- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Kutadgu Bilig Yazmaları ve Nüshaları

Kukutadgu bilig, yazmaları ve nüshalarıtadgu bilig’in 462 (1069/1070)’de yazıldıktan bir süre sonra, unutulmuş ya da çok dar bir çevre tarafından yararlanılmış olduğu anlaşılıyor. Eserin değerini takdir eden zümrelerce, Kutadgu Bilig iki kez tarihin karanlık perdesi arkasından aydınlığa çıkarılmıştır. Her iki defasında esere eklenmiş olan mukaddimeler, bunları yazanların fikir seviyelerini gösterdiği gibi, bu çevrelerin eser hakkındaki görüşlerini de içermektedir.

Esere ilk eklenen manzum mukaddimede (bk. B 1-77), bir yandan müellifi hakkında malûmat verilmekte, öbür yandan yazanın fikrine göre, eserin en mühim kısımlan tebarüz ettirilmektedir. Manzum mukaddimenin dili ve üslûbu eserinkine çok yakın olmakla birlikte, eserin esas fikrinin iyice kavranmamış bulunduğu anlaşılmaktadır. Burada Kutadgu Bilig bir nevi siyasetname telâkki edilmekte ve eserin asıl insanî ve içtimaî değeri arka plâna bırakılmakta ve kitapta çok talî bir yer işgal eden meselelerden bazıları (örn. askerlik v.b.; ön plana alınmaktadır.

Esere eklenen mensur mukaddime, manzum mukaddimenin eksik ve fena bir bulaşmasından ibarettir. Dil ve üslûp hususiyetleri bu mukaddimenin daha sonraki bir devire ait olduğunda hiçbir kuşkuya yer bırakmıyor (bu mukaddimelerdeki eksik ve yanlış malûmat son zamanlarda Kutadgu Bilig üzerinde uğraşanların bir kısminin da eserin asıl mahiyeti hakkında yanlış birtakım fikirler beyan etmelerine sebep olmuştur).

Bu mukaddimelerden Kutadgu Bilig’in ikinci ve üçüncü defa canlanmasının, eserin asıl yazılmış olduğu çevrenin dışmda ve birbirinden oldukça uzun fasılalar ile vuku bulduğu anlaşılıyor. Ancak bunları zaman ve mekân bakımından daha dar hudutlar içine almak kolay değildir. Mukaddimelerdeki tabirler de bunların Kâşgar’ın batısında yazılmış olduğunu belirtmektedir. Bu yerin Türk dünyasının bilim ve fikir merkezlerinden Semerkand olması pek muhtemeldir.

Kutadgu bilig’in şimdiye kadar bilinen biri Uygur ve ikisi Arap harfleri ile yazılmış olan yazmalarının üçü de eserin bu üçüncü tedvinine aittir. Aynı yazmanın istinsahları olan bu yazmalar arasındaki farklara bakılırsa bu metinlerin zamanla oldukça mühim değişikliklere uğradığı anlaşılıyor. Mevcut yazmaların en iyi olanı, kuşkusuz, Fergana yazmasıdır.

Arap harfleri ile yazılmış olan bu yazmanın istinsah tarihi, yazı hususiyetlerine göre. VII. (XIII.) yüzyıldan daha eski olmamalıdır. Yazmanın başında (I, 1-14.) ve sonunda 30 sayfa kadar (6232-6266. beyitler) bir kısım ile manzum mukaddime (B 1-77) eksiktir. Bu sonuncusunun yazmada bulunmamış olması muhtemeldir. Bir-iki sayfa müstesna, yazmanın mevcut kısmı çok iyi muhafaza edilmiştir.



Eserin ikinci yazması, Arap harfleri ile yazılmış Kahire yazması olup Kahire kölemen sultanlarından Naşir’in kölelerinden İzz al-Din Ay-Demir al-Davâddâr için hazırlanmıştır. Moritz tarafından, 1896’da Kahire’de Hidiv kütüphanesinin mahzenlerinde, parçalanmış hâlde bulunarak sonradan bir araya getirilmiş olan bir yazmadır. Bu yazmada 73-454, 587-646, 836-956, 1504-1562, 4579-4610, 6245-6303, 6352-6417, 6632- 6645. beyitler eksiktir. Yazıldıktan sonra mukabele edilmiş olan bu yazma çok güzel bir yazı ile yazılmış ve rutubetten zarar görmüş olan bir iki varak hariç, çok iyi korunmuştur.

