- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Ünsüzler

ünsüzlerÜnsüzler ses yolundaki kapanma veya daralmalar nedeniyle takıntıya uğrayan; tınılarını da bu yoldaki çarpma ve sürtünmelerden alan seslerdir. Ünsüzler hece kurabilmek için mutlaka bir ünlüye ihtiyaç duyarlar ve tek başlarına söylenemezler. Ölçünlü Türkçedeki ünsüz sesbirimler /b/, /c/, /ç/, /d/, /f/, /g/, /ğ/, /h/, /j/, /k/, /l/, /m/, /n/, /p/, /r/, /s/, /ş/, /t/, /v/, /y/, /z/’dir. Bu ses birimler ve bunların ses değişkeleri için alfabede 21 harf bulunmaktadır.

Yazım sırasında, bazı kelimelerdeki g, k, l seslerinin yanında bulunan a ve u ünlülerinin üstüne konan düzeltme işareti (^), bu ünsüzlerin ön çıkışlı olduğunu göstermek üzere kullanılır. Alfabede ünsüzleri gösteren harfler, kendilerinden sonra /e/ sesi getirilerek okunur: be, ce, he, ke, ze gibi.

Ünsüzlerin oluşum yerlerinin ve oluşma niteliklerinin çeşitli olmasından ötürü, ayrıntılı olarak sınıflandırılması gerekmektedir. Bu sınıflandırmada, ünsüzlerin oluşum yerleri, havanın hangi yoldan dışarı verildiği, ses yolundaki kapanma veya daralmalar, sürekli olup olmamaları, ses tellerinin titreşip titreşmemesi dikkate alınır. Buna göre ünsüzler şöyle sınıflandırılabilir:



1. Ses Tellerinin Durumuna Göre: Oluşumları sırasında ses tellerini titreştiren seslere ötümlü (tonlu/ sedalı), titreştirmeyenlere ötümsüz (tonsuz/sedasız) denir. Ünlülerin tamamı ses tellerini titreştirir, dolayısıyla ötümlüdür. Ünsüzlerden /b/, /c/, /d/, /g/, /ğ/, /j/, /l/, /m/, /n/, /r/, /v/, /y/, /z/ ötümlü; /ç/, /f/, /h/, /k/, /p/, /s/, /ş/, /t/ (kısaca fıstıkçı şahap) ise ötümsüzdür. Ünsüzlerden /b/-/p/; /c/-/ç/; /d/-/t/; /g/-/k/; /j/-/ş/; /s/-z/ ve /v/-/f/ çiftleri birbirlerinin ötümlü-ötümsüz karşılıklarıdır, /ğ/, /h/, /l/, /m/, /n/, /r/ ünsüz sesbirimlerinin ise ötümlü-ötümsüz karşılıkları yoktur.

2. Oluşum Yerlerine Göre: Ünsüzün, ses yolunda engelle karşılaştığı, boğumlandığı bölgeye oluşum yeri denir. Türkçedeki ünsüzler bu açıdan şöyle gruplandırılabilir:

Dudak (Çift dudak) Ünsüzleri: b, m, p
Diş-Dudak Ünsüzleri: f, v
Diş-Diş eti Ünsüzleri: d, n, t, s, z
Diş Eti-Ön Damak Ünsüzleri: c, ç, j, l, ş
Ön Damak Ünsüzleri: g, k, l, r, y
Art Damak Ünsüzleri: ğ, q, ġ, ñ
Gırtlak Ünsüzü: h

3. Havanın Çıkış Yerine Göre: Ünsüzler boğumlanırken havanın ağızdan veya burundan çıkarılmasına göre ikiye ayrılır: ağız ünsüzleri ve burun (geniz) ünsüzleri. Türkçede /m/ ve /n/ sesleri burun ünsüzüdür. Bu ünsüzlere nazal ünsüz dendiği de olur. Bazı yayınlarda damak n’si (ñ) için kullanılan “nazal n” terimi yanlıştır. Çünkü nazal olmayan n yoktur. Türkçede /m/ ve /n/ dışında kalan tüm ünsüzler ise ağız ünsüzüdür.

