- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Düşünceyi Geliştirme Yolları

düşünceyi geliştirme yollarıTarzı, türü ve içeriği ne olursa olsun, bir düşünceyi etkili biçimde ifade etmek için düşünceyi geliştirme yollarından yararlanmamız gerekir. Aslında bu yolları, birçoğumuz günlük hayatta farkında olmadan kullanırız. Sözlerimize inanılmadığında, bizi doğrulayacak birilerini ararız. Güvenilir kişilerin sözlerimizi doğrulaması (tanık gösterme), kağıt üzerinde yapıldığında bir düşünceyi geliştirme yoludur. Veya bazen çok yuvarlak hesaplar yapan insanlar hakkında “Ee bunu herkes söyler.” gibi genel bir yargıya varırız. Fakat tarih, saat ve ölçü gibi sayıları sapmadan / sıklıkla kullanan insanların zeki olduğu konusunda ortak görüşümüz vardır. İşte bu da “sayısal verilerden yararlanarak” düşünceyi geliştirme yoludur.

Yukarıda örneklendiği üzere, aslında hepimizin kullandığı bir bilimsel / nesnel tutum örneği olan düşünceyi geliştirme yolları, fikir yazılarında kullanıldığı zaman etkileyiciliği arttırmaktadır. Bir yazar, düşüncelerine dünyanın en sözü geçen bilgelerinden tanık gösterir; düşüncelerini ispat etmek için sayısal verilerden yararlanır; tanımlamalar yaparak açıkladığı bir düşünceyi, başka düşüncelerle karşılaştırır; örnekler verirken düşüncesini somut nesneler veya soyut kavramlar yerine düşündürür veya benzetmelerle canlı bir anlatım elde ederse sözlerinin etkileyiciliği ve inandırıcılığı kat kat artacaktır.

Bir yazıda ileriye sürülen görüş ve düşüncenin inandırıcılığını sağlamak amacıyla yazar çeşitli yollara başvurur. Düşünceyi geliştirme yolları, daha çok açıklayıcı ve tartışmacı anlatım tekniklerinin içinde kullanılırlar. Düşünceyi geliştirmek için başvurulan yöntemler şunlardır:

TanımlamaÖrneklendirmeKarşılaştırmaTanık Gösterme

Sayısal Verilerden YararlanmaBenzetmeSomutlamaSoyutlama

Yukarıdaki kısa bağlantıları kullanarak, yazı içerisindeki başlıklara erişebilirsiniz.

1) TANIMLAMA:

Bir kavrama ya da olayın belirgin özellikleriyle tanıtılmasına tanımlama denir. Tanım kısaca “nedir” sorusuna verilen cevaptır. Sözü edilen kavram ya da varlığın ne olduğunun açıklanmasıdır. Daha çok açıklama ve tartışma tekniklerinde kullanılan bu yolla tanımlanan şeyin okurun zihninde daha kolay belirmesi amaçlanır. Parça içinde bir tek tanımın verilmesi tanımlama için yeterlidir.



Bir varlığı, bir kavramı temel niteliğiyle belirtmedir. Yazılarda çoğunlukla soyut kavramlar tanımlanır.    Yazar, okuyucunun kafasında sınırları tam çizilemeyen bu kavramları tanımlayarak hem kavrama bakış açısını verir hem de okurun kavrama gücünü artırır.

Kimi zaman sözlüksel tanımlara başvurulsa da çoğunlukla, yazar tanımlayacağı şeye, yazdığı savunduğu düşünceye uygun bir tanım getirmeyi dener. Tanım cümleleri ya “… denir.” ya da “…dir.“şeklinde biter. “Bu nedir?“, “Kimdir?” sorusunun yanıtı tanım cümlesidir. “Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araçtır.” cümlesinde dilin tanımı yapılmıştır.