Yazmaların bilim çevresinde ilk malûm olanı Herat yazması olup, 843 (1439)’te Arap harfleri ile yazılmış bir yazmadan Uygur harfleri ile istinsah edilmiştir. Bu eser üzerinde çalışmalara esas teşkil etmiş olan bu yazma çok itinasız biçimde yazılmış ve belki bir karalama olarak hazırlanmıştır. Bu yazmayı yazan, müstensih olarak işlek yazabilecek bir biçimde Uygur abecesine vâkıf olmakla birlikte, Kutadgu bilig metnini iyi oku-yamamış ve metni Uygur harflerine çevirirken, anlamlarını bilmediği ve bilhassa ünlü işaretsiz yazılan kelimeleri çok kez kendi düşüncesine göre okumuş ya da onların sadece biçimlerini nakletmiştir.

Bazı kelimelerin altında anlamlarını kaydetmeğe lüzum görmesinden ve böyle yaparken, bazen yanlışlıklara düşmüş olmasmdan da, metnin kendisince pek iyi anlaşılmadığı görülüyor. Bu yazmada da 197-228, 2739-34:3, 6304-6351, 6521-6604. beyitler eksiktir. Bunların ancak 2739-3473. beyitleri ihtiva eden kısmı sayfa halinde kaybolmuş, öbürleri ya esas metinde bulunmamış ya da istinsah edilirken yanlışlıkla atlanılmış olmalıdır. 2014, 2020, 2153, 2291. beyitler ile devamları da karıştırılmıştır.

Herat yazması XV. yüzyılda orta Asya ile Anadolu arasındaki sıkı kültür ilişkilerini göstermek bakımından da mühimdir. Eklenen bir kayıttan anlaşıldığına göre, eser, II. Mehmed Han zamanmda, orta Asya kaleminde çalışan Uygur kâtiplerinden Şeyhzade Abdürrezzak Bahşı için, Fenarî-oğlu Kadı Ali tarafından, 879 (1474) tarihinde Tokat’tan getirilmiştir.

Buradaki Kadı Ali, meşhur bilgin Şams al-Dîn Muhammed b. Hamza al-Fanârî’nin torunu olup, Herat, Buhârâ ve Semerkand’da tanınmış bilginlerden ders görmüş ve Fatih devrinin başlarında Anadolu ‘ya dönmüş olan ‘Alâ’ al-Dîn Alî b. Yûsuf Bâli b. Fanârî’dir. Molla-i Gûrânî’nin delâleti ile Bursa’da önce müderris ve 878 (1473/1474)’de kazasker tayin edilmiştir. Son günlerim Bursa’da geçiren ‘Alâ’ al-Dîn ‘Alî 903 (149? 1498)’te ölmüştür (bk. İsmâil-i Belîğ, Güldeste-i riyâz-ı ‘irfan, Bursa, 1302, s. 245-284; krş. bir de Mecdî, Şaka’ik-ı nu’mâniye tercümesi, İstanbul, 1269, s.

Kutadgu bilig’e ait bazı parçalara bu üç yazma dışında da tesadüf edilmektedir. Bunlardan iki beyit (1139 ve 1476), Ğazî b. ‘Alî Kutluğ al-Cubâtî tarafından tertip edilmiş bir mecmuada bulunmaktadır. Mecmuanın tertip ediliş tarihi kaydedilmiş olmakla birlikte, zedelenmiş olduğundan, iyi okunamamaktadır. Fakat öbür kayıtlarından bunun 703-718 (1303 -1317) yıllan arasında yazılmış olduğu anlaşılmaktadır (bk. Atebetü’l-hakayık, nşr. R. R. Arat, istanbul, 1951, nşr. TDK, n, 32, s. 34 v. dd.)

Kutadgu. bilig’tekine benzer bir beyit de Altın-Ordu’nun payitahtı olan Saraycık harabelerinde meydana çıkan bir vazo üzerine yazılmış bulunmaktadır (bk. Samoyloviç, Sredneasiatskie turetskiye nadpisi na glinyanom kuvşine iz Sarayçika, ZVO, 1912, XXI, c. I, s. 038-04, \ Burada yazılı iki beyitten birincisi Kutadgu Â/7/g’deki 274. beyit ile mukayese edilmek ilenilmiş ise de, bunun başka bir eserden ahn iş olması da mümkündür (bk. R. Rahmeti Arat, Kutadgu bilig. metin I, XL).

Kutadgu Bilig sayfasına dön! «|