- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Türk Edebiyatında Günlük Türü

günlük, günceGünce, Türk edebiyatına Tanzimat’la birlikte girmiş, ama diğer türler gibi gelişme gösterememiştir. Klasik dönemin ruznameleri ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi tam olarak bu türün özelliklerini taşımasa da ilk günce örnekleri olarak dikkati çekerler. Batılı anlamda ilk günce Direktör Ali Bey’in 1898 tarihli ve Seyahat Jurnali adını taşıyan gezi kitabıdır. Servet-i Fünun döneminde Nigar Binti Osman tarafından yazılan ve ölümünden sonra 1959 yılında basılan Hayatımın Hikâyesi adlı kitap batılı ölçülerde ilk günce örneklerinden biridir.

Ahmet Refik’in Kafkas Yollarında adlı seyahat güncesi. Sultan Reşad ve Vahdettin dönemlerinde sarayda başmabeyncilik yapan Lütfi Simavi’nin notları da günce olarak değerlendirilebilir. Ömer Seyfettin’in Ruznameler’i ve İbnülemin Mahmut Kemal İnal’in günlükleri de türün örnekleri içerisinde yerini alır; ancak yeterli ilgiyi göremez. Güncenin aslı gelişimi 1950 sonrası Nurullah Ataç’la başlar. Ataç’in yazdıklarını günü gününe gazetede yayınlaması türün gelişimine yardımcı olmuştur.

Nurullah Ataç’la birlikte bir başka önemli isim olan Salâh Birsel, Kuşları Örtünmek, Nezleli Karga, Bay Sessizlik, Aynalar Günlüğü, Yaşlılık Günlüğü gibi kitaplarıyla çağdaş edebiyatımızın önemli günce yazarlarından birisi olmuştur. Salah Birsel’le aynı kuşaktan sayabileceğimiz Nuri Pakdil ve Orhan Burian’ın günlükleri de bu iki önemli ismi tüm yönleriyle tanıma bağlamında seçkin örnekler olarak göze çarpar. Türk edebiyatının önemli öykücülerinden Tomris Uyar’ın Gündökümleri adıyla yayımlanan günlükleri, Cemil Meric’in iki cilt halinde yayımlanan Jurnal’i, Oğuz Atay’ın Günlük’ü, Cemal Süreya’nın Günler’i, Cahit Zarifoğlu’nun Yaşamak adlı günlükleri de türün önemli eserlerindendir. İlhan Berk’in günlüğü El Yazılarına Vuruyor Güneş ise şairin önemli düzyazı kitapları arasında yer alır. Bunların dışında Hilmi Yavuz’un Geçmiş Yaz Defterleri, Adalet Ağaoğlu’nun Damla Damla Günler adıyla iki kitap halinde yayımlanan günlükleri, Oktay Akbal’ın, Anılarda Görmek, Geçmişin Kuşları ve Yeryüzü Korkusu adlı üç günlüğü, Muzaffer Buyrukçu’nun uzun günlükleri. Fethi Naci’nin eleştiri günlükleri, Memet Fuat’ın son yıllarını anlattığı günlükleri de türün önemli örnekleri arasında sayılır.



Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Yirmisekiz Çelebi Sefâretnamesi ya da Silahdâr Tarihigibi kimi eserlerde bazı olayların günlük biçiminde anlatılmasını saymazsak, edebiyatımıza Batı’daki anlamıyla günlük Tanzimat’tan sonra girmiştir. Ancak neredeyse romanla yaşıt olan bu türün edebiyatımızda yeterince geliştiğini söylemek zor. Türkçede yayımlanmış ilk günlük, Ali Bey’in Seyahat Jurnali’dir. Ali Bey’in, eserinin adında jurnal (Fransızca ‘journal’) sözcüğünü tercih etmesi, günlüğün bize pek çok başka tür gibi Batı kanalıyla geldiğini gösteriyor. Jurnal sözcüğü, Cemil Meriç gibi birkaç istisna dışında, fazla tutunamamış, yerini ‘günce’ ve ‘günlük’ sözcüklerine bırakmıştır. Ataç’ın savunduğu ‘günce’nin de bugün ‘günlük’ kadar yaygın olmadığı söylenebilir. Zaten günce’yi savunan Ataç’ın, Fournier’den yaptığı Adsız Köşk çevirisinde günce yerine ‘ruzname’ ve ‘hatıra defteri’ sözcüklerini kullandığını da unutmamak gerekiyor.

