- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Ergenekon’a Sığınış / Ergenekon Efsanesi

ergenekona sığınışDaha önce Moğol adı verilen bu boyların, aşağı yukarı 2.000 sene önce, Türk boyları ile araları açılmış ve birbirlerine düşman olmuşlardı. Bu düşmanlık, o kadar büyümüş ve inada dökülmüştü ki, birbirlerini ortadan kaldırmak için durmadan savaş ediyorlardı. Sözlerine inanılır, doğru sözlü ve bilgili kişilerin anlattıklarına göre Türk boyları, Moğollara karşı galip gelmişler ve onları öldürmüşlerdi.

Oğuz Destanının farsça metinlerine incelerken bu anlatılan hikâyeleri daha açık olarak göreceğiz. Oğuz-Han, babası Kara-Han’ı öldürdükten sonra, amcalan Or-Han ve Kür-Han ile onların çocuklarını mağlûp ederek öldürmüş ve doğudaki ıssız bölgelere sürmüştü. Onun için de Oğuz-Han’ın bu amca oğulları, o ıssız ve vahşi bölgelerde sefalet içinde yaşayarak Moğol’ların ataları olmuşlardı. Bunun için de Türkler, bunalarak yaşayan bu halklara “Mungal” adını vermişlerdi.

Türk mitolojisinin en önemli motiflerinden birini, burada da görüyoruz. Wu-sun’lar ile Göktürklerin menşe efsanelerinde de, kendi ülkeleri bir düşman saldırısına uğramakta ve tamamen kılıçtan geçirilen halktan geriye, yalnızca bir çocuk kalmaktadır. Bu çocuklar da bir dişi kurt tarafından bakılarak büyütülmekte ve yeni nesiller bu yolla meydana gelmektedir. Burada ise geriye iki kadınla iki erkek kalmıştır.



Bu mağlup edilen boylardan, iki kadınla, iki erkekten başka bir kimse kalmamıştı. Bu iki ev balkı da (Türkler) gelir de bizi öldürür diye, sarp ve kayalık bir yere kaçıp, saklanmışlardı. Bu saklandıkları yerin etrafı, hep dağlar ve ormanlar ile örtülü imiş. Dimdik dağlarla çevrili olan bu yerin, girilip çıkılacak bir geçidinden başka bir yeride yokmuş. Bu geçidden bile bin bir güçlük ve zorlukla girilip çıkılırmış. Dağların orta yeri ise, dümdüz ve çayırlık bir ova imiş. Bu ovanın adına da Ergenekon derlermiş. Kon sözünün manası, “dağ beli, geçit” demektir. Ergene ise, “sarp” anlamına gelen bir sözdür.

Düşmanın kılıcından kurtularak sağ kalan bu iki kişinin adı, Negüz ve Kıyan idi. Onlar senelerce o güzel ova içinde yaşadılar ve yavaş yavaş soyları da çoğalmağa başladı. Biribirleri ile evlenmek yolu ile gittikçe çoğaldılar. Bölüm bölüm ayrıldılar. Böylece meydana gelen onların oymakları, ayrı ayrı adlar almağa başladılar ve birbirlerini o adla çağırmağa başladılar. Bu oymaklara obak denirdi. Her obak, belirli bir kan birliğinden ve soydan olurdu. Obaklar çoğalınca, onlar da bölümlere ayrıldılar. Ne kadar çoğalır ve ayrılırlarsa ayrılsınlar, bu uymakların hepsi birbirine akraba ve yakın idiler. Onun için birbirine yakın ve akraba olan oymaklara Mogol-Dürlügin derlerdi.

Moğol adı, “Mong-ol” sözünden gelir. Anlamı ise   “süzülmüş ve saf” demektir. Moğolcada Kıyan sözü, “dağların tepesinden  aşağıya doğru sür’atle akan sel” ile “sert, çevik, kuvvetli” anlamına gelir. Kıyat Bahadır adı, yiğit ve fevkalâde cesur ve kahraman olan kimselere verilen bir addır. Bu adı, ancak böyle olan kimseler alabilir. Kıyat sözü ise, Kıyon’un çoğuludur.

| » ErgenekonSayfasına Dön! « |