4. Sürekli veya Süreksiz Oluşlarına Göre: Bazı ünsüzlerinin oluşumu sırasında, hava akımı tam bir engelle karşılaşır ve ses bir patlamayla çıkar. Böyle ünsüzlere süreksiz (patlayıcı) ünsüz denir: /b/, /c/, /ç/, /d/, /g/, /k/, /p/, /t/. Oluşumları sırasında hava akımının geçişi için az çok bir aralık bulunan /f/, /ğ/, /h/, /j/, /l/, /m/, /n/, /r/, /s/, /ş/, /v/, /y/, /z/ ünsüzleri ise süreklidir. Sürekli ünsüzler hava geçidinin büyüklüğüne göre, akıcı ve sızıcı ünsüzler olmak üzere iki grupta toplanır. Oluşumları sırasında hava geçidi çok dar olan /f/, /ğ/, /h/, /j/, /s/, /ş/, /v/, /z/ ünsüzleri sızıcı; hava geçidi daha geniş olan /l/, /m/, /n/, /r/, /y/ ünsüzleri ise akıcı ünsüzdür.

5. Başka Özellikler: Ünsüzler ayrıca oluşum niteliklerine göre kapanma ünsüzleri, kapanma-daralma ünsüzleri, daralma ünsüzleri, yanak ünsüzleri, çarpmalı ünsüzler gibi başka öbeklere de ayrılabilirler.

Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır:

1. Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere tonlu (yumuşak) ün­süzler adı verilir: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z.

2. Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere tonsuz (sert) ünsüzler denir: ç, f, h, k, p, s, ş, t. (Bu ünsüzler “fıstıkçı şahap” olarak akılda tutulabilir.)

Kökeni Türkçe olan kelimelerin so­nunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Ancak, anlam farkını belirtmek üzere ad, od, sac gibi birkaç kelimenin yazılışında buna uyulmaz: ad (isim), at (binek hayvanı); od (ateş), ot (bitki); sac (yassı demir), saç (kıl).

Dilimizdeki hac, şad, yâd gibi birkaç örnek dışında, alıntı ke­limelerde tonsuzlaşma kuralına uyulmuştur: sebep (< sebeb), kitap (< kitab), bent (< bend), cilt (< cild), bant (< band), etüt (< etüd), metot (< metod), standart (< standard), ahenk (< aheng), hevenk (< aveng), renk (< reng). Bu gibi alıntılar ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında kelime sonundaki tonsuz ünsüzler tonlulaşır: sebep / sebebi, kitap / kitabı, bent / bendi, cilt / cildi, etüt / etüdü, metot / metodu, ahenk / ahengi, hevenk / hevengi, renk / rengi.

Dikkat: Bazı alıntı kelimelerde tonlulaşma (yumuşama) olmaz: ahlak / ahlakın, cumhuriyet / cumhuriyete, evrak / evrakı, hukuk / hukuku, ittifak / ittifaka, sepet / sepeti, tank / tankı, bank / bankı.

Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ünlüyle başlayan bir ek aldığında tonlulaşarak b, c, d, ğ’ye dönü­şür: kelep / kelebi; ağaç / ağacı, kazanç / kazancı; geçit / geçidi, kanat / kanadı; başak / başağı, bıçak / bıçağı, çocuk / çocuğu, dudak / dudağı, durak / durağı, uzak / uzağı.

Tek heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ise iki ünlü arasında çoğunlukla korunur: ak / akı; at / atı; ek / eki; et / eti; göç / göçü; ip / ipi; kaç / kaçıncı; kök / kökü; ok / oku; ot / otu; saç / saçı; sap / sapı; suç / suçu; süt / sütü; üç / üçü. Ancak, tek heceli olduğu hâlde sonundaki ünsüzü tonlulaşan kelimeler de vardır: but / budu, dip / dibi, gök / göğü, kap / kabı, kurt / kurdu, uç / ucu, yurt / yurdu.

Ses Bilgisi sayfasına dön! «|