- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Kısa Fabl Örnekleri

kısa fabl örnekleri, fabl yazma çalışmaları

Fabl adıyla bilinen hayvan masalları, genellikle çocuklar için yazıldığı için kısa ve anlaşılır bir şekilde kaleme alınırlar. İçerisinde hayvanların başından geçen olağanüstü olaylar, kişileştirme ve konuşturma sanatıyla akıcı bir kurguya dönüştürülür. Olaylar basit düzeyde işlendiği için aslında kalemine güvenen herkes basit bir fabl yazma çalışması yapabilir. Fabl hakkında ayrıntılı bilgi için “Fabl Türü ve Özellikleri” başlıklı sayfamıza bakabilirsiniz. Aşağıda kısa fabl örnekleri sizler için derlenmiştir.

BENEKLİ ve KRAL

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, iki dağın arasında sonu görünmeyen çok büyük bir göl varmış. Bu göl, yakın köylerdeki insanlar kadar hayvanların ve bitkilerin de hayat kaynağıymış. Nice zambaklar ve yosunlar gölün çevresini süsler, kuşlar göç ederken bu gölde misafir olur ve içinde yaşayan rengarenk balıklar, gün boyunca şarkılar söyleyerek serin sularda gezer dururmuş.

Gölün küçük bir kısmında yaşayan sevimli balıkların bir de kralı varmış ve buradaki tüm balıklar kralın sözünden çıkmazmış. Kral çok uyanık ve yalnızca kendi keyfini düşünen biriymiş. Tüm balıkları tatlı yosunların az olduğu, yiyecek bulmanın çok zor olduğu dar bir alanda tutar ve bu alanın dışına çıkanları büyük balıklara yem etmekle tehdit edermiş. Ayrıca gölün derin yerlerinde çok tehlikeli yaratıkların olduğunu, dev yılanların, çift başlı köpek balıklarının ve timsahların oralarda gezip durduklarını anlatırmış sürekli. Kendisi ise gününü gün eder, hizmetçilerine en güzel yemekleri ve içecekleri onun için hazırlatır, muhafızlar onu gece gündüz korurmuş.

Kraldan korkan balıklar o ne derse yapıyorlarmış, çünkü büyük balıklara ve göldeki tehlikeli yaratıklara yem olmayı kimse istemezmiş. Sadece kendilerine ayrılan küçücük bir alanda iç içe yaşar, bazı günler aç uyur ama kralın sözüne uyarak hâlâ hayatta olduklarına şükrederek yaşarlarmış. Günlerden bir gün henüz çok genç bir balık olan benekli, rüyasında gölün derinliklerinde çok güzel yiyecekler, dost canlısı balıklar ve yepyeni dünyalar olduğunu görmüş. Her ne kadar kralın çizdiği sınırları aşmak, ona korkutucu gelse de gidip oraları keşfetme arzusuyla yanıp tutuşmaya başlamış.



Benekli, arkadaşlarına gölün derinliklerine yapmak istediği yolculuğa birlikte gitmeyi teklif ettiyse de, herkes ona “Sakın kralımızın yasakladığı sınırları aşmaya kalkma, dev canavarlar seni bir lokmada yutar. Ayrıca kralın bundan haberi olursa, yine büyük balıklara yem olmaktan kurtulamazsın.” diye söylemiş. Benekli kararlıymış ve yalnız başına da olsa oraları görmek için can atıyormuş. Sonunda ölüm de olsa, rüyasında gördüğü o gizemli dünyayı keşfetmekten vazgeçmeyecekmiş.

Benekli çantasını hazırlayıp, kralın ve muhafızlarının uykuda olduğu bir saatte kimseye haber vermeden yola koyulmuş. İçinde hem büyük bir korku hem de yeni yerleri görecek olmanın heyecanı varmış. Saatlerce yüzmüş, yüzmüş ve sonunda kralın yasakladığı sınırların dışına çıkmayı başarmış. Gittikçe su berraklaşıyor, gölde her şey daha net görünmeye başlıyormuş. Muhteşem bir manzara ile karşılaşan benekli, hiç görmediği yosunlar ve yiyecekler yiyerek yoluna devam etmiş.