Ali Bey’in Seyahat Jurnali’nden sonra Batılı anlamıyla aslında ilk edebiyat günlüğü sayılabilecek Şair Nigar Hanım’ın günlüğü geliyor. Bu eserin bir kısmı, şairin ölümünden 40 yıl sonra Hayatımın Hikâyesi adıyla yayımlanmıştı. Ahmet Refik’in Kafkas Yollarında adlı seyahat günlüğünden başka, Sultan Reşad ve Vahdettin dönemlerinde sarayda başmabeyncilik yapan Lütfi Simavi’nin notları da günlük olarak nitelenebilir. Yine günlük sayabileceğimiz İbnülemin Mahmut Kemal İnal’ın defterleri ise yayımlanmadı. Atatürk’ün Anafartalar Savaşı sırasında tuttuğu günlükler, ölümünden sekiz yıl sonra Türk Tarih Kurumu’nca basılmıştır. Cumhuriyet öncesinin önemli yazarlarından Ömer Seyfettin’in Ruznameler’i de kitap olarak yayımlanmamış günlükler arasında yer alıyor.

Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı gibi Cumhuriyet dönemi yazarlarının günlüklerinden bazı parçalar kimi kitaplarında yer alsa da, edebiyatımızda hâlâ dolaşımda olan günlükler denince iki isim akla geliyor: Ataç ve Salâh Birsel. Ataç, Günce’siyle hem bir edebiyat günlüğü ortaya koymuş hem de devrinin edebî eğilimlerine yön vermişti. Salâh Birsel ise Kuşları Örtünmek, Nezleli Karga, Bay Sessizlik, Aynalar Günlüğü, Yaşlılık Günlüğü gibi kitaplarıyla çağdaş edebiyatımızın öncü günlükçüsü oldu. Onun kuşakdaşları sayılabilecek Nuri Pakdil ve Orhan Burian’ın günlükleri de bu iki edebiyat adamını tanımak için eşsiz metinler. Burian’ın günlüğü geçen yıl YKY tarafından yeniden yayımlanmıştı.

Cumhuriyet’ten bugüne doğru günlük yazarlarının beklendiğince çoğalmadığı görülüyor. Şairlerin değil de daha çok düzyazıyla uğraşanların Türk edebiyatında günlük tutmuş olduğunu saptamak mümkün. Bir öykücünün, Tomris Uyar’ın Gündökümleri adıyla yayımlanan günlükleri, hem niteliği hem niceliği düşünülünce, Türkçenin sayılı günlüklerinden biri olarak adlandırılmayı hak ediyor. Cemil Meriç’in iki cilt halinde yayımlanan Jurnal’i ise sadece Türkçede değil, dünya edebiyatında benzerine zor rastlanacak bir yapıt. Romancılardan ilk akla gelen, Oğuz Atay’ın Günlük’ü. Atay’ın hastalığı sürecinde kaleme getirdiği bu günlük daha çok kendi yapıtları üzerinden şekilleniyor. Şairlerden ise akla gelen, elbette, Cemal Süreya’nın Günler’i; tıpkı şiirleri gibi, dönüp dönüp okunacak bir kitap. Cahit Zarifoğlu’nun Yaşamak adlı, “Ne çok acı var.” kült cümlesiyle başlayan günlüğü de Türkçenin benzersiz yapıtlarından biri olarak kalacak.

İlhan Berk’in günlüğü El Yazılarına Vuruyor Güneş ise şairin unutulmaz düzyazı kitapları arasında yer alıyor. Hilmi Yavuz’un Geçmiş Yaz Defterleri, felsefe-edebiyat arasında, parçalı yazı’lardan oluşan ve edebiyatımızda türünün tek örneği olan bir günlük sayılabilir. Yavuz’un 30 defteri bulan öteki günlüklerinin yayımlanıp yayımlanmayacağını ise zaman gösterecek. Hulki Aktunç da defter dolusu günlük tutan gizli günlükçü şairlerden. Bunları yayımlamayacağını söylese de, bir ara, Kitaplık dergisinde yayımladığı Kediler Günlüğü’nden bir parça ile okurlarını umutlandırmıştı. Bir başka şair Turgut Uyar’ın günlükleri ise ne yazık ki kitap olarak yayımlanmadı. Sezai Karakoç’un gerçekten Kırmızı Horoz – Doğulu Bir Werther adlı bir günlüğü var mı? Güven Turan vakti gelince günlüklerini yayımlayacak mı? Zaman gösterecek…. Adalet Ağaoğlu’nun ‘dert dökme defterleri’