ÖRNEK TANIM CÜMLELERİ:

1. Stendhal, 1804’te Pauline’e yazdığı bir mektupta    şöyle diyor:”… Gündelik sözcüklere verdiğimiz değişik anlamlar yüzünden yanlış yollara sürükleniyoruz. Sözcüklerin gerçek anlamlarını bulmaya    çalışalım. Örneğin; “erdem” sözcüğünün büyük insan toplulukları için yararlı bir şeyler yapmak anlamına geldiğini düşünmek gerek. “Eğitim” sözcüğünün de kişioğlunun kafasını, ruhunu biçimlendirmek olduğunu bellemeli.”   Bu parçada “erdem” ve “eğitim” kavramları öznel bir biçimde tanımlanmaktadır.

2. Halk, senin benim, bütün teklerin buluştuğu, damlaların gök, elin ayağın beden, akılla duygunun kafa olduğu değişik renk, ses ve kokuların kaynaştığı, birliğe vardığı yerdir. Bu cümlede halk, bireylerin maddi ve manevi bir birleşimi olarak tanımlanmıştır.

3. İnsanın bazen mırıltısı, bazen çığlığıdır öykü. Ölüme karşı başkaldırıdır. Kör geceye tutulan şavktır. Çölde bulunan vahadır. Bir anlığına bile olsa, bağımsızlıktır. Ölümlü, çaresiz hayatlarımızda, bir kavalcının nefesindeki ezgi, bir ekmekçinin koca hamur teknesine saldığı güzel mayadır…”

4. İnsan vücudunun en küçük yapı taşına hücre denir. (Nesnel)
5. Yiğitlik, kahramanlık, savaş temalarını işleyen şiirlere epik şiir denir. (Nesnel)
6. Yaşam, güçlükleri yenebilme sanatıdır. (Öznel)
7. Toros dağlarının etekleri Akdeniz’den başlar. (Değil)

2) ÖRNEKLENDİRME:

İleriye sürülen soyut düşüncenin somutlaştırılması yöntemidir. Söylenmek istenilenin okuyucunun kafasında canlandırılmasını sağlayan bir yöntemdir. Sözü edilen bir düşüncenin zihinlerde somut hâle getirilebilmesi için başvurulan bir düşünceyi geliştirme yoludur. Yerinde verilen bir örnek bazen söylenecek birçok sözden daha etkili ve kalıcı olabilir. Bu bazen bir fıkra, bir eser, bir öykü olabilir.

Toplumda insanlar arası güvensizlik, iletişimsizlik ve bencillik artarak devam ediyor. İnsanlar arsındaki uçurum her gün artıyor. Bu tablo karşısında derin bir ümitsizliğe düştüğümüzde bazen öyle insani olaylarla karşılaşıyoruz ki birden bire yüreğimizdeki kireçler çözülüyor; umutsuzluklar çiçek açan umutlara dönüyor. Bir sanatçımız için düzenlenen konser de bunlardan biri. Amansız bir hastalığa yakalanan bu müzisyeni iyileştirmek, onun tedavi masraflarını karşılamak için bütün müzisyen arkadaşları seferber olmuşlar.

Örnek: Genç Kalemler hareketi, edebiyatımıza özellikle dil konusunda yepyeni bir anlayışı getirmiştir. Türkçe kendi benliğine yavaş yavaş dönmeye başlamış;halk,aydınların yazdıklarını anlar duruma gelmiştir. 1911’li yıllarda yazan Ömer Seyfettin’i, Ziya Gökalp’i açıp okuyun, severek, anlayarak okursunuz yazdıklarını. Sözcükler, tamlamalar… hep anlayacağınız biçimdedir.

Anlatım biçimlerinden örnekleme, soyut kavramları, düşünceleri belirgin kılmak için uygulanan bir anlatım yoludur. Örnekleme soyut bir düşünceye somutluk katar, yazının anlaşılmasını kolaylaştırır. Bu nedenle en sık kullanılan anlatım yoludur. Yazıdaki örnekler, yazarın okuduklarından, dinlediklerinden seçilmiş olabileceği gibi yaşadıklarından, duyup gözlemlediklerinden de seçilmiş olabilir. Yazıda bir sanatçı ya da eser adı verilerek de örnekleme yapılabilir.

