Hümanizm / İnsancılık
Tarih: 10 Temmuz 2014 | Bölüm: Edebi Akımlar | Yorumlar: Yorum yok.
Batı dünyası millet veya toplumlarının tarihlerinde çok önemli bir yeri bulunan hümanist felsefe, bu felsefenin hayatın değişik alanlarına somut yansıması olan Rönesans ve Rönesans’ın dinî cephesini oluşturan reform hareketi arasında çok yakın ve çoğu zaman iç içe geçmiş bir ilişkiler ağı vardır. Lâtince “homo“(insan) veya “humanus“tan (insan) gelen “hümanizm” kelimesi, Batı dillerinde XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren görülmekle birlikte, 1850’lerde yaygın bir biçimde ve bugünkü anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
Hümanizm’in genel anlamı; insanlık aşkı, insaniyete muhabbet, insancıllık/insancılık; insanı, renk, ırk, din ve mevkiini dikkate almadan sevmek, onun hayrını düşünmek özel anlamı; “Rönesans çağında Eski Yunayı ve Lâtin edebiyatına dönüp ona değer vereyi, tanıtan, araştıran öğreti“; felsefî anlamı ise; “insanî değerlerin savunulmasını esas alayı dünya görüşü“., veya Genel olarak, akıllı insan varlığını tek ve en yüksek değer kaynağı olarak gören, bireyin yaratıcı ve ahlâkî gelişiminin, rasyonel ve anlamlı bir biçimde, doğaüstü alana hiç başvurmadan, doğal yoldan gerçekleştirebileceğini belirten ve bu çerçeve içinde insanın doğallığını, özgürlüğünü ve etkinliğini ön plâna çıkartan felsefî akımdır.
İlk belirtileri XIV. yüzyılın başlarında İtalya’da görülmeye başlayan hümanizm ve Rönesans, asıl gücüne XV. yüzyılda ulaştı ve XVI. yüzyılın sonuna kadar da varlığını sürdürdü. İtalyan asıllı Dante (1265-1321), Petrarca (1304-1374) ve Boccacio (1313-1375), hümanizm ve Rönesans’ın ilk müjdecileridir. Söz konusu üç şahsiyet, kendilerini Antik Çağ’a bağlayan, ama yüzyıllar önce kopmuş bulunan kültür ve sanat köprüsünü yeniden kurmaya ve böylece hümanist düşünce ve Rönesans hareketini başlatmaya muvaffak olmuşlardır, İtalya’dan sonra XV. yüzyılda İspanya, Portekiz, Fransa, İngiltere ve Almanya’ya sıçrayan hümanizm ve Rönesans, bu ülkelerde de birbirine çok yakın anlayış içinde hayat bulmuştur.
Edebiyatımızda İlkler
Tarih: 10 Ekim 2011 | Bölüm: Edebiyatımızda İlkler | Yorumlar: 24 Yorum var.
Edebiyatımızda belli konularda “ilk” olma özelliği bulunan, daha önce örneği bulunmayan eserler, aşağıda sıralanmıştır. Ayrıca dünya edebiyatındaki ilkler de Türk edebiyatındaki ilklerden sonra verilmiştir.
– İlk şiir çevirisini yapan: Şinasi
– İlk makaleyi yazan: Şinasi
– İlk fıkra yazarı: Ahmet Rasim
– İlk siyasetname: Kutadgu Bilig
– İlk yarı gazete: Ceride-i Havadis
– Batılı tekniği uygun ilk roman: Halit Ziya Uşaklıgil/Aşk-ı memnu
– İlk çeviri roman: Yusuf Kamil Paşa/ Fenelon’dan Telemak /1859
– İlk yerli tiyatro eseri: Şinasi / Şair Evlenmesi /1859
– İlk köy romanı: Nabizade Nazım / Karabibik
– İlk psikolojik roman: Mehmet Rauf / Eylül
– İlk realist roman: Recaizade Mahmut Ekrem / Araba Sevdası
– İlk hamse yazarı: Ali Şir Nevai- İlk yerli roman: Şemsettin Sami / Taaşşuk-ı Talat ve Fıtnat
– İlk resmi Türkçe gazete: Takvim-i Vakayi
– İlk tezkire: Ali Şir Nevai /Mecalisün Nefais
– İlk antolojisi: Ziya paşa /Harabat
– İlk atasözleri kitabı: Şinasi /Durub-i Emsal-ı Osmaniye
– İlk tarihi roman: Namık Kemal / Cezmi , A. Mithat / Yeniçeri
– İlk özel gazete: Tercüman-ı Ahval / Şinasi ile Agah Efendi
– İlk pastoral şiir: A.Hamit Tarhan /Sahra
– Noktalama işaretlerini ilk kez kullanan ilk Türk gazeteci: Şinasi
– Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan: A.Hamit /Eşber veya Sardanapal
– Heceyle yazılan ilk manzum tiyatro eseri: A.Hamit/Nesteren
– İlk bibliyografya: Keşfü’z Zünun /Katip Çelebi
– İlk hatıra kitabı: Babürşah /Babürname
– İlk mizah dergisi: Diyojen /Teodor Kasap
– İlk hikaye kitabı: A: Mithat /Letaif-i Rivayet
– İlk Türkçe yazılan ilk kitap: Kutadgu Bilig
– İlk mensur şiir örneklerini veren: Halit Ziya
Yüz (100) Temel Eser
Tarih: 7 Ekim 2011 | Bölüm: Yüz Temel Eser | Yorumlar: 2 Yorum var.
Yüz Temel Eser, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ilköğretim ve lise düzeyinde öğrencilerin okuyabileceği / okuması gereken kitapların listesini belirli aralıklarla yenileyerek çıkarmaktadır. Bu listede genellikle klasik hâline gelmiş, her Türk’ün okuması gereken eserler bulunmakla birlikte, düşünce ve hayal gücümüzü geliştirip ufkumuzu genişleten bazı eserlere de yer verilmektedir.
Yüz temel eser listesi, her ne kadar MEB’e bağlı bir kurul tarafından belirleniyorsa da, içerisinde bazı gereksiz kitapları da barındırmaktadır. Bu kitapların bazıları, siyasi amaçlarla listeye eklenmiştir. Bu nedenle yüz temel eser listesinin tamamını okuma gayreti içine girişmekten ziyade, içerisinde gerçekten işinize yarayabileceğini düşündüğünüz ve sizin kişisel gelişiminize katkı sağlayabileceğini umduğunuz eserleri okumanız daha yararlı olacaktır. Hem böylece “seçici bir okur” olma kimliğini de elde etme imkânı bulacaksınız.
Aşağıda hem ilköğretim hem de lise öğrencileri için belirlenen yüz temel eser listesinin son hâli bulunmaktadır. Listedeki eserlerin asıl hâlini okumanızı tavsiye ediyoruz. Bununla birlikte, bazı kitapların özetini arama yaparak sayfalarımızdan bulabilirsiniz.