Azıcık dinlenmek için bir kayanın dibinde girmiş ve orada uyuyakalmış. Uyandığında etrafında onlarca irili ufaklı balık varmış. Bu balıklar, daha önce hiç görmediği türden balıklarmış. Korkuyla etrafa kaçmaya çalışırken balıklardan biri “Sakın korkma, biz sana hiçbir zarar vermeyiz.” demişler. Bu söz üzerine balıkların yanına yaklaşıp başından geçenleri bir bir anlatan benekli, bu yabancı yerdeki balıkların dostça yaklaşımlarına pek memnun olmuş. Kendi ülkelerinin dışında, tıpkı rüyasında gördüğü gibi harika dünyalar olduğunu anlamış ve yıllarca buraları görmeyip, bu yiyeceklerin tadına varmayıp, bu güzel dostları tanımadığı için üzülmüş.

Beneklinin ülkesindeki kralın yaptığı kötülükleri duyan yabancı balıklar önce benekliyi birkaç gün misafir etmişler, ona çok güzel yerler gezdirmişler, oyunlar oynatmışlar. Daha sonra bir plan yapıp, beneklinin ülkesine giderek oradaki balıkları kraldan kurtarmaya karar vermişler. Bir gece benekli ve bu yeni dünyada tanıştığı yüzlerce balık çıkagelmiş. Kralın tüm muhafızlarını etkisiz hale getirip, kralın karşısına geçmişler. Neler olup bittiğini anlayamayan kral önce kaçmaya çalışmış; fakat bunun mümkün olmadığını anlayınca teslim olmuş. Tüm halkı yıllarca nasıl kandırdığını, onları nasıl açlığa ve yalnızlığa mahkum ettiğini herkesin duyacağı şekilde anlatmış. Daha sonra zalim kral kendisine ne ceza vereceklerini düşünürken, korkudan ölmüş.

Beneklinin ülkesindeki tüm balıklar özgür olmuşlar ve yasaklar olmadan tüm gölde diğer canlılarla tanışmışlar, dev yaratıkların koca bir yalan olduğunu öğrenmişler ve diğer balıklarla birlikte kardeşçe yaşayıp, gölün güzelliklerinin keyfini yaşamışlar.

ASLAN VE FARE

aslan ve fare fabl örneğiOrmanlar kralı aslan, yemeğini yedikten sonra öğle vakti bir gölgede tatlı tatlı uyurken, küçük ve sevimli bir fare aslanın yanına gelmiş. Aslanın kuyruğu ve yelesiyle oynamaya, patilerine resim yapmaya başlamış. Farenin ona dokunduğunu hissettiği için uykusundan uyanan aslan çok sinirlenmiş ve tüm ormanı inleten bir kükreme ile fareyi bir atlayışta yakalamış. Fareyi patilerinin arasında sıkıştıran fare, tir tir titreyerek:

– Seni sevmeye ve seninle oyun oynamaya çalışıyordum sayın ormanlar kralı, ne olur beni bırak! demiş.
– Bir aslanla oyun oynayamayacak kadar küçük olduğunu bilmiyor musun? demiş kükreyerek.

– Evet, ben küçücük bir fare olduğumu biliyorum, zaten sana hiçbir zarar vermeden sadece eğlenmek için bu hareketleri yaptım. Hem belki arkadaş oluruz ve bir gün sana bir yardım ederim diye düşünmüştüm. Ne olur beni affet, bırak da gideyim, demiş. Aslan farenin çaresizliğini görmüş ve bunun üzerine onunla alay etmeye başlamış:

– Sen şu küçücük boyunla, koskocaman bir aslana nasıl yardım edebilirsin? Ben ki ormanlar kralıyım, sen ise zavallı bir faresin. Senin pestilini çıkarırdım ama sana acıyorum. Şimdi hemen yıkıl karşımdan! demiş.

