- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Hikaye / Öykü Nedir? – Tanımı ve Özellikleri

hikaye, öyküGerçekliği, gündelik hayatı konu eden, yaşanmış ya da tasarlanmış bir olayı, bir durumu anlatan kısa, kurmaca anlatılara öykü (hikâye) denir. Ancak gerçekliği ele alış biçimi, her zaman gerçekçi yöntemlerle değil, kimi zaman tamamen düşsel, fantastik bir bakış açısıyla da olabilir.

19. yüzyıl sonlarında, Türkçede Batılı örneklerinden etkilenerek yazılan ve nouvelle olarak adlandırılan bu tür anlatılara “hikâye” dendi. Fakat, aynı zamanda, Tanzimat döneminde “roman” da “hikâye” olarak adlandırılıyordu. Diğer yandan, anlatı (recit) ve olayların, hatırda kalanların anlatılması (histoire) karşılığı olarak da “hikâye”nin kullanılması, kendine özgü nitelikleri olan bu türü ayırt etmek için 1960 Mardan sonra “öykü” sözcüğünün önerilmesine yol açtı. Bununla birlikte, Türkçede hâlâ “hikâye“nin hem yukarıda belirttiğimiz anlamlarda hem de “öykü” ile eş anlamlı olarak kullanılmaya devam edildiğini unutmamak gerekir.

Türsel niteliklerini kesin çizgileriyle belirleyerek öykünün tanımını yapmak güçtür. Özellikle de türlerin iç içe geçtiği, melezleştiği çağımızda bu daha da güçleşmektedir. Öykünün gelişim tarihine bakıldığında, ayırıcı niteliklerinin çağlara ve her yazarın estetik anlayışına göre değiştiği görülür. Kuşkusuz bu tespit yalnızca öykü için değil, diğer türler, özellikle de roman için geçerlidir. Ancak öykünün, masal, fabl, efsane, anekdot, kıssa gibi diğer kısa anlatı türleriyle arasındaki ince sınırları belirleyebilmek için yalnızca kendine özgü ayırıcı niteliklerini belirlemek gerekir.



Öykü ve roman, anlatma esasına dayanan diğer kurmaca edebî türler içinde gerçekliği temel almalarıyla birbirlerine yaklaşır. Bu iki türü birbirinden ilk bakışta ayıran en temel özellik öykünün kısa olmasına karşılık romanın daha uzun ve katmanlı olmasıdır. Öykünün kısa soluklu olması, onun diğer türsel ayırıcı niteliklerini de belirler: Yoğunluk, birlik anlamında bir bütünlük, etkileyicilik ve anlatımın özlü olması. Bu yönleriyle öykü anlatımı romandan çok farklı bir tekniği gerektirir.

Öykünün belli başlı / öne çıkan özellikleri şunlardır:

Öykü çoğunlukla tek bir olaya ve yalın bir kurguya dayanır.
Romana göre daha az geliştirilmiş az sayıda kişilerden oluşur.
Öyküde romandaki gibi uzun psikolojik çözümlemelere, çevre, ortam, kişi tasvirlerine yer yoktur.
Karikatür çizerken nasıl en belirgin özelliklerin çarpıcı bir biçimde ortaya çıkması için diğer ayrıntılar atılıyorsa, öykü dili de etkili, öz ve yoğun bir anlatımı az sözle yaratmak zorundadır.
Öykü, genellikle kurmacanın düğümünün aniden çözülmesiyle, beklenmedik, çarpıcı bir sonla, çoğu zaman anlatıda ani bir düşüşle biter.
• Öyküde anlatımın yoğunluğu okurun dikkatinin de yoğunluğunu gerektirir. Öykünün kısa ve yoğun olması bir çırpıda okunmasını sağlayarak okurun dikkatinin dağılmasına fırsat vermez.
Öykü seçilmiş bir olaya, bir duruma, özel bir ana, bireyin iç dünyasında belli bir duyarlık noktasına, dikkatlerden kaçan bir ayrıntıya yoğunlaşarak hayatla, insanla, toplumsal olanla ilgili önemli farkındalıklar yaratır.
Öykü, modern kurmaca anlatı türleri olan fantastik, polisiye ve bilimkurgunun form olarak çok yararlanmış olduğu bir türdür.


İkinci Anlatım

Gerçek ya da düş ürünü bir olayı aktaran kısa düz yazı şeklindeki anlatıdır. Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle roman ve diğer anlatı türlerinden ayrılır.

Öyküde, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir ya da son derece gerçekçidir. Genellikle ironik bir rastlantı yoluyla yaratılan özel bir an üzerindeki yoğunlaşma sürpriz sonlara olanak verir.

Eski Yunan’daki fabl ve kısa romanslar, Binbir Gece Masalları öykünün habercileridir. Ama öykü ancak 19. yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının yaygınlaşmasıyla edebi bir tür haline gelebildi. Edgar Allan Poe’nin Grotesk ve Arabesk öyküleri adlı eseriyle yalnızca Amerika Birleşik Devletleri’nde değil Avrupa’da da etkili oldu. Almanya’da Heinrch von Kleist, ve E. T. A. Hoffmann, psikolojik ve metafizik sorunları öykülerinde masalsı bir anlatımla yansıttılar.

20. yüzyıla girildiğinde öyküler ilk kez genellikle gazete ve dergilerde yayınlanıyor ve bu yüzden gazeteciliğe özgü yerel renkler taşıyordu. Bret Harte’nin öyküleri, Ruyard Kipling’in Hindistan’daki yaşamı anlatan öyküleri, Mark Twain’in Missisippi öyküleri bu özelliktedir.

Rusya’da Gogol, Dostoyevski, Turgenyev ve Çehov’un öyküleri, öykü türünün edebi eserler arasında sağlam bir yere oturmasına büyük katkı sağladı.

“Hikaye / Öykü” sayfasına dön! «|