Başka bir örnek: Ben her okuduğum romanda asıl kendime yaklaştığıma inanıyorum. Her biri çok yanlı gerçeğimizi belli bir yandan açar bana. Neden söz ederse etsin, beni, başkalarını, yaşamayı tanıtır. Balzac Eugenie Grandef’i yazmasaydı, gecem gündüzüm bencillerle geçtiği hâlde nerden bilecektim bencilliği? “Kızıl ile Kara” olmasaydı benim de öz geçmişimden haberim olmayacaktı. Goste Berling’le kuzeyi dolaşmasaydım, en soğuk geçen kışları bile sevmez, bahar gelince de toprağın coşkusuna kapılmazdım ki.

Yazar, “Roman okumak, kişinin kendisini, başkalarını, yaşamı tanımayı öğretir.” düşüncesini bazı eserlerden öğrendiklerini örnekleyerek kanıtlamaya çalışıyor.

3) KARŞILAŞTIRMA:

Karşılaştırmada iki varlık, iki kavram ya da iki şey arasındaki benzerlik ve karşıtlıklardan yararlanma söz konusudur. Benzerliklerin ya da karşıtlıkların ortaya konması karşılaştırma ile olur. Birden fazla varlık ya da kavramın aralarındaki benzerlerini ya da farklarını ortaya koymak için başvurulan anlatım yoludur. Bunda amaç kavramın başka kavramlardan farklı yönlerini ortaya koymak, böylece onun belirgin özelliklerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktır. Ya da ortak yönler söylenerek bu özelliklerin daha iyi belirmesi amaçlanır.

İnternet medyanın bir parçasıdır ancak çok seçeneğe sahip olması açısından medyadan daha üstündür. İnternette geri beslenme açısından müthiş bir olanak mevcut. Çok seçenek olduğu için insanları geleneksel medya gibi bir kulvarda tutamazsın. Bir gazeteyi al demekle, bir siteyi izle demek arasında çok büyük fark vardır. İnsan medyaya kıyasla internette sürekli yeni şeyler keşfediyor.

Örnek Cümleler:

– Özge Ali’ye göre daha çalışkandır.
– En çok sevdiğim arkadaşım sensin.
– Eski şiir hayali öğeleri yeni şiir ise somut öğeleri içerir.

Karşılaştırma herhangi bir düşünceyi açıklamak için iki varlık, iki kavram arasındaki benzerlik ya da karşıtlıklardan yararlanmaktır. Karşılaştırma da somutlaştırmayı sağlayan bir yoldur.

Başka bir örnek: Arı, on binlerce yıldır aynı işi en kusursuz biçimde yapar: Düzgün, geometrik ölçülerle peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.

Bu parçada insanla arı karşılaştırılarak verilmiştir. Bu karşılaştırmadan “İnsanoğlu, uğraştığı işi giderek geliştirmekte ve kusursuzluğa ulaşmaya çalışmaktadır.” ana düşüncesine ulaşılmıştır.

Karşılaştırma temel olarak üç farklı şekilde yapılmaktadır. Bunlar aşağıda açıklanmıştır:

1) Benzerliklerden Yararlanma: Varlık ya da kavramların yalnız benzeyen yönleri ele alınarak karşılaştırma yapılır.

Örnek: “Andre Maurais’ya göre hikâye, romandan çok tiyatroya yakın bir türdür. Tiyatro gibi onun da sağlam bir çatıya, örgüye, becerikli bir sona, kısacası bir “perde”ye ihtiyacı vardır. Hikâyeden film çıkarmak, romandan film çıkarmaktan daha kolay değildir.” Bu parçada öykü ile tiyatronun benzer yönleri sıralanarak karşılaştırma yapılmıştır.

2) Karşıtlıklardan Yararlanma: Varlık ya da kavramların yalnız karşıt yönleri ele alınarak karşılaştırmaya başvurulur.

3) İlişki Kurma: İki olay ya da iki durum arasındaki benzerlikten yararlanarak düşüncenin somutlaşması sağlanır.

Örnek: Okulda iken tahta sıraların üstüne isimlerini çakıyla kazıyan arkadaşlarımız vardı. Bir gün bunlardan birisine:
–        Ne işe yarayacak bu? diye sormuştum. Küçücük bıçağın ucuyla tahtayı oymaya devam ederek düşünmeden cevap verdi:
–        Hiiçç… yarına kalır.