Usta romancımız Adalet Ağaoğlu’nun geçtiğimiz haftalarda iki kitap halinde yayımlanan günlükleri, hem yayın dünyasındaki en ‘taze’ günlükler olması hem de yakın entelektüel tarihimize ışık tutması bakımından önem taşıyor. Damla Damla Günler başlığıyla yayımlanan eser, 1969 yılından, Adalet Ağaoğlu’nu TRT’den istifaya doğru götürecek ‘karar zamanı’ndan başlıyor; 22 Temmuz 1996 tarihinde yazarın uğradığı ‘trafik saldırısı’yla sona eriyor. Günlüğün ilk cildinde yazarın Ölüme Yatmak adlı romanını nasıl zihninde kurguladığını, ‘karnında taşıdığını’ okurken, bir yandan da entelektüel çevrelerde kimlerin cunta yanlısı olduğunu, hangi yazarların özgürlükçü bir tutum sergilediğini öğreniyoruz. Damla Damla Günler, Sevgi Soysal’dan Muhsin Ertuğrul’a, Orhan Kemal’den Behçet Necatigil’e kadar isimlerin yer aldığı bir yakın edebiyat tarihi resmigeçidi. Adalet Ağaoğlu’nun, kendi deyişiyle, bu ‘dert dökme defterleri’, tıpkı romanları gibi edebiyatımızın seçkin bir burcunda hep var olmayı sürdürecek.

Oktay Akbal, Anılarda Görmek, Geçmişin Kuşları ve Yeryüzü Korkusu adlı üç günlüğünde öykülerindeki sıcak dünyayı yansıttığı kadar edebiyat dünyasına dair birçok anekdot da aktarıyordu. Muzaffer Buyrukçu’nun uzun günlükleri içinse ‘anekdot günlükçülüğü’ demek daha yerinde olur. Fethi Naci’nin eleştiri günlükleri, Türkçede başka örneği olmayan yapıtlardır. Naci’nin günlüklerini okurken kuram bilgisinin yanında edebiyat lezzeti ve yaşanmışlığın sıcaklığını da buluyor insan. Memet Fuat’ın son yıllarını anlattığı günlüklerinin hayatı boyunca tutulmuş olması, kuşkusuz, edebiyatımız için büyük kazanç olurdu. Günlük, yayımlanmak için mi yazılır? Yazanın kendini temize çıkarma çabası mıdır yoksa bir iç döküş mü? Kişi, günlük yazarken ne kertede içten olabilir? Bu soruların, yazılmış günlükler kadar çok cevabı var. Ne olursa olsun, günlük bir edebiyat türüdür. Sabır işidir. Yaşanmışlığın tadı kadar gündeliğin ayrıntılarıyla da güzelleşir günlükler. Kimisi, içtiği çayı yazar günlüğüne, bu bile güzeldir. Çünkü bir yazardır o çayı içen…

Günlüğün olduğu yerde herkes sustuğundan, yazan devleşir. Bazen de bütün çaresizliğiyle okurunun karşısındadır. Salâh Birsel, günlüklerinden birinde, “Ölmeden bu günlük güzelleşmiş olamaz.” yazmıştı. Günlük tutmak, işte bu duygudadır. Günlük, gelecekte bir gün en çok okunan tür olabilir mi? Bir şey söylemek zor. Ancak günlüklerin, edebiyat var oldukça yaşayacağı kuşku götürmez. Çünkü edebiyat, ayrıntı demektir. “Her gün not tutun; açık, okunaklı. Tarih atmayı da unutmayın. Hayatımın günlüğünü günü gününe tutmuş olsaydım, şimdilerde bir Larousse sözlüğü olurdu elimde. Duyulmuş, derlenmiş bir kelime, yeniden karşılaşılan bir dünyadır. Ah, neler yitiriyoruz! Bütün o yitirdiğimiz incileri düşünün! Hayatınızın günlüğünü yazın!”Max Jacob, Genç Bir Şaire Öğütler, çev. Salâh Birsel

Okumadan ölmeyin: Yaşama Uğraşı, Cesare Pavese, çev. Cevat Çapan Günlükler, Franz Kafka, çev. Kâmuran Şipal Günlük, Andre Gide, çev. N. Alsan Huzursuzluğun Kitabı, Fernando Pessoa, çev. Saadet Özen Apaçık Yüreğim, Charles Baudelaire, çev. Sait Maden Zaman Zaman İçinde, Andrei Tarkovski, çev. Seda Kervanoğlu Jurnal 1-2, Cemil Meriç Yaşamak, Cahit Zarifoğlu Bir Hüzün Güncesi, Katherine Mansfield, çev. Şadan Karadeniz Günlükler, Soren Kierkegaard, çev. İbrahim Kapaklıkaya

Bulursanız okuyun: Bir Yazarın Günlüğü, Virginia Woolf, çev. Fatih Özgüven Sylvia Plath’ın Günceleri, çev. Şadan Karadeniz Hastane Günlüğü, Hervé Guibert, çev. Tahsin Yücel Tutsaklık Güncesi, Louis Althusser, çev. Esra Özdoğan Günlükler, Stefan Zweig, çev. İlknur Özdemir Defterler, Albert Camus, çev. Ümit Moran Altan Gündökümü, Tomris Uyar Günler, Cemal Süreya Aynalar Günlüğü, Salâh Birsel El Yazılarına Vuruyor Güneş, İlhan Berk

“Günlük / Günce” sayfasına dön! «|