- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Osman Turan’ın Hayatı ve Eserleri

osman turanProf. Osman Turan, Selçuklu Devri üzerine çalışmış üstâd bir tarihçidir; tarihî alandaki birikimiyle Türk toplumunun, tarihin ve dünyanın çeşitli meselelerini yorumlamış ve onlara çözümler getirmiş bir düşünürdür. Osman Turan, İbrahim Kafesoğlu’nun bahsettiği “Türk Cihan Hakimiyeti Mefkûresi”nin iki ciltlik tarihini yazmıştır. Osman Turan, Türk milliyetçisidir. Milliyetçilik âlimin, Türklerde, tarih boyunca, cihan hakimiyeti fikri halinde göründüğünü o büyük araştırmasıyla ortaya koymuştur. O, milliyetçiliğin İslâmiyet’e aykırı olduğunu zanneden kimselere karşı şöyle cevap verir: “…Halbuki, insanlık ideali gibi, İslâmiyet’in cevap vermediği milliyetçilik değil, kavmî asabiyet, yani bir nevi ırkçılık olduğunu izah etmekle bu zümreyi tatmin etmek mümkündür.

Osman Turan, bugünkü ihtiyaçlara göre millî mefkûre otoritelerinin ortaya çıkmadığından yakınır. Yani milliyetçi otorite olarak düşünürler yoktur, olmaması toplumdaki bunalımı artırmaktadır. Bu da millî bünye ve idealin zayıflamasına, dolayısıyla zararlı ideolojilerin meydanı işgal etmesine yol açmaktadır. Osman Turan daha önceki ele alınan düşünürler gibi milliyetçiliğin insaniyetçiliğe de aykırı olmadığını söyler. Ona göre, “aslında ilim bize millî ve insanî duygular arasında bir zıddıyetin mevcut olmadığını ispat eder.” O, “milliyetçiliğe aykırı bir insanlık fikrini hem imkânsız hem de zararlı” görmektedir. Buna mukabil, insanlığı inkâr eden milliyet ideallerini de dar ve bugünkü dünya şartlarına mugayir (aykırı) bulmaktadır.

Osman Turan’ın milliyetçilik anlayışı, “şumullü” dür (kapsamlı). Bu kapsam bütün insanlığı kucakladığı gibi Türk dünyasını ve İslâm âlemini de kucaklamaktadır. Türk milliyetçisinin dış Türklerle alakâsı, “millî şuurunun millî kültüre dayanması vakıası sebebiyledir”. Osman Turan, milletlerin bağımsızlığını, milliyet idealinin bir zaferi olarak kabul eder, demokrasinin zaferini de aynı ideale bağlar. UNESCO’da verdiği uzun bir tebliğde milliyet ve insanlık idealinin mahiyetlerini tahlil etmiş ve şöyle bir sonuca ulaşmıştır:



Milliyet ideali için manevî kıymetler ve aile bağları elzem (çok lüzumlu) olduğu gibi, insanlık ideali için de beşeriyetin kazandığı millî, dinî bütün hisler, hakikatle onun vücut bulması için zarurî unsurlardır.
Osman Turan, İslâmiyet’in Türk tarihinde oynadığı rolün büyüklüğünü ifade bakımından dikkat çekici ifadeler kullanıyor; Türklerin cihan hakimiyeti kudretini kazanmalarını, azametli bir tarih yaratmalarını İslâm’ın manevî gücüne bağlıyor ve şöyle diyor: “Hatta Türkler Anadolu’ya Müslüman olarak gelmemiş olsalardı Karadeniz’in şimalindeki bin yıl zarfında hicret eden ırktaşlarının akıbetlerine uğrayarak yok olur; tarihin istikametini değiştiren Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları, onların kurduğu dünya nizamı ve medeniyet bahis mevzu olamaz” bugünkü Türkiye de mevcut olamazdı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını dahi Türklerin Müslüman olmalarına bağlayan Osman Turan, İslâm medeniyetini diriltmeyi (ihyayı) kendisine dava edinmiştir. “İslâm Medeniyetini İhya Davası” adlı makalesi Batı medeniyetinin neden insanlığı mutluluğa ulaştıramadığını ve bu konuda neden yetersiz kaldığını açıklıyor. Sonra da İslâm medeniyetinin neden ihya edilmesi gerektiğinin sebeplerini izah ediyor. O, bu konuda yalnız da değildir. Başta Hilmi Ziya Ülken olmak üzere İslâm medeniyetinin ihyasının mümkün olduğunu bazı yazarlar belirtmiştir.

Osman Turan, laikliği kabul etmekle birlikte yanlış uygulamaların doğurduğu rahatsızlıklara dikkati çekmiştir. Hatta o, laiklik anlayışını genişletmiş ve bu çerçevede “Müslümanların, tatilin pazardan, cumaya çevrilmesini istemeleri tabiidir, böyle bir isteği laikliğe aykırı bulmak doğru değildir”. Ona göre, laiklik, Türkiye’de dinsiz-dindar çatışması neticesinde gelişmiş değildir. Laiklik, hızla Avrupalılaşmak ve bunun karşısındaki engelleri kaldırmak için kabul edilmiştir. Bundan dolayı, devletin “mutlak laik olması zarureti yoktur.” Osman Turan, “Millî ve dinî kıymetleri feda ederek başlayan bir Avrupalılaşma hareketinin milletimize hem kültür ve şahsiyetini kaybettirmekte hem de bizi hakikî terakkî yolundan uzaklaştırdığı” kanaatindedir.

Kim Kimdir? sayfasına dön! «|