- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Sosyalizm / Komünizm Nedir?

komünizm, sosyalizmSosyalizmin pek çok çeşidi ve rengi olmakla beraber, burada daha çok marksist ve ihlilâlci sosyalizm kastedilmektedir. Sosyalizm, aslında, toplumculuk anlamında, kapitalizmin ezici ve sömürgeci tutumuna karşı bireyin ve toplumların kurtarılmasını, insanların hemcinsleri tarafından sömürülmesinin önlenmesini hedef alan bir harekettir. Toplumların ve devletlerin siyasî ve iktisadî bağımsızlığını da hedefleyen sosyalizmler, genellikle, bu gayeye ihtilâl (devrim) yoluyla ulaşmak isterler.

Meşrutiyet Dönemi sosyalist düşüncelerde gördüğümüz gibi İştirakçi Hüseyin Hilmi dine, toplumun inançlarına yumuşak yaklaşmış ve ondan istifade etmek istemişse de, bu diğer sosyalistlerce hoş karşılanmamıştır. Çünkü marksist sosyalizm, aslında materyalist ve ateisttir; dolayısıyla dini de zararlı ve bilim dışı görür. İktisadî yönden, üretilenlerin adaletli olarak dağılımını, üretim araçlarının toplumun ve devletin eline verilmesini, ekonomik hayatın değiştirilmesini hedef alır. Sosyalizmin genel olarak insanî yönden, insanın sömürülmesini ortadan kaldırma fikrine dayanır. Bu bakımından II. Meşrutiyet’in ilk senelerinde önce anlayışla ve hoşgörüyle karşılanmış İştirak mecmuasında melâmilerden Abdülaziz Mecdî (Tolun) bile şiir yazmakta bir beis görmemiştir.

1921’den sonra Türkiye’de, sosyalist hareketler Sovyetler Birliği’nin ideolojik yönlendirmesi istikametinde faaliyet göstermiştir. Şefik Hüsnü (Değmer), Hikmet Kıvılcımlı, M. Ali Aybar, Vedat Nedim Tör, Haydar Rıfat (Yorulmaz), Kerim Sadi (A. Cerrahoğlu), gibi pek çok temsilcileri yetiştirmiştir. Sosyalist hareket kendi içinde “Kadro”, “Yön” gibi dergilerin etrafında farklı hareketlere de yol açmıştır. Daha sonra Marksçı, Leninci, Stalinci, Maocu, Enver Hocacı ve daha pek çok fraksiyonlara bölünmüş, 21-24 Aralık 1991’de (Almaata Toplantısı) Sovyetler Birliği’nin çökmesi üzerine Sosyalist-Komünist ideoloji ve hareketler cazibelerini kaybetmiş, Avrupa’daki birçok komünist partisi ismini değiştirmiştir.


Bu gelişmeler çerçevesinde bizde de bazı sosyalistler K. Marx’a sadakatlarını bildirmişler, onun yanılmadığını beyan etmişler; bazıları da marksist görüşlerin zaaflarını ortaya koymayı tercih etmişlerdir. Sovyetler Birliği’nin maddî-manevî desteğinden mahrum kalan bu ideoloji mensupları, 1960’lı yıllarda “Gardrop İnkılâpçısı” diye alay ettikleri Atatürk’e ve Atatürkçülüğe dönme ihtiyacını duymuşlardır. Eski devrimci, ihtilâlci komünistlerin bir kısmı sermayedâr, sanayici olmuş, sermaye düşmanlığını bir yana bırakmış, sermayedarların ilerici olduğunu ve ülkeyi ilerlettiklerini bile açıklamak ihtiyacını duymuşlardır.



Bugün sosyalistlerimizin hemen hepsi milliyetçi olmuş, küreselleşme saldırıları karşısında her yönden küreselleşmeye ve küreselci Batı ülkelerine cephe almışlardır. 1965-66’dan itibaren esas itibarıyla bir yönüyle Anadolucu, diğer yönüyle de İslâmcı aydınlar arasında ve en önde yer alan Hareket Mecmuası sahibi Nureddin Topçu “İslâm sosyalizmi” fikrini ortaya atmış, Hüseyin P. Hatemi de “İslâm Açısından Sosyalizm” adlı bir kitap yazarak konuyu İslâm açısından tartışmıştır. Nureddin Topçu’nun marksist sosyalizmin tesirine mâni olmak maksadıyla İslâm’ın iktisadî yönünün cemaatçi veya toplumcu tarafına işaret etmek istediği İslâm Sosyalizmi lider Müslümanlar arasında uzun süre tartışılmış ve aleyhinde konuşulmuş ise de ise de bugün bu konular gündemden çekilmiştir.

