- Çokbilgi.com - https://www.cokbilgi.com -

Dil ve Mantık

dil ve mantıkİngilizce’de ‘I pull the branch aside‘ (dalı bir kenara çekiyorum) ve ‘I have an extra toe on my foot‘ (ayağımda fazla bir parmak var) cümlelerinde az çok benzerlik var. Özne yerine gelen zamiri ve her iki cümle için ingilizce sentaksın icaplarından kaynaklanan ortak çizgileri, meselâ şimdiki zaman işaretini bir tarafa bırakırsak, burada hiç bir benzerlik olmadığını söyleyebiliriz.

Günlük ve hatta ilmî ifade tarzlarında cümlelerin, apaçık farklı hal ve keyfiyetlerle ilgili olduğu ve bundan dolayı da farklı oldukları söylenirdi. Meselâ tabiî mantıkçı herhangi biri böyle deliller getirebilir ve eski tipteki şeklî mantık, onu belki de tasdik edebilirdi.

Şimdi İngilizce konuşan tarafsız bir bilim adamına başvuralım. Ondan, her iki türün de müşahhas hallerini araştırmasını ve bunların bizim göremediğimiz bir benzerlik anını
izhar edip edemediklerini soralım. Büyük bir ihtimalle herhangi birinin ve mantıkçının hükümlerini tasdik edecektir.

Burada, bilim adamı, bir çok hususta tamamıyla, eski okula mensup mantıkçının görüşünde olmayabilir ve onun herhangi bir hatasını çıkarmaktan da hayal kırıklığına düşmeyebilir. Fakat buna rağmen, hatasını gösteremediğini kabul etmek zorundadır. Bize ‘Her ne kadar sizi memnun etmek istedim ve hata aradımsa da, bu iki hal ve keyfiyet arasında bir benzerlik bulamadım‘ der.

Konunun alt başlıklarına aşağıdaki bağlantılara dokunarak ulaşabilirsiniz.

language coaching

Mekanik Düşünüş Tarzının Yetersizliği
Anlamanın Mantığının Araştırılabilirliği
Yanlış Bir Dünya İdeali
Kimyasal ve Mekanik Cümle Oluşumları

Teslim olmamak için, bu hususta ayak diriyor, ve kendimize Mars’lı bir kimsenin bir benzerlik göremeyeceğini soruyoruz. Bunun üzerine, bir dilbilimciye göre bunun için Mars ‘a kadar uçmanın şart olmadığını belirtir. Bütün dillerin bu iki hal ve keyfiyeti bizim yaptığımız gibi farklı tasnif edip edemediklerini görmek için henüz bu dünyayı dönüp dolaşmış değiliz.



Şimdi Shavvnee dilinde bu iki ifademiz için de n-l’O awa-‘ ko-n-a ve ni-l’O awa-‘ko-0 ite (O ‘thin’ deki gibi telaffuz edilen O yerinedir, ve apostrof işareti nefesin durdurulması gerektiğine delâlet eder) sözlerini buluruz. Bu iki ifadede, Shawnee dilinde genellikle önemli ve vurgulanan kısmın başlangıçta bulunmasına rağmen, farklılık sondadır.

Her iki cümlede de sadece bir ön ek olan ni- (ben) ile başlar. Sonra, şekil l’de 1 numara ile resmedilmiş olduğu gibi bir çatallanmayı gösteren l’O awa anahtar kelimesi gelir. Onu takip eden -‘ko unsuru için kesin bir şey söyleyemeyiz, fakat şekil bakımından, ağaç, çalı, ağaç parçası, dal ve benzer biçimde olan her şey manasına gelen -a’kw yahut -a’ko son eklerinin değişkenleriyle çakışır. Birinci cümlede, -n-, ister esas hal ve keyfiyetin (çatallanma) sebep olması, ister kuvvetlendirme manasında, yahut da her iki manada olsun ‘elin işlemesi vasıtasıyla’ manasına gelir.

Sondaki -a ben-öznesinin, işi söz konusu nesne üzerinde işlediğine işaret eder. O halde, birinci cümle ‘çatallanan yerden onu (ağaç dalı türünden bir şeyi) birbirinden çekiyorum‘ der. İkinci cümledeki -Oite son eki ‘parmaklara ait’ manasına gelir ve diğer son eklerin olmayışı, durumun öznenin kendisiyle ilgili olduğunu ifade eder. Bundan dolayı bu cümle şunu anlatır : ‘Dal gibi normal bir ayak parmağından çatallanan fazla bir parmağım var.’

Shavvnee bilginleri ve mantıkçıları her iki hal ve keyfiyeti mahiyetleri itibarıyla benzer diye tasnif ederlerdi. Kendisine her şeyi anlattığımız bizim kendi bilginimiz araştırmalarını her iki olguya yeniden yöneltip, memnuniyetle hemen bir benzerlik keşfeder. Şekil 2 benzer bir vaziyeti canlandırır : ‘başını arkaya itiyorum’ ve ‘onu suya atıyorum ve o yüzüyor’, İngilizce’de çok farklı, Shawnee dilinde ise çok benzer cümlelerdir. Dilbilimlik göreliğin bakış açısının tesiriyle herhangi biri kararını değiştirir. ‘Cümleler farklıdırlar, çünkü farklı hal ve keyfiyetlerin ifadesidirler’ yerine, şimdi ‘hal ve keyfiyetler, dilleri söz konusu hal ve keyfiyetler için farklı formüllemeler öngören konuşucular için farklıdır’ der.

Vancouver adasında yaşayan Nootka’ların dilinde botlar hakkında söylenen cümlelerin birincisi üih-is-ma,  ve ikincisi ise laslı-tskwiq-ista-ma şeklinde ifade edilir. O halde birinci T-ll-ına, ikinci ise III-IV-V -ma yapısına sahiptirler ve birbirlerinden çok farklıdırlar, çünkü sondaki ma, sadece, indi-kativ 3. şahıs işaretidir. Her iki cümle de bizim ‘Boot (bot) yahut ‘Kanu’ (kayık) muza yakın olabilecek bir mana birliği ihtiva etmez. İlk cümlenin I. kısmı, ‘punktweise sich begevvend’ (moving pointvise) (nokta gibi hareket ederek) yahut I. şekil 2. numarada belirtildiği gibi bir hareket tarzı manasına gelir.

O halde, bu ‘bir kayıkta veya bir kayık olarak gitmeği’ yahut böyle bir hareketin pozisyonu gibi bir olayı gösterir. Burada, bizim ‘nesne’ olarak göste-rebilceğimiz bir şey değil, fizikteki vektör gibi bir şey söz konusudur. II. kısmı ‘kıyıda’ yi ifade eder. O halde, l-Il-ma ‘kayık hareketinini nokta tarzında hareketi olarak kıyıdadır’ manasına gelir ve normal olarak karaya (tand) gelmiş olan bir botla alâkalı olmalıdır.

Diğer cümlede III. kısım ‘seçme = tercih etme’ ve IV. kısım ise ‘artık, sonuç’ manasına gelir, böylece III-IV ‘seçilmiş’ manasındadır.V. kısım ‘bir kayık (bot) ta bir topluluk (Mannschaft) olarak’ demek olur. Bütünüyle III-IV-V-ma, o halde ya ‘onlar seçilmiş topluluk olarak bottadırlar’, yahul da ‘bot seçilmiş adamlar topluluğuna sahiptir : botta seçilmiş adamların topluluğu var’ demek ister. Ve bu bütün olay, seçilmişlerden ve bot topluluğundan ibaret süreç olarak cereyan ettiği manasına gelir.

Benjamin Lee Whorf