Aradan günler, aylar geçmiş. Bizim kibirli ve güçlü ormanlar kralı bir avcının geyik için kurduğu tuzağa düşmesin mi? Ağların içinde çırpınmaktan yorulan aslan, çaresizce birinin kendisine yardıma gelmesini beklemeye başlamış. Kimse gelmeyince, avcının kendisini yakalayıp öldüreceğini düşünerek bağıra çağıra ağlamaya başlamış. Onun kükremelerini duyan minik fare aslana ne olduğunu anlamak için hemen ormana koşmuş.

– Yetiştim aslan kardeş, şimdi seni bu ağlardan kurtarmaya çalışacağım. Senin avcıların eline düşmene izin vermeyeceğim, demiş. Aslan bu teklif karşısında bir yandan sevinirken, bir yandan:
– İyi ama nasıl? Beni nasıl kurtaracaksın, hem kimsin sen? diye sormuş.

– Ağları kemirmeye başlayan fare, bir bir tuzağı bozmaya başlamış. Patileri ağdan kurtulan ormanlar kralı kısa süre içinde tüm ağlardan kurtularak tuzaktan çıkmış. Farenin yanına gelerek:
– Böyle yardımsever ve yetenekli bir fare ile tanıştığım için çok mutluyum. Benim hayatımı kurtardın, teşekkür ederim, demiş.

– Geçen gün sana yardım etmek için seninle oynamaya geldiğimde, bana “Şu küçücük boyunla bana nasıl yardım edebilirsin ki?” demiştin. Bak işte seni kurtardım, demiş. Aslan duyduğu bu söz üzerine çok utanmış ve fareye:

– Demek sen o faresin. Sana söylediğim tüm kötü sözler ve davranışlarım için çok özür dilerim fare kardeş. Lütfen beni affet. Demek ki dünyada herkes birbirine muhtaç olabilirmiş ve bir aslanla fare dost olabilirmiş, demiş.

Bunun üzerine aslanla fare sarılmış ve çok iyi dost olmuşlar. O günden sonra ne zaman yardıma ihtiyaçları olsa, birbirlerine yardım etmiş ve ömür boyu arkadaş kalmışlar.

KEÇİ CAN PAZARINDA

küçük keçi ve kurt fabl örneğiGünlerden bir gün tatlı mı tatlı ama aklı bir karış havada olan küçük bir keçi, sürüsünü bir yana bırakmış, bir başına otlaya otlaya çekip gitmiş. Hain koca kurt kaçırır mı, hemen görmüş küçük keçiyi:

– “İşte tam ağzıma layık bir lokma. Yaşasın karnım doyacak!” demiş.

Küçük keçi bakmış ki can pazarı. Hiç kurtuluş yok:

– Ne yapalım, demek kaderimizde sana yem olmak varmış kurt .” demiş. Gayet hüzünlü bir ses tonuyla, “Madem artık ölmekten başka çaremiz yok, bari bana biraz kaval çal da neşeleneyim, korkuları unutup rahatça öleyim.” demiş.

Kurt, zavallı keçinin son isteği nasıl olsa diye düşünerek bulmuş bir kaval, başlamış üflemeye. Kurt çalmış, keçicik, oynamış. Derken ötelerden kaval sesini alan köpekler koşarak gelmişler, kurdu önlerine düşürüp bir güzel kovalamışlar. Kaçmadan önce, kurt durumu anlayıp oyuna geldiğini anlamış:

– Suç sende değil bende. Kaval çalmak benim neyime? Çalgılı oyunlu kurban benim neme gerek? demiş. Kaval çaldığı ve keçiyi oracıkta yemediği için pişman olmuş ama iş işten geçmiş…

Fabl Nedir? sayfasına dön! «|