İkinci Dönem Tanzimat Edebiyatı
Tarih: 19 Aralık 2011 | Bölüm: Tanzimat Edebiyatı | Yorumlar: 1 Yorum var.
1876-1896 yılları arasında ikinci dönemin tanınmış temsilcileri Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Sami Paşazade Sezai ve Nabizade Nazım’dır. İkinci dönem edebiyatçıların sanat anlayışları birincilerden farklıdır. İkinci dönemde sanat sanat içindir anlayışıyla eserler verilmiştir. Bunun sebebi bu devirde idarenin daha baskıcı davranmasıdır.
Bu dönemde batı edebiyatı örnekleri daha başarılı bir şekilde ortaya konmuştur. Dönemin sanatçıları devlet işleriyle, siyasetle, toplum meseleleriyle değil sadece sanatla ilgilenmişlerdir. Birinci dönem sanatçılarının toplumsal sorunlarla ilgilenmelerine karşın bu dönem sanatçıları kişisel konu ve temaları işlemişlerdir. Bu yüzden dilleri daha ağırdır. Dönemin romanlarında realizmin, şiirinde ise romantizmin etkisi vardır.
Dönemin Edebiyatçıları
Recaizade Mahmut Ekrem (1847-1914): Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, edebî bilgiler türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinde hüznü ve elemi işlemiştir. Ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, hüzünlü duygular, romantik güzellikler, solgun güller, kitap yaprakları arasında kurutulmuş çiçekler, küçük kuşlar onun şiirlerinin konuları arasındadır. Oğlu Nejad’ın ölümü; işli, üzüntülü şiirler yazmasında etkili olmuştur. Edebiyatta yenileşmeden yanadır. Muallim Naci ile aralarında bu konularda tartışmalar olmuştur.
Eserleri:
Nağme-i Seher: Şiir
Yadigâr-ı Şebab: Şiir
Pejmürde: Şiir
Zemzeme: Şiir. Önsüzünde edebiyat hakkındaki düşünceleri ve edebî eleştirileri vardır. (Bu esere Muallim Naci “Demdeme” ile karşılık vermiştir.)
Muhsin Bey: Hikâye
Şemsa: Hikâye
Araba Sevdasi: Roman. Realizmin etkisiyle yazilmiştir ve bati hayranligi yolunda düşülen garip durumları eleştirir.
Çok Bilen Çok Yanılır: Komedi
Afife Anjelik: Tiyatro
Vuslat: Tiyatro
Atala: Tiyatro
Talim-i Edebiyat: Edebî bilgiler içerir.
Halk Edebiyatının Genel Özellikleri
Tarih: 15 Aralık 2011 | Bölüm: Halk Edebiyatı | Yorumlar: 1 Yorum var.
Halk Edebiyatı, sözlü edebiyatın uzantısıdır. Halkın yarattığı sözlü eserlerden oluşur. Dil, biçim, konular, duyarlıklar bakımından halk kültürüne sıkı sıkıya bağlıdır. Türklerin Anadolu’ya geldikten sonra edebiyatları beş gruba ayrılmıştır. Arapça ve Farsçayı çok iyi bilen aydınların oluşturduğu “Yüksek Zümre Edebiyatı” ve İslam öncesinden gelen sözlü bir “Halk Edebiyatı“.
Anadolu’ya göç eden Türkler arasında aynı ayrım devam etti. Medrese eğitimi gören aydın kesim Arap ve Fars edebiyatlarının tesirini devam ettirirken, halk yine saz şairleri aracılığıyla halk edebiyatını devam ettirdi. Dolayısı ile Anadolu Türk Edebiyatı iki grupta incelenmektedir. Bu gruplardan biri Halk Edebiyatı ‘dır.
Oğuz Türkleri Anadolu’ya dilleriyle, gelenekleriyle, geleneksel halk edebiyatlarıyla gelmişlerdir. Ozan dedikleri saz şairleri, Anadolu’nun gittikçe Türkleşen bölgelerinde, gezici şair olarak sazlarıyla şiirler söylüyorlardı.
İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı
Tarih: 5 Aralık 2011 | Bölüm: İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı | Yorumlar: 1 Yorum var.
Türkçenin yaşı, eldeki en eski lengüistik ve filolojik örneklere dayandırılarak milattan önce 2500-3000 ve 3500 yıllarına kadar götürülebilmektedir. Ancak Türk dilinin bu kadar eski bir geçmişi olmasına rağmen, ilk yazılı metinleri bugünkü bilgilerimize göre VIII. yüzyılda Orhun Abideleri ile başlamaktadır. VI-II. yüzyıldan önceki dönem bugün için karanlık dönemdir. Araştırmacılar, VI. yüzyıldan geriye doğru milat yıllarına kadar olan döneme “Ana Türkçe” (Proto-Turkic), milattan önceki döneme “İlk Türkçe” (Pre-Turkic) adlarını vermişlerdir.
Bu devirlere ait hiçbir metin elimize geçmemiştir. Burada şunu belirtmekte fayda vardır: Medeniyet tarihimizin eskiliği göz önünde bulundurularak yazılı Türkçe metinlerin VIII. yüzyıldan çok önce başladığında şüphe yoktur. Eski Çin kaynaklarında Türk edebiyatının milattan önce ikinci asırda varlığını gösteren Türkçeden tercüme edilmiş bir şiir parçası mevcuttur. Bu da bize Türk edebiyatının köklerinin çok daha eski zamanlarda aranması gerektiğini göstermektedir.
Türk edebiyatının İslamiyet’ten önceki bölümünü “Sözlü Edebiyat” ve “Yazılı Edebiyat” olmak üzere iki ayrı bölümde incelemek mümkündür. Bu tasnife göre içeriğe ulaşabilmek için aşağıdaki bağlantıları kullanabilirsiniz:
1. Sözlü Edebiyat
2. Yazılı Edebiyat
Bugünkü bilgilere göre, Türklerin İslâmiyetten önceki edebiyatları üç bölümde incelenmek de mümkündür:
HUNLAR ÇAĞINA AİT SİYASÎ MEKTUP VE TÜRKÜ TERCÜMELERİ
Bir dilin yerleşik ve yaygın olarak kurulabilmesi için uzun bir siyası birliğin himayesinde gelişip olgunlaşması gereklidir. Bu şart Türk tarihinde bilindiği kadarıyla önce Hunlar zamanında oluşmuştur. Bundan dolayı Türkçenin Hunlar zamanında teşekkül ettiği sanılmaktadır. Bu Türkçenin aşağı yukarı Göktürkler çağındaki dilin daha iptidaî bir şekli olduğu belirtilmektedir.
Şiir Bilgisi
Tarih: 21 Kasım 2011 | Bölüm: Şiir | Yorumlar: 1 Yorum var.