Günlerden bir gün Persespolis’i geziyordum. Şehrin girişindeki aslanlı kapının duvarında isimlere rastladım. Bunlar, vaktiyle harabeleri gezmeye gelmiş her milletten gezginlerdi. Herkes zamanla yumuşamış taşlara kendi adını kazımıştı. Bunlardan tarihin büyük duvarlarına tutunmak isteyen insanların duygularını gördüm. Sanırım içlerinden birini okul arkadaşım gibi yakalayıp davranışının sebebini sormak mümkün olsaydı, aynı cevabı verecekti.

–    Hiiçç…. Yarına kalır.

Yukarıdaki parçada “bilinçli” olmamakla birlikte sözün uçup gideceğini, ama yazının, böylece insanın yarına kalacağını düşünenlerin davranışı verilmektedir. Yazar, arkadaşı ile gezginlerin davranışlarındaki benzerlikleri arasında ilişki kurarak düşüncesini sunmuştur.

4) TANIK GÖSTERME (ALINTI YAPMA):

Anlatılmak istenilen düşüncenin başkalarının görüşlerinden, sözlerinden yararlanarak açıklanması yoludur. Başkalarının aynı konuda söylediği sözler yazı içerisinde alıntı olarak gösterilir. Tanık olarak düşüncesine başvurulan kişinin, konusunda uzman güvenilir olması gerekir. Yazar, okuru kendi düşüncelerinin doğruluğuna inandırmak için sözünü ettiği konuda söz sahibi olan birisinin sözünü yazısına alabilir. Böylece kendinin de haklı olduğunu belirtir. Tanık gösterilecek kişini sadece adının anılması yetmez. Ona ait sözün de yazıda olması gerekir.

Türk şiirinde deha şairler çıktı. Fakat şiiri değerli kılan sadece daha şairler değildir. Küçük şairler de şiire katkıda bulunur. Eliot: ‘Bir büyük şair vardır, bunlar edebiyatta devrim yaparlar. Bir de küçük şairler vardır ki onlar da bireysel ruh durumlarını dışa vuran çok güzel şiirler yazarak edebiyat dünyasını zenginleştirirler.’ Sözleri ile bunu desteklemektedir.

Örnek: Mutluluk, aslında herkesin çok yakınında. İsteyen herkes, her an mutlu olabilir. Fizolof Sokrates: “Bir kitap, bir çiçek, bir kuş…ne büyük saadet!” derken bunu anlatmıyor mu?

Bir düşünceyi savunmak, doğruluğunu kanıtlamak için aynı görüşü paylaşan, destekleyen bir kişinin –kimi zaman karşıt görüşün yanlısı bir kişi de olabilir– yazılarından veya konuşmalarından alıntı yapmaktır. Tanıklığına başvurulan kişinin sözü edilen konuda yetkin olması gerekir. Yazar, bu yetkin kişinin sözünü ya kendi sözü hâline getirir (dolaylı anlatım) ya da sözünün tamamını veya bir bölümünü tırnak içinde vererek kullanır (doğrudan anlatım).

Tanık gösterme iki yolla gerçekleşir: Yazar, ya tanığın sözünden yola çıkarak, onun inandırıcılığına dayanıp düşüncelerini geliştirir ya da kendi görüşünü belirttikten sonra tanığa başvurarak düşüncesini inandırıcı kılmaya çalışır. Tanık gösterme atasözleriyle de yapılır.

Yazıda tanık göstermeye ve alıntılamaya başvurulmasının nedeni, öne sürülen düşüncenin inandırıcı olmasını, kanıtlanmasını sağlamaktır. Bu yüzden atasözleri, özdeyişler düşünceyi inandırıcı kılmak için kullanılabilir.

Başka bir örnek: Herkesi her yönüyle bağışlamak bir bakıma herkesi kendinden küçük görmek, kendini herkesten büyük görmek değil midir? Küçüktür, ne yaptığını, ne dediğini bilmez, bağışla; diye diye kişi kendini ne kadar çok yüceltir. Atalarımız boşuna dememişler: “Bağışlamak büyüklüğün ünündendir.” Dahası herkesi bağışlamak, biraz olsun tanrısallık, insanüstülük sınavında bulunmak değil midir?

