- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Romantizm / Coşumculuk

romantizm, özellikleri18. yy’ın başı ile 19. Yy’ın ortalarına kadar devam eder. Klasizm’e tepki olarak doğmuştur. Halkın beğenisinin klasizmin görkemli, katı, soylu, idealize edilmiş ve yüce anlatım biçiminden, daha yalın ve içten anlatım biçimlerine kaymıştır. Klasizmin düzenlilik, uyum, denge, akılcılık ve idealleştirme gibi özelliklerine bir başkaldırıdır. Maddeciliğe ve akılcılığa tepki olarak, bireye, özelliğe, akıl dışılığa, düş gücüne, kişiselliğe önem verir. Burjuvanın duygu ve düşüncelerini ön plana alır. Jean Jacques Rousseau, William Wordsworth, Samuel Taylor Coleridge, Friedrich Hölderlin, Johann Wolfgang, Jean Paul, Novalis, Victor Hugo, Alphınse de Lamartine, Alfred de Vigny gibi temsilciler öncülüğünde gelişmiştir.

18. yüzyıl sonlarına doğru ortaya çıkmış 19. yüzyıl başlarında bütün Avrupa’ya yayılmıştır. Klasik sanatın sıkı kurallarına bir tepki olarak doğmuştur. Kendisinden önceki klasizme bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Önce ön-romantizm dönemi denilen gelişmeler yaşanmıştır. Bu gelişmelerin en önemlisi, halkın beğenisinin klasizmin görkemli, katı, soylu, idealize edilmiş ve yüce anlatım biçiminden, daha yalın ve içten ve doğal anlatım biçimlerine kaymış olmasıydı. Romantizm, klasizmin düzenlilik, uyumluluk, dengelilik, akılcılık ve idealleştirme gibi özelliklerine bir başkaldırı niteliğindedir. Romantizm, doğduğu çağın akılcılığı ve maddeciliğine tepki olarak bireye, öznelliğe, akıl dışılığa, düş gücüne, kişiselliğe, kendiliğindenciliğe ve aşkınlığa, yani sınırları zorlayıp geçmeye önem verir. Tarisel olarak bu dönemde gelişen orta soylu sınıfın, yani burjuvazinin duygu, düşünce ve yaşam tarzını ön plana çıkarır.

Romantizm Akımının Oluştuğu Ortam: 18. yüzyıl aydınlanma çağı olarak görülür. Klasisizmin ortaya koyduğu akıl ve sağduyu, bilimin gelişmesini hızlandırmış, toplum yapısı, gelenekler, siyaset yeniden bilimsel açıdan ele alınmıştır. Bunun sonucu olarak Jean Jacques Rousseau, Montesquieu, Diderot gibi felsefeciler, ilerlemeye engel oluşturan tüm önyargı ve zorbalığa karşı düşünce yoluyla çetin bir savaş açmış, dinsel hoşgörü, toplumsal ve siyasal eşitlik, birey haklarına ve düşünce özgürlüğüne saygı gibi konulan halka yaymaya çalışmışlardır. Bu fikirler halk tarafından benimsenmiş ve sonuçta Fransız İhtilali patlak vermiş, monarşi yıkılmış, soylulara karşı burjuva sınıfı oluşmuştur. İşte Romantizm, böyle bir ortamda doğmuştur.



Romantizm’in Belli Başlı Özellikleri:

– Fransa’da 1830 yıllarında klasizme tepki olarak doğmuştur.
– Klasik edebiyatın kural ve şekilleri bırakılır.
– Konular eski Yunan ve Latin edebiyatı yerine Hristiyanlıktan tarihten ve günlük yaşamından alınır.
– Akıl yerine duygulara ve hayallere önem verirler.
– Sanatçılar kendi eserlerinin kişiliklerini gizlemezler.
– Sanat toplum içindir görüşünü benimsemişlerdir.
– Tabiat önemlidir. Gözlem ve tasvire önem verilir.
– Konular işlenirken iyi, kötü, doğru, yanlış gibi karşıtlıklardan yararlanırlar.
– Üç birlik kuralı terk edilir.

Romantizm Akımının Felsefesi: Romantizmin ana felsefesi Klasisizme karşı olmaktır. Onun sanatçıyı sıkan bütün prensiplerine savaş açan Romantikler önce, onun akla ve sağduyuya verdiği önemi reddedip duygu ve hayale değer verdiler. “Deha akıldadır.” diyen Klasiklere, “Deha yürektedir.” karşılığını verdiler. Sınırsız bir hayal gücüne kavuşan sanatçı kendini daha özgür, daha yaratıcı gördü. Bu duyguyla oluşan sanat eserinde de alabildiğine serbestlik hakim oldu.

