- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Türkler Neden Yabancı Dil Öğrenemiyor?

neden yabancı dil öğrenemiyoruz

Ülkemizde ilköğretimden üniversiteye kadar tüm öğrencilere yabancı dil eğitimi veriliyor. Hatta okullarda yapılan örgün eğitimlerin yanı sıra, Türkiye’nin dört yanını örümcek ağı gibi sarmış yabancı dil merkezlerinde eğitimler veriliyor. Her yaşta ve düzeyde öğrenci için yapılan eğitimlerde ne yazık ki istenilen sonuçların kıyısından bile geçilmiyor. Peki neden Türk insanı yabancı dil öğrenemiyor? Bu yazıda, bu konuyu ele almaya çalıştık.

Zorunlu yabancı dil öğretimi olmaz!

Yabancı dil, herkes için farklı şeyler ifade etse de bir insanın hayatına katacağı önemli bir değerdir. “Bir dil, bir insan.” sözünden hareketle, yabancı dil öğrenmenin önemi yadsınamaz. Fakat bu olay, insanların seçimine veya ihtiyaçlarına bırakılırsa, o zaman kişinin motivasyonu artacak ve eğitimine yaklaşımı değişecektir. Söz gelimi çok sevdiği, ilgisini çektiği vs. için Moğolca öğrenmek isteyen bir kişi emin olun bunu kitaplar veya internet üzerindeki kaynaklar sayesinde bile başarabilir.

Türkiye’de daha ikinci sınıftan, üniversitelerin alakasız bölümlerine kadar “zorunlu” İngilizce eğitimi veriliyor. İngilizcenin genel geçer, evrensel (!) bir dil olduğu iddia edilerek… Hâlbuki bu, öğrencilerin yeni bir dil öğrenme hevesini kaçırıp, geçmek zorunda oldukları bir ders yükü olarak görülüyor. Güdülenme ve motivasyon sıfır olunca, öğrenme sadece kağıt üstünde ve ezberde kalıyor. Meb, bu konuda son zamanlarda bir geri adım atarak Almanca ve Fransızcayı da yabancı dil olarak liselerde öğretmeye başladı. Yani öğrencilerin seçimini dikkate almaya başladı.

Bu müfredatla yabancı dil, kağıt üstünde kalıyor…

Yalan değil! Tersi olsa, bugün ikinci sınıftan üniversite mezunu olana kadar aralıksız İngilizce eğitim alan bizler bülbül gibi İngilizce konuşuyor olmalıydık. Şöyle ki örgün öğretimdeki öğretmenler müfredatın dışına çıkamıyor. Müfredatta var olan eğitim programı da büyük oranda ezber ve gramer üzerine. Hâlbuki bir dil, gramerle öğretilemez. Zaten dil öğretilmez, edinilir.

Finlandiya’da, Avustralya’da veya İran’da çocuklar daha küçük yaşta ikinci dili nasıl öğreniyorlar? Türkiye’deki gibi fiillerin bilmem kaçıncı hâlini ezberleyerek, özne “she” ise hangi yardımcı fiili kullanacağını düşünerek mi? Elbette hayır. Yabancı dil, etkileşimli çalışmalarla edinilmelidir. Dil, sadece okuma ve yazmadan ibaret değildir. Dilin beş temel becerisine yönelik etkinlikler yapılmalıdır.



Çocuklar kağıt üzerinde bilgi edinmek zorunda kalıyorlar. İleride işine yaramayacağını düşünerek, doğru bir şekilde güdülenmedikleri için de sınavı geçtikten sonra unutmak üzere öğreniyorlar bir şeyleri. Yabancı dilde film izletilmiyor, çocuklara öğretici oyunlar oynatılmıyor, akıllı tahtalar bu konuda yeterli düzeyde kullanılmıyor. Nitekim çocuk, kendini bu dilin içerisinde hissedemiyor.

Bahsetmeye çalıştığım şey İngilizler gibi düşünmek, dili sadece konuşarak vs. öğreniriz demek değil. Tamamen sınavlardan, uygulamalardan kopuk bir dil edinimi de olmaz. Öncelikle iyi bir motivasyon, sonra ise etkili bir müfredat gerekli. Ayrıca her dil için ayrı, Türklere özel bir program hazırlanmalı. Türkçenin mantığına uygun hâle getirilen müfredatların uygulanması daha kolay olur.

İngilizce dünyanın en kolay dilidir!

Yok efendim böyle bir dünya. Bunu söyleyenler genellikle İngilizceyi öğrenememiş olsalar da, ona hayranlık besleyen kişiler genellikle. Fakat toplumumuzda böyle bir genel algı var. İngilizce çok özel, güzel, pratik ve kolay öğrenilen bir dilmiş. Hâlbuki dil bilimciler bunun hiç böyle olmadığını bilirler. Burada konudan uzaklaşarak dilleri yarıştırmak niyetinde değilim, ki böyle bir çaba içerisine girmenin anlamsız olduğunu biliyorum. Fakat Türkçenin inanılmaz sistematiği, matematiksel yapısı yanında İngilizce gerçekten korkunç düzeyde zor bir dildir, bunu söylemeden geçmek istemem.

Bir Türk, “göz, gözlük, gözlükçü” şeklinde bir köke ekler getirerek yepyeni anlamları karşılayacak kelimeler türetebilir. Bunu sondan eklemeli yapısına ve sistematiği sayesinde yapar. Fakat bir İngiliz, “eye, glasses, optician” şeklinde üç farklı ve alakasız kelimeyi ezberlemek zorundadır. Fiil çekimleri, cümle oluşturma kuralları vs. Türkçede inanılmaz bir sisteme oturtulmuştur. İngilizce ise resmen kurallarla örülü bir yapıya sahiptir ki bu öğrenilmesini inanılmaz zorlaştırmaktadır. E, hani İngilizce çok kolaydı?

Yabancı dil 40 kişilik sınıfta öğrenilmez…

Öğretmenlerden mucize bekliyoruz. 40-50 kişilik sınıflarda, her öğrencinin farklı düzeyde hazır bulunuşluğu ve zekâ seviyesi varken, her birini ayrı ayrı güdüleyip daha Türkçeyi tam öğrenememiş bir çocuğa İngilizceyi öğretmelerini bekliyoruz. İngilizce öğretmenleri, dil edinimi konusunda ancak danışmanlık yapabilirler. Yani öğrencinin yapacağı öğrenmelere rehber olurlar, ona teknik gösterir, materyal temin eder, imkân sunar. Fakat bizde öğretmen tahtaya, öğrenci deftere yazar.

Hâl böyle olunca, yabancı dilin adı ne olursa olsun öğrenilmesi gerçekten imkânsızlaşıyor. Yöntem, ortam, motivasyon vs. gibi öğrenmenin temel taşları eksik olduğu için devlet okullarında yaklaşık 8-10 yıl örgün eğitim alan, buna ek olarak da binlerce TL vererek takviye kurslar, eğitimler alan bir genç yoldan geçen turiste hastanenin yerini anlatamıyor, okuduğu yabancı dilde bir makaleyi çeviremiyor.

Yabancı dil öğrenemiyorsak, bunu milletimizin dil zekâsına veya yabancı dillerin zorluğuna bağlamadan önce, yukarıdakileri gözden geçirirsek Türkler neden yabancı dil öğrenemiyormuş, anlarız diye umuyorum.

Orkun KUTLU

Orkun Kutlu