Yazar bu paragrafta düşüncesini inandırıcı kılabilmek için atasözünden yararlanma yoluna gitmiştir.

5) SAYISAL VERİLERDEN YARARLANMA:

Düşünceyi inandırıcı kılmanın yollarından biri de sayısal verilerden yararlanmadır. İnsanlar okuduklarının sayılarla desteklendiğini görürlerse yazıyı daha da inandırıcı bulurlar.

Örnek: Ada pazarı Şeker Fabrikası 1953’te işletmeye açıldı. Kuruluşta günde 1800 ton olan pancar işleme kapasitesi 1980’de 6000 tona çıkarıldı. Bu büyük bir gelişme.

Düşüncelerin kanıtlanması, inandırıcı kılınması için araştırma sonuçlarından yararlanma yoluna gidilir. İstatistiklerin –sayılara karşı beslenen güvene bağlı olarak– inandırıcı etkisi, savunulan düşüncelerin sayısal verilerle desteklenmesini getirmiştir.

Güvenilir kaynakların sunduğu verilerin kullanılması yazarın inandırıcılığını büyük ölçüde artırır. Ancak genelleşmiş istatistik bilgiler ve kasıtlı olarak veritenler güvenirliği sarsar.

6) BENZETME:

Bir kavramı ya da varlığı başka kavram ya da varlığa ait özelliklerle anlatmadır. Çoğunlukla cümle düzeyinde kullanılan, anlamı zenginleştirmeyi amaçlayan bir düşünceyi geliştirme yoludur. Paragrafın içinde yer yer bulunur, anlatıma güç katar. Benzetme, aralarında benzerlik olan iki şeyden benzerlikçe zayıf olanı güçlü olanla anlatmaktır.

– Erkenden yağan yoğun kar, sanki beyaz bir ölümdü.
– Bu olaydan sonra kendimi kuş gibi hafif hissediyorum.
– Bülbülün güle kavuşması gibiydi iki sevgilinin buluşması.
– Güneş bu sabah, dalından koparılmış taptaze portakalı andırıyor.

Deneme yazarı bir söz işçisidir. Onun bir kuyumcuya benzetirim ben kuyumcu nasıl değerli madeni bin bir özenle işleyerek çok değerli eserler oluşturursa, deneme yazarı da sözcükleri büyük bir dikkatle ve özenle bir araya getirerek eserini oluşturur.

7) Somutlama

Soyut kavramları benzetme yoluyla açıklamaktır. Kavram, benzetilen varlığın bazı nitelikleriyle kavratılmaya çalışılır. Bu yolla kavram zihinde canlanır, görünürlük kazanır. Örnekleme, tanımlama, karşılaştırma gibi düşünceyi geliştirme yollarında somutlamaya başvurularak düşünce kolayca kavratılır.

Örnek: Benim ruhum hava ile dolu bir şişeye benzer. Bu şişe hiçbir zaman hayat kaynağı olan oksijenden mahrum kalmaz. Bu şişenin içindeki havayı bir boşaltgaç ile istediğiniz kadar boşaltmaya çalışınız, yine içinde biraz olsun oksijen kalır. Ruhumun kanına can veren manevi oksijen de “ümit’tir.

Soyut bir kavram olan ümit, oksijene benzetilerek somutlaştırılmıştır.

8) Soyutlama

Düşünceleri; somut kavramlara, soyut anlamlar vererek açıklamaktır. Soyutlama yoluyla anlam yoğunlaştırılır. Okurun bilgi ve yaşam birikimine bağlı olarak yorumu sağlanır. Kavramın netleşmesi, okurun çağrışımına bağlıdır. Bu yol daha çok şiirde kullanılır.

Örnek: Saat Çini vurdu birden, pirinç.
Ben gittim bembeyaz uykusuzluklardan,
Kasketimi üstüne eğip acılarımın.
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın,
Karanlık her sokaktaydın gizli bir köşedeydin.