- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Keçecizâde İzzet Molla

keçecizade izzet molla

Babası I. Abdülhamid devri kazaskerlerinden Keçeci-zâde Salih Efendi, onun da dedesi Konya Toprak Sokak Camii imamı Keçeci Süleyman Efendi olup adını bu zatın mesleğinden alan aile aslen Konyalıdır. Salih Efendi’nin ba­bası Mustafa Efendi henüz yirmi yaşlarındayken ailesinin haberi olmadan Kon­ya’dan İstanbul’a gelerek Pîrî-zâde Sâhib Efendi’ye bağlanmış ve onun aracılı­ğıyla Davud Paşa Camii imamının kızıyla evlenmişti. İzzet Molla’nın babası bu evlilikten dünyaya gelmiştir.

İstanbul’un Avratpazarı semtinde 1786’da doğan İzzet Molla, çok küçükken babası tarafından eğitime başlatılmış, fakat henüz on üç yaşlarındayken öksüz kalarak zorluk ve yokluklar içinde bir ömür sürmeye mecbur kalmıştır. Bu yıllar­da enişteleri Meş’aleci-zâde Es’ad Efendi ve Moralı-zâde Hamîd efendilerin yar­dımlarıyla büyütülmüş, ancak içine düştüğü üzüntülü durumlar ve geçim derdi onu genç yaşlarda içkiye düşürmüş, biraz da bu yüzden eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmıştır.

Gittikçe hayatından bezen genç İzzet, sonunda intihara karar vererek yanına bir şişe rakı alır ve düşüncesini gerçekleştireceği Göksu’ya gitmek üzere Bahçekapısı’ndan bir kayığa biner. Kayık Kuruçeşme sahillerinden ilerlerken, o sırada yalısının penceresinde Sâhib Dîvânı’m incelerken çözemedi­ği bir meseleyi kendisine soran Hançerli Beğ’in sorusuna doyurucu bir cevan verir.



Kendisinden çok hoşlanan Hançerli Beğ ile aralarında sohbet başlar, so­nunda İzzet Molla intihardan vazgeçer. O sıralar Sultan II. Mahmud’un gizli müşaviri Halet Efendi’yle yakından görüşen Hançerli Beğ ona bu yeni tanıştığı genci tavsiye eder. Halet Efendi medreseden atılmış birini önce kabul etmek is­temezse de, biraz konuşunca değerini anlayarak yanına alır ve İzzet Molla için Sivas sürgününe kadar uzanacak yeni bir hayat devresi başlar. kim kimdir, özlü sözler

Kısa sürede Sultan Mahmud’un huzuruna çıkacak kadar kendini tanıtıp hızla yükselen Molla, 1809’da Bursa müfettişliğine, ardından 1810’da Rikâb-ı Hümâyûn kethüdâlığına getirilir. Bunu takip eden yıllarda Merzifonlu Kara Mustafa soyundan İsmail Mekkî Bey’in kızı Hibetullah Hanım’la evlenerek Reşad, Fuad, Sedad ve Murad adında dört çocuğu olur. Hatta bir gün huzurdayken sultanın, bütün oğullarının adının “dal” kafiyeli kelimelerden oluşması sebebiy­le kendisine, bir oğlu daha olsa adını ne koyacağı konusunda sorduğu soruya “İmdad efendim…” diye verdiği cevap meşhurdur.

Molla 1818’de Beylerbeyi’nde bir ev satın alarak oraya taşınır, birkaç yıl sonra Galata mevleviyetine ge­tirilir. O sırada gözden düşerek idam edilen Halet Efendi’nin İstanbul’daki bütün malları müsadere edilmiştir. Yakınları sürgüne gönderildikleri hâlde Molla’ya dokunulmaz, üstelik Galata kadılığı da elinden alınmaz. Kendisinden büyük hi­maye ve iyilikler gördüğü Halet Efendi için bir mersiye yazan Molla’nın “Hâlet’in canını Hak aldı mâlini mîrî I Kaldı ehl-i hasede hâyeleriyle kîri” beyti dil­lerde dolaşmaya başlar.

Hakkında sadrazam aleyhinde konuştuğu dedikodusu üzerine 1238/ 1823’te Keşan’a sürgün gönderilir. Meşhur Mihnet-keşân mesnevisini bu sürgün macerası hakkında nazmetmiştir. Yaklaşık bir yıl sonra affedile­rek İstanbul’a döner ve padişahın teveccühünü kazanarak 1241/1825’te Mekke mollası olur. Bir yıl sonra İstanbul payesi alır ve ardından 1243/1827’de Hare­meyn müftüsü olur. 1828’de çıkan Mora isyanı üzerine, Ruslara savaş ilanına karşı çıktığı ve bunun için bir layiha hazırladığı için hakkında açılan soruşturma sonucu önce idamına, daha sonra da bağışlanarak Sivas’a sürgününe karar veri­lir.

Sivas sürgününün dokuzuncu ayında muhtemelen zehirlenerek henüz 43 ya­şındayken hayata gözlerini yumar. Savaşın sonucu Molla’nın düşündüğü gibi olunca affı için hakkında ferman çıkarılmışsa da, ferman Sivas’a Molla’nın ölü­münden iki saat sonra varmıştır. Gençlik şiirlerini Dîvân-ı Bahâr-ı Efkâr adlı di­vanında toplayan şair, sonraki eserlerini Dîvân-ı Hazân-ı Âsor’ında İbrahim Bülbül, İzzet Molla ile ilgili bir çalışma yayımlamıştır.

Kim Kimdir? sayfasına dön! «|