Ahmedi
Tarih: 25 Aralık 2011 | Bölüm: A | Yorumlar: Yorum yok.
Bu dönemde yetişen en önemli şairlerden biridir. Muhtemelen 735/1334-35 yılında doğmuştur. Asıl adı İbrahim, lakabı Tâceddîn, babasının adı Hızır’dır. Hayatı hakkındaki bilgiler yetersiz ve tutarsızdır. Kaynaklar Ahmedî’nin Germiyanlı veya Sivaslı olduğuna dair iki rivayeti tekrar ederler. Tunca Kortantamcr ise onun Amasya’da doğmasının akla daha yatkın olduğunu belirtir. İlk öğrenimini nerede ve nasıl yaptığı da kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kaynaklar bilgisini artırmak için Mısır’a gittiği ve orada Şeyh Ekmeleddîn’in öğrencisi olduğu görüşünde birleşirler.
Ahmedî dinî ilimlerle birlikte tıp, astronomi, geometri gibi ilimleri de öğrenmiştir. Ahmedî, Mısır’dan tekrar Anadolu’ya dönünce bir ara Aydınoğullarf ndan Ayaş Beğ’e intisap etmiş, sonra Germiyan Beği Süleyman Şah’ın hocası ve müşaviri olmuş, daha sonra ise; Osmanlı hükümdarı Yıldırım Bâyezîd’in hizmetinde bulunmuş, onun mağlubiyeti üzerine Timur‘un yanında kalmıştır. Sonra Şehzade Emir Süleyman ile Edirne sarayında bulunmuş, ardından Sultan Çelebi Mehmed’e intisap etmiş ve seksen yaşlarında Amasya’da ölmüştür.
Mirkatü’l-edeb Aydınoğullan’ndan İsa Bey’in oğlu Hamza Bey için yazılmış Arapça-Farsça manzum bir lügattir. Bu eseri ilk önce Nihat Çetin tanıtmıştır. Sonra Ali Alparslan eserin başka bir nüshasını tespit ederek onu tanıtmış ve isminin Mirkat-i Edeb olması gerektiğini savunmuştur (“Ahmedî’nin Yeni Bulunan Bir Eseri Mirkat-i Edeb”, TDED, c. X, İstanbul 1960, s. 35-40). Ali Alparslan’ın tanıttığı 957 tarihinde istinsah edilmiş nüsha, mukaddime ve iki esas bölüme ayrılmakta olup, baştan sona manzumdur. Mukaddime kısmı 33 beyittir.
Eserin birinci bölümü 77 sayfalık Arapça-Farsça lügat kısmı olup irili ufaklı 45 adet kıt’aya ayrılmıştır. Ahmedî bu kıt’alann birçoğunun sonunda kendini, eserini ve bilgiyi öven sözler söylemiştir. Eserin ikinci bölümü ise; 15 sayfa olup 27 küçük kısımdan ibarettir. Ahmedî burada kısaca sarf ve nahiv kaidelerinden, burçlardan ve onlara tekabül eden sayılardan, peygamberlerden, Aşere-i Mübeş-şere’den ve diğer konulardan bahsetmiştir. Eser 6 beyitlik bir hatime ile biter.
Mîzânu’l-edeb ve Mi’yârü’l-edeb’den birincisi Arapçanın sarfına, ikicisi ise nahvine dair Farsça olarak nazmedilmiş kasidelerdir. Bedâyi’u’s-sihr fî-Sanâyi’i’ş-şi’r adlı eser, Farsça mensur bir risale olup Reşîdüddîn Vatvât’m (ö. 573/1177-78) Hadâ’iku’s-sihr adlı eserinin, edebî sanatlara ait açıklamalarının özetlenip Farsça örnekleri arttırılarak meydana getirilmiştir. Risalenin tek nüshası, Konya Mevlânâ Müzesi’nde bulunan bir mecmuada yer almaktadır (nr. 2540/1, vr. lb-71a).