrupa’da, Britanya adalarına kadar Roma; Yakın ve Orta Doğu’da İran; Orta Asya’nın güneyinde, Afganistan’da, Hind-Pakistan yarımadasının kuzeyinde Kuşan Devleti; Uzak-Doğu’da ise Han İmparatorluğu olup bunlar, birbirleriyle sıkı, zaman zaman da karmaşık karşılıklı siyasî, ticarî ve kültürel ilişkilere girdiler. Zaten bildiğimiz gibi, M.S. I-IV. yy.daki bu devirde Büyük İpek Yolu, bütün dört eski imparatorluğu birleştirmiş ve Büyük Okyanus kıyılarından İspanya’daki Roma topraklarına kadar muhtelif ülke ve kültürlerin insanlarına, kendi aralarında doğrudan (“canlı”) münasebetlere girme imkânı vermiştir.
Daha önce söylediğimiz Kan Ying’in Fırat’a ulaşması ve Kırım’ın Çin dilini ve hiyeroglif yazısını bilen bir kişi tarafından ziyaret edilmesi hususuna benzer münasebetler türünden daha birçok delil eklemek de mümkündür: İspanya’da bulunduğu esnada İmparator Augustus’a “Hintlilerin ve İskitlerin elçilerinin”, “İskitlerin ve Sarmatlar’ın”, ayrıca “Hintlilerin, İskitlerin, Baktriyalıların” gelmesi; tahminen M.S. 50 ve 55 yılları arasında, Seylan’a arasıra uğrayan Romalılar ve Roma’ya giden Seylan elçilik heyetleri; M.S. 100 dolaylarında Romalıların Hindî Çin ülkesine girişleri; 166 ve 226 yıllarında Çin’deki hayalî Roma elçilik heyetleri ve, 248 yılında bu ülkede bulunan gerçek bir Roma diplomatik heyeti; ve, Güneydoğu Hindistan’ın Malabar sahilinde Arikamedu’da Roma mamullerinin bulunduğunun arkeologlar tarafından teyidi.
Mısır’daki Memfis’de ve Kızıl Deniz’deki Beyaz Liman’daki Hint toplulukları, ayrıca, İskenderiye’de Eski Dünya’nın muhtelif ülkelerinden gelenlerin bulunduğu hakkındaki haberleri de ekleyelim. Bu son hadiseye, daha önce zikredilen tanınmış orator Dionus Chrisostomos’un, M.S. aşağı yukarı 71-75 yıllarında İskenderiyelilere hitaben ve onun tarafından ifade edilen konuşmalar da şehadet etmektedir:
“İşte, etrafta oturan Hellenleri, İtalyalıları, yalnızca burnumuzun dibindeki Suriye, Lidya ve Kilikya’dan insanları değil, hatta uzak yerlerden gelmiş Etyopyalıları, Arapları; ayrıca Baktriyalıları, İskitleri, Persleri ve burada her defasında sizlerle birlikte bulunan birçok Hintliyi görüyorum.” Chrisostomos’un başka bir konuşmasından, o zaman İskenderiye’nin milletler arası ticaretin merkezi olduğu anlaşılıyor; sadece mallarını değiş-tokuş yapmak için değil, birbirleriyle tanışmak için de tüccarlar orada toplanıyorlardı.