Romantizm Akımının Konusu: Klasik akımı benimseyen sanatçıların eski Yunan ve Latin edebiyatlarına değer vermesine karşılık, Romantikler onları çağdışı bulmuş, sanatçılar kendi tarihlerini ve günlük yaşantılarını ön plana çıkarmışlardır. Klasisizm’de ihmal edilen Hristiyanlık tekrar, mucizeleriyle ele alınmıştır. Ulusallık, yerli renk aranan bir nitelik haline gelmiş, evrensellik ikinci plana itilmiştir.

Romantizm’de görülen insan tipi, Klasisizm’deki gibi soyut değildir. Aksine çevresiyle, fiziğiyle belli biridir. Ancak kişiler tek yönlüdür. Yani ya hep iyi ya hep kötüdür. Roman bu ikisinin çatışmasından doğar. Eser sonunda iyiler ödüllendirilir, kötüler cezalandırılır. Bu yönüyle insan yine tam olarak ele alınmamıştır diyebiliriz. Eserlerde her tür kişiye rastlanır. Sıradan insanlar, soylular iç içedir.

Romantizm Akımında Dil ve Üslup: Romantik yazar, Klasik yazarın tersine kendini gizlemeyip, olaylar ve durumlar karşısında kendi duygu ve düşüncelerini anlatır. Romantiklere göre “İnsan başkasına yükleyerek, ancak kendi kalbini tasvir eder; deha anılardan oluşur.” Elbette böyle düşünen sanatçı, işe kendini anlatarak başlar. Eserlerde kullanılan dil, duygu ve hayallerin coşkunluğu ölçüsünde dağınık ve başıboştur. Sözcük seçimine pek önem vermemişlerdir. Temelde halkın kullandığı dil esas alınmıştır. Süse ve sanata değer verdiklerinden, benzetmeler, mecazlar eserde büyük yer tutar, özellikle doğa manzaralarının betimlenmesine büyük değer verilir.

Romantizm Akımında Kullanılan Edebi Türler ve Temsilcileri: Romantikler, Klasiklerin değer verdiği tiyatroyu ihmal etmişler, özellikle trajedi ve komediyi kuralcılığından dolayı bir kenara itip sanatçıyı serbest bırakan dramı tercih etmişlerdir. Şiirde özellikle lirik şiir büyük rağbet görmüştür. Roman ise en önemli edebi türlerden olmuştur. Romantizm aslında önce Almanya’da başlamış, İngiltere’de rağbet görmüş, ama Fransa’da kuralları belirlenip oradan tüm Avrupa’ya yayılmıştır.

Romantizm Akımının Temsilcileri ve Eserleri

Almanya’daki temsilcileri:

Goethe: Divan (Şiir); Faust, Egmont (Dram); Genç Werther’in Istırapları (Roman)
Schiller: Haydutlar, Wilhelm Tell (Dram)

İngiltere’deki temsilcileri:

Bu ülkede Romantizmi “Golcüler” adı verilen grup başlatmıştır. Bunların en ünlüleri Coleridge ve Wordsworth’tır.

Fransa’daki temsilcileri:

Montesquieu: Kanunların Ruhu (Felsefe)
Jean Jacques Rousseau: Toplum Sözleşmesi, İtiraflar, Emile
Lamartine: Bir Meleğin Düşmesi, Şairane Düşünceler (Şiir); Graziella, Rapheal (Roman)
Victor Hugo: Akşam Şarkıları, Işıklar ve Gölgeler, Sonbahar Yapraklan (Şiir); Sefiller, Nötre- Dame’ın Kamburu (Roman); Hernani, Kral Eğleniyor, Ruy Blas, Cromwel (Dram)
Voltaire: Şiirde Henriade adlı destanı ünlüdür; Candide, Zadig (Roman)

Diğer romantikler:

Lord Byron: Childe Harold’un Gezisi (Gezi); Kaabil, Sardanapal (Dram)
Puşkin: Kafkas Esiri, Çingeneler (Şiir); Yüzbaşının Kızı (Roman)

“Romantizm, ağlayan yıldız, inleyen rüzgar, ürperen gece, kendinden geçen çiçektir”. Musset

“Romanitzm, varlıkların olduklarından başka türlü olmadığına, olmayacağına üzülmektir”. A. Gide

Türk Edebiyatında Romantizm: Tanzimat edebiyatı dönemindeki ürünlerin çoğunluğu romantik akımın etkisiyle kaleme alınmıştır. Namık Kemal roman ve tiyatrolarıyla; Ahmet Mithat, ilk romanlarıyla; Recaizade Mahmut Ekrem, şiirleriyle; Abdülhak Hamit, tiyatrolarıyla bu akıma uygun eserler vermişlerdir.

Edebi Akımlar sayfasına dön! «|