Cumhuriyet’in başlarında ve daha sonraları sosyalist partiler kurulmuş ve çeşitli hareketler ortaya çıkmıştır. Fakat Türk toplumunun İstiklâl Harbi’nden yeni çıkmış olması, iktisadî ve toplumsal hayatın umulduğu kadar gelişmemiş olması, köylülerin ve işçi sınıfının bilinçlendirilememiş olması sebebiyle hedeflenen sonuçlara ulaşılmasını engellemiştir. Sosyalist partiler ve hareketler, zaman zaman kanun engeline takılmış, bazen kapatılmış, yahut durdurulmuş olmakla beraber okumuşlar ve bir kısım işçiler üzerinde etkili olmuşlardır. Bu hareket ve örgütlerin çoğu fikir hareketi olmaktan çok komünist propaganda yapan hareketlerdi. Nitekim 1968’den sonra, bu hareketlerin mensupları devlete karşı silâhlı eylemlere giriştiler. Bu hareketlerin başlıcaları şöyle ifade edilebilir:

1) Kadro Hareketi,
2) Yurt ve Dünya Hareketi,
3) Yön-Devrimci grubu hareketi ve zinde güçler teorisi,
4) Ortodoks marksistler, T.İ.P.,
5) Millî Demokratik Devrimciler (MDD),
6) Asya Tipi Üretim Tarzı Hareketi,
7) Ortanın Solu Hareketi.

Kadro” dergisi, 1932-35 arasında üç yıl boyunca çıktı. Hedefi savaştan yeni çıkan fakir, sermayesiz Türk toplumu ve devrimleri sosyalist yönde harekete geçirmekti. Bu dergiyi çıkaranlar arasında Şevket Süreyya (Aydemir), İsmail Hüsrev (Tekin), Vedat Nedim (Tör), Yakup Kadri, Burhan (Belge) ve M. Şevki (Yazman) vardı. Bunlardan ilk üçü eski komünistlerdi. Kadrocular, devrimin bitmediğini, sürekli olduğunu, devrimi devletin yürütmesi gerektiğini söylüyorlardı. Halkçılığa sığınarak devlet, imtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle yaratacak, dolayısıyla toplumu sınıf çatışmasından koruyacaktı. Kadrocular, dünyadaki sermayedâr –işçi çatışmasına sıcak bakmıyorlar ve temel çelişki sömürgeci– sanayi ülkeleriyle sömürülen ülkeler arasındadır.

Bu çelişkiyi de ancak kurtuluş savaşları çözebilir. Kadrocular sınıf mücadelesine yan çizdiği için, sınıf mücadelesini zorunlu görenlerden ayrılmaktadır. Devletin tam desteğini alan kadrocular, kadroyu “Millî Kurtuluş Hareketi’nin bir millî inkılâbın kumanda heyeti” olarak niteler. Böyle olunca o kadro içinde “gelişigüzel vatandaşların yeri yoktur”. Bu anlayış, elitist bir görüştür; bu da bir iktidar elde etme hareketidir ve bir halk hareketi değildir. Yani halka rağmen, iktidara yürüme hareketidir. Bunun için kadrocular “inkılâp münevveri-aydın” yetiştirmeyi hedefliyorlar. Bu inkılâp aydınları, inkılâp ideolojisini oluşturacak, inkılâbı kendi zeminine oturtacaktır. İnsan burada ne kadar kadrocu olursa o kadar aydın olacaktır. Kurtuluş savaşları ihraç etmeyi hedefleyen bu hareketten Atatürk ve İnönü desteklerini çekince hareket de sona erdi. Kadro hareketi, sosyalizmle kapitalizm arasında üçüncü bir yol bulma teşebbüsüdür.

ÇokBilgi.Com | AR-GE