- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Garabet Nedir? / Dilde Tuhaflık

dil yanlışlarıAlışılmamış olan ve anlamı herkesçe bilinmeyen kelimelerin kullanılmasına garabet denir. Böyle kelimelere “garip” veya “vahşi” adı verilir. Çeşitli bilim dallarına ve mesleklere ait olup günlük dilde kullanılmayan özel terimler “garip” sayılmaz. Ancak bunlar arasında da ilgili alanın mensupları tarafından bilinmeyenler garabet’e örnek teşkil ederler.

Garabet, bilgiçlik taslamak, aydın görünmek, kendini belli bir zümreye ait göstermek ve taklit gibi sebeplerden doğar. Başlıca çeşitleri şunlardır:

a) Yeni ortaya atılan, fakat manası herkesçe tam olarak öğrenilmemiş ve benimsenmemiş kelimeleri kullanmak (neolojizm): aşama (merhale), olanak (imkân), olasılık (ihtimal), karşın (rağmen), oylum (hacim), başat (hâkim), aktöre (ahlâk), gömüt (mezar), kurtak (montaj).

Yukarıdaki kelimelerden birincisi, “aşama aşama” örneğinde “derece” yerine, “bu aşamada” örneğinde “safha” yerine, “aşama yapmak” örneğinde “hamle” yerine, “iki aşamalı sınav” örneğinde “kademe, basamak” yerine kullanılmaktadır. Bu farklı kullanılışlar, kelimenin manasının herkesçe tam olarak öğrenilmemiş olduğunu gösterir. “Olanak” ile ”olasılık” kelimeleri sık sık kanştırılmaktadır. Meselâ Tübitak’ın 19 Kasım 1974 tarih ve 14 / 15946 sayılı yazısında geçen “…bizler de sizlerin …çalışmalarınızı olanaklarımız içinde Türkiye ve tüm dünya araştırıcılarına zamanında duyurma olasılığını bulur ve sağlanz” cümlesindeki “olasılık” kelimesi “imkân” yerine kullanılmıştır. Hâlbuki bu kelime “ihtimal” yerine çıkanlmıştır.



25.12.1979’da, saat 19.30’da televizyonda yayımlanan “Anadolu’ya” programında kullanılan “Kenya ve Yugoslavya’da çıkarılan taşları Eskişehir’deki lületaşıyla karşılaştırmak olası değildir.” cümlesindeki “olası” kelimesi de yanlış olarak “mümkün” yerine kullanılmıştır. Çok sık rastlanan bu karıştırma “olanak, olası ve olasılık” kelimelerinin herkesçe tam olarak öğrenilemediğini göstermektedir. “Rağmen” yerine teklif edilen “karşın” kelimesinin sık sık “karşılık, mukabil” yerine kullanılması; bunun da tam olarak öğrenilemediğini gösterir. “Hacim” yerine ortaya atılan “oylum”; “çocuk, ayaklanmasının ilk evresinde, hareketlerini hep dairesel bir oylumda yapar.” cümlesinde bir yazar tarafından “alan” karşılığında kullanılmıştır.

Yukarıdaki örneklerde de görüleceği gibi, anlamı, köylü – şehirli, okumuş -okumamış herkes tarafından tam olarak ani aşılamayacak yeni kelimelere özenmek, hem yanlış kullanılışlara yol açmakta, hem de “garabet” adı verilen anlam kusurlarına sebep olmaktadır.

b) Artık unutulmuş, kullanıştan düşmüş (arkaik) kelime ve şekilleri kullanmak (arkaizm): yazıklı (günahkâr), us (akıl), gözgü (ayna), bark (apartman), iye
(sahip), tüze (hak, adalet), bârika (şimşek), zâvîyetân-ı mütekabiletân-ı dâhiletân (iç ters açılar), müselles-i mütesâviyül-adlâ (eşkenar üçgen), fâtir (ılık), kanfese (teşbih böceği), selce (istiridye), teshil (kolaylaştırma), kıldaçı (kılacak), aluban (alıp), mebhûsün-anh (kendisinden bahsedilen).

Dilimizin, telâffuzca değiştirerek Türkçeleştirdiği öz türkçeleştirme bazı kelimeleri aslî şekilleriyle kullanmak da garabettir: müşkif, mümkin, terceme, mahabbet. Vaktiyle bu şekiller fasih, bunların bugünkü şekilleri yanlış sayılırdı. Şimdi ise yukarıdaki şekiller “arkaik” hâle geldiğinden kullanılmaları “garabet” olur.

c) Henüz dile girmemiş yabancı kelimeleri kullanmak: generation (nesil), moncher (azizim), madame (hanım), test etmek (denemek), hello (merhaba), my
darling (sevgilim), correlation (karşılıklı münasebet).

Dilimize girmiş ve söyleyişçe Türkçeleştirilmiş yabancı kelimeleri aslî şekilleriyle kullanmak da garabettir; stasyon, pitza, spiker. Bu kelimeler Türkçede “istasyon, pizza, spiker” şekillerini almıştır.

ç) Yabana kelimelerle Türkçe kelimeleri rastgele birleştirmek: makro düzeyde, mikro düzeyde, makro – dilbilim, psiko – dilbilim, gayripratik, gayriyasal.

d) Nefret ve tiksinti uyandıran müstehcen ve galiz kelimeler kullanmak.