- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Düşünce Yazısı Nedir?

Edebiyatımızda genellikle bir fikir etrafında şekillenen ve olay örgüsü bulunmayan düz yazılar düşünce yazısı olarak kabul edilir. Metin türleri içinde makale, deneme veya eleştiri olarak kabul edilen eserler, düşünce yazısı olarak nitelendirilir. Bu yazılarda yazar bir bilgiyi aktarmak, geliştirmek, işlemek veya tartışmak gibi bir amaç üzerindedir ve ortaya koyduğu eserin bir olay örgüsü bulunmaz.

Düşünce yazıları, yazarın gözlem, araştırma veya tecrübeleri sonucunda sahip olduğu duygu ve düşünceleri, bir bütünlük içerisinde ele aldığı yazılardır. Bu yazılar bazen okuyucuya bir şey öğretmek bazen ise kişisel duygu ve düşüncelerimizi okuyucuyla paylaşmak için kaleme alınır. Bu nedenle düşünce yazılarında hem nesnel gerçeklikler ele alınabilir hem de öznel konular yazarın kendi bakış açısıyla işlenebilir.

Bir yazının düşünce yazısı olması için öncelikle onun herhangi bir olay örgüsüne sahip olmaması gerekir. Yani bu yazılarda yer, zaman, şahıs kadrosu ve olay gibi hikâye unsurlarına kesinlikle yer verilmez. Bu yazılar, sadece bir düşünce veya duyguyu işleyerek, bir bütün hâlinde bir araya getirmek üzere meydana gelir. Bu nedenle bazı örneklendirmeler dışında bu tarz unsurlara pek rastlanmaz.



Edebiyatımızda “makale, deneme, eleştiri, söyleşi, gezi yazısı, günlük, röportaj, fıkra” gibi metin türleri, düşünce yazısı olarak kabul edilir. Bu metin türlerinin ortak yönleri, içlerinde bir olayı değil belli bir duygu veya düşüncenin işlenmesidir. Ayrıca bu yazılar bilgi ve deneyim aktarma özelliğine sahiptir. Kişinin uzmanlık veya bilgi alanına giren bir konuyu ayrıntıları ile işlediği veya kendi düşünce dünyasına ait bir konuyu dilediği gibi ele aldığı bir metin türüdür.

Düşünce yazıları hemen her konuda yazılabilir. Günümüzdeki komşuluk ilişkileri, teknoloji bağımlılığının zararları, nesli tükenen hayvanlar, sağlıklı bir uykunun önemi, kitap okuma alışkanlığının faydaları… gibi hemen her konuda bir düşünce yazısı ele almak mümkündür. Aşağıda eleştiri türünde bir düşünce yazısı örneği gösterilmiştir:

Türk Müziğinin Yolculuğu Nereye?

Son yıllarda özellikle z kuşağının dinlediği müziklere kulak kabartmak zorunda kalıyorum. Çarşıda, pazarda, metroda veya yürüyüş yollarında sürekli bu tür müzikler kulağıma çalınıyor. Önceleri çok sınırlı bir kitle tarafından dinlendiğini düşündüğüm bu müziklerin, yeni yetişen gençlerimizin birçoğunun diline dolandığını görünce şaşkınlığımı gizleyemiyorum doğrusu.

Evet, müzik evrenseldir. İnsan kulağına hoş gelen her türden, dilden veya ezgiden bir müziği dinleyebilir. Bu insanın doğasında var olan bir şey. Kaldı ki müzik biraz da zevk işidir, yani tartışmaya pek açık bir şey değildir. Fakat benim bahsetmeye çalıştığım şey, aslında dinleyenlerin bile anlam veremedikleri sözlerin, nota ve makamdan yoksun bir ezgiyle bir araya getirilmiş olması. Müzik bir sanat ziyafeti olmalıyken, bazı müziklerin insanın kulağını kanatacak kadar rahatsız edici noktaya gelmesi gerçekten şaşırtıcı.

Türk halk ve sanat müziği türkülerinin sözlerindeki derinliği, ezgilerindeki makamı bugünkü şarkılarda görmek mümkün değil. Aslında bize kendimizi anlatan, özümüzü ve milli kültürümüzü yansıtan türkülerimizin yerini hiçbir müzik tutamaz. Belki bunları karşılaştırmak da doğru değildir. Fakat bu türkülerle uyutulan, büyüyen insanlar olarak artık kimsenin bu müziğe bırakın gönül vermeyi kulak bile vermediğini görmek, insanın içini acıtıyor. Bunun yerine teknolojik efektlerle süslenmiş, genellikle argo veya anlamsız sözlerle meydana getirilmiş şarkılar popüler oluyor. Elbette bu kadim milletimizin bugünlere taşıdığı kültürün yara almasına sebep oluyor.

Orkun KUTLU

Orkun Kutlu