- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Menemen Olayı / Kubilay’ın Şehit Edilmesi

şehit kubilayMenemen Olayı, gerici bir hareket olup din devleti kurulması amacı ile yapılmıştı. Olayın yaratıcıları, Manisa’daki dört günden beri toplandıkları Tatlıcı Mustafa’nın evinde, 6 Aralık 1930’da son defa toplanmışlar, nasıl silâhlanacaklarını hesaplamışlardı. Gece verilen karardan sonra bunların bir kısmı Paşaköy’e gitmişlerdir. Diğerleri arkadan gelecekti. Bozalan köyüne gelen asiler, iki hafta da orada kaldılar. 23 Aralık Salı gecesi yola çıkıyorlar.

24 Aralık 1930’da Derviş Mehmet ve altı arkadaşı, Manisa üzerinden sabaha doğru dağ yolundan yürüyerek Menemen’e varır. Derviş Mehmed Menemen’de ilk gördüğü camiye girer ve oradaki bayrağı alır. Camide namaz kılan on beş kişiyle dışarıdakileri şeriat istemeye çağırır. Hükûmet olayı haber alır almaz Kubilay Bey’in kumandasında bir müfreze gönderir. Kubilay’ın asilere yapmış olduğu uyarı ve nasihatler bir işe yaramaz. Gözü dönmüş asiler tarafından Kubilay şehit edilir.

Hükûmetin yerinde müdahalesiyle ilk olarak Menemen’de şeriat isteriz diye ayaklananlardan 25 kişi, Manisa’da da 13 kişi tutuklanır. Hadisenin Menemen’de değil de Manisa’da hazırlandığı açıktı. Kaçan iki kişi derhal ele geçirilir. 28 Aralık 1930 Pazar günü 7 Nakşibendi şeyhi ile 7 sivil daha tutuklanır. Hükûmet Menemen olayına büyük önem vermiş, gazeteler de bu olaya baş sayfalarında geniş olarak yer vermişlerdir. İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Fahrettin Paşa bizzat Menemen’e gidip, olayı yerinde incelediler. Bu arada Menemen’de, Hoca Saffet, Balıkesir’de de Şeyh Halil geniş bir fesat çemberi hazırlamakla uğraşıyorlardı.

Mustafa Kemal Paşa, olayın üzerinde titizlikle durmuş ve bunun Cumhuriyeti yıkmayı hedef tutan bir hareket olduğunu belirtmişti. Mustafa Kemal olaydan duyduğu üzüntüyü Erkânı Harbiye Reisi Mareşal Fevzi Paşa’ya bir mektup yazarak duyurmuş ve olayla bizzat ilgilenmişti. Menemen olayının yalnız Manisa ve Menemen’e sirayet etmeyeceği, Türkiye’nin her yerinden bu olayın yaratıcıları olduğunu hesaplayan ve buralardan da bu olayın hazırlanmasına yardım yapıldığını düşünen hükûmet, çalışmalarını buna göre hazırladı. İlk olarak 31 Aralık 1930’dan başlamak üzere Menemen ve Manisa’da bir ay müddetle örf-i idare ilân eden hükûmet yurt çapında çalışmalarına başladı.



Menemen Olayı, bütün yurtta üzüntü ve nefret uyandırdığından yurdun pek çok yerinde aydınlar ve gençlik el ele vererek Menemen Olayını protesto eden mitingler düzenledi. 31 Aralık 1930’da Darülfünûn (Üniversite) Meydanı’nda Menemen Olayı münasebetiyle heyecanlı ve coşkun bir miting düzenlendi.

Mitingde, Darülfünûn Emini Muammer Raşit (Sevig), Müderris Maslâhattin Âdil (Taylan) Bey, Maarif Emini Ali Muzaffer (Göker) Bey birer konuşma yaptılar. Binlerce öğrenci Darülfünûn Meydanı’nda “hainleri tel’in ederiz, kahrolsunlar” diye bağırdıktan sonra Taksim’e hareket etmişler ve oradan da sükûnetle dağılmışlardı. Ankara’da, saat 14.00’te Kubilay için Ankara Türk Ocakları Merkezi’nde büyük bir miting düzenlendi. 3 Ocak 1931’de yapılan bu mitingden başka, aynı gün Konya, İnegöl, Bergama, Bursa, Balıkesir’de de mitingler yapıldı. İzmir Vilâyet Meclisi’nde de olayı meydana getirenler lanetlendi.

5 Ocak’ta ise Rize’de bir miting düzenlendi. Hükûmet olayla ilgili çalışmalarını genişletip, olayın nedenleri ve olaya sebep olanları araştırmaya başladı. Bu çalışmalar sonunda, Avukat Hasan Fehmi Bey tutuklanarak Menemen’e gönderildiği gibi, Menemen’de yeniden 22 ve Alaşehir’de 25 kişi yakalandı ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ve Ordu Müfettişi Fahrettin (Altay) Paşa Menemen köylerinde araştırmalara başladılar. Başvekil İsmet İnönü ve mebuslar, Menemen olayını lanetleyen konuşmalar yaparak olayın korkunçluğunu etraflıca ortaya koydular ve bu olayın suçlularının muhakkak cezalandırılacağını belirttiler.

Olayın suçluları teker teker yakalanırken, bu arada kaçmayı başaranlar da kaçtıkları yerlerde ele geçirilmeye başlandı. Gelibolu’ya kaçan Derviş Mehmed’in arkadaşı, Manisa’nın Horoz köyünden Florinalı, Naşit Gelibolu’da kaldığı evde yakalandı. İnkılâpların tutması için hükûmetin çok sert tedbirler alması olağandı. Bu yüzden hükûmet Menemen olaylarının suçlularını en ağır şekilde cezalandırmak istiyordu. Bu yüzden kurulmuş olan “Divan-ı Harp”, 2 Ocak 1931’de işe başlamış ve iki yüz kişiyi tutuklamıştı. Suçlular Menemen’de mahkemeye sevk edildi. 14 Ocak’ta suçlulardan yüz kişi mahkemece duruşmaya çıktı, fakat, hepsi suçu birbirinin üstüne atmaktan başka bir şey yapmadılar.

menemen olayıBir yandan, Menemen olayının Divan-ı Harp’te suçluları hesap verirken, diğer yandan da gericiliği körükleyen yobazların bertarafı için de çalışmalar sürdürülüyordu. Bu konudan olmak üzere, 15 Ocak 1931’de Aydın’da fes ve sarık satan İsmail Hoca’nın malları zapt olunmuş, vesikasız imamlık yapan bir kişi adliyeye verilmişti.

Vekiller Heyeti, 31 Aralık 1930’da “Suçun Cumhuriyet’e karşı geniş kapsamlı bir düzene dayandığı hakkında kesin belgeler olduğu” gerekçesi ile Menemen ilçesi ile Balıkesir, Manisa merkez ilçelerinde sıkı yönetim ilân etti. Bu, Meclis’te kabul edildi ve hatta sonra bir ay daha uzatıldı. Menemen’de çok sıkı tedbirler alındı, sarıklı hiçkimse kalmadı ve 14 kişi daha tutuklanarak mahkemeye gönderildi. 19 Ocak 1931’de İstanbul’da üçü erkek ve biri kadın, İzmir’de bazı kişiler, İzmit’te bir hoca, Aksaray’da da müezzin Hayrettin tutuklanmıştı. İdama mahkum edilenlerden Erbilli Şeyh Esad’ın yaşı ilerlemiş olduğunda (65 yaşını tamamladığından) idamdan kurtulmuş, cezası hapse çevrilmiş ve Askerî Hastane’de ölmüştür.

Menemen’de Divan-ı Harb’in yargılamaları sonunda 105 kişiden 27’si beraat etmiş, 30 Ocak 1931’de yapılan duruşmadan sonra 37 kişi idama mahkûm edilmiş ve karar Meclis’in onayına sunulmuştu. 31 Ocak 1931’de Divan-ı Harb-ı Örfi Müddeiumumî Muavini karar hâkimliğine karşı olayı baştan sona yansıtan ve suçluları, suçları tespit eden evrakı hazırlamıştı. İdam kararları suçlulara bildirilmiş ve Meclis kararı beklenmeye başlamıştı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 2 Şubat 1931’de kararları kabul etti ve 3 Şubat 1931’de kararlar uygulandı. Menemen Olaylarının sorumluları sabaha karşı asıldılar. Derviş Mehmed Kubilay’ın şehit edildiği yerde asıldı. Kaçan bir mahkûm ise daha sonra yakalandı.

Menemen Olayı’ndan sonra artık inkılâplara engel olacak bir kuvvet kalmamıştı. Menemen Olayı’nın bu şekilde çok sert cezalar verilmek suretiyle kapatılması hükûmetin inkılâp politikasına uygun düşüyordu. Türkiye’nin büyük çoğunluğu inkılâpları arzularken, birtakım gericilerin inkılâplar karşısında durması, hele şeriat fikri ile hareket etmesi muhakkak ki inkılâpları tehlikeye düşürürdü.

Bu konuyla ilgili olarak “Şehit Kubilay ve Menemen Olayı” adlı yazımızdan da yararlanabilirsiniz.

ÇokBilgi.